bildirgec.org

amca hakkında tüm yazılar

göster amcana pipini

taha3045 | 05 September 2009 15:31

Erkek çocukların gösteremeyecek yaşa gelene kadar amcalarına kaç kere pipi gösterdiklerinin hesabı tutuluyor mudur? Hatta sadece amcalara olsa iyi, ilerde hoşlanacagı komşu kızının da bulundugu ortamlarda komşulara, yengeye pipi görünce başı göğe erecekmiş gibi enişteye, halaya kısacası herkes gösterilir bu pipi.

oğluyla gururlanan baba:-“oğlum göster amcana pipini”
gaza gelen amca da çıkarır:
– “o bişey mi lan sen bi de buna bak” (alıntı)

Sadece erkek çocuklara has bir olay zannetmeyin bunu, kızların da başı pek hoş değil bu konuda. Erkekler biraz büyüyünce kurtuluyor bu olaydan eh tabi pipinin boyutu büyüdükçe pipi olmaktan çıktıgını bilen büyükler amcalara gösterilen pipiden vazgeçmek zorunda kalıyorlar. Ama kız çocuklarında bu zulüm büyüme çağında başlıyor.komşulara, kadın akrabalara kızının yeni büyümeye başlamış gögüslerini gösteren annelerin sayısı az değildir , razı olan gösterir olmayan kızların ise arkasından fısıfısı konuşularak bir bahaneyle odaya çağırılıp görülmesi sağlanır. Hatta bazı okudugum yazılarda anne dışındaki kadınların sürekli gelişme çağındaki kızların memelerini sıkarak büyümüş mü büyümemiş mi diye konrtol ettiklerini öğrendim.

Türk nüfus azalıyormu

netci1 | 16 May 2008 14:06

Burada yapılan araştırmaya göre Türkiye’de yaşayan etnik gruplar ve Türk nüfusu verilmiş. Hali hazırda % 81 gibi gözüken Türk kökenli vatandaşlarımızın aile planlaması sebebi ile demografik yapısının değişeceğini ve 20 – 30 yıl sonunda bu oranın epeyice aşağıya ineceği kuvvetle muhtemeldir. Çin benzeri bir uygulama ile Türk aileler tek çocuk üzerinde yoğunlaşması halinde aile içinde enişte, teyze, hala, dayı, amca kavramlarının da zamanla kaybolacağı unutulmamalıdır. Başbakanımızın en az üç çocuk demesinin altında da bu sebebin bulunduğunu tahmin etmekteyim.

MUAVİN İMPARATORLUĞU

ozgurbakar | 07 November 2007 10:10

Uzun yola çıkmak kontrol sizde olduğu sürece çok eğlencelidir ama ben şimdi size kontrolün tamamen muavinde olduğu kısa bir anımı anlatacağım. Istanbul’dan izmire giderken bayram arifesi olmasından dolayı hiçbir otobüste yer bulamadım. Bayramla alakası yoktu ama İzmir’e gitmem gerekiyordu. Deliler gibi otogarda yazıhanelere girip çıkıyordum…ki aslen izmir otobüsü olmayıp, (zaten otobüs olduğundan bile şüphelendiğim) izmir üzerinden geçen başka bir firmada yer buldum. Yolculuk başlamadan otobüsteki yerini aldığında niyeyse insana otobüs bi ferah bi güzel gelir yol aldıkça otobüs gözünde eskileşir. Bu araça daha biner binmez yıllar akıp geçiyordu sanki.

TAHTA TABAK

please | 13 September 2007 14:52

Şimdi sizlere farklı bir hikaye anlatacağım. Eminim herkesin yaşadığı veya çevresinden duyduğu bu tür olaylar olmuştur.
Günlerden bir gün eşi ölen dede oğlunun yanına yerleşir, elden ayaktan düşmüştür artık. Bir süre sonra gelin sürekli ona bakmaktan sıkılır. Aynı evde yaşamak istemez. Aslında oğlu da pek istemez ama dedeye acımaktadır. Dedeyi yanlız evin küçük beyefendisi sevmektedir. Dede yemek yerken porselen tabakları kullanamamaktadır. Çevresi alçak olduğundan lokmaları dökmekte ve gelininden bu yüzden azar işitmektedir. Dedenin oğlu çözüm bulmak amacıyla tahtayı oyarak kenarlarını kalınlaştırarak ona basit bir tabak yapar.Ertesi sabah küçük çocuk tahtayı oymaktadır. Annesi oğlum ne oyuyorsun dediğinde “yaşlanacaksın diye tahta tabak yapıyorum” diye yanıtlar. Gerisi sizlere kalmış.

Seydemmi, duldanı bırakıp gitme bir daha!

aggali | 13 June 2007 10:42

Ben çocukken bir amcamız vardı, bize sürekli öyküler anlatan. Aslında amcam değildi ama, uzak akrabamız olduğu için, ona amca demekte bir sakınca görmezdik.Daha doğrusu bizim yörede dendiği üzere “Emmi”. Seydi Emmi ( zaman içinde söylene söylene Seydemmi olmuş tabii.) anlatığı öyküleri sonuna kıssalar koyarak, bizim için adeta yaşam dersleri verirdi. İlk ondan dinledim inatçı keçinin başına gelenleri, karganın peyniri tilkiye kaptırmasını, ağustos böceği ile karıncanın hikayesini. Evinin yanındaki duvarın duldasında oturur, yanına gelen çocuklara hikayeler anlatırdı; hep oradaydı o.