bildirgec.org

algılama hakkında tüm yazılar

iPad için hareket algılayan dock!!! iPad Dock

PSIKO54 | 29 December 2010 10:58

Artık bir fenomen olan Apple ürünleri için yeni bir soluk daha Elliptic Labs firmasından iPad Dock.

iPad Dock
iPad Dock

Çok yönlü algılamaya sahip lens ile ileri, geri, durdurmak ve devam ettirmek gibi komutları kolaylıkla algılayabiliyor.
CES 2011 Las Vegas fuarında 2. tanıtımı yapılacak olan iPad Dock hakkında daha yeni bilgilere ulaşacağız.

iPad Dock
iPad Dock

ONLAR’IN GÖZÜYLE DÜNYA

admin | 25 December 2010 13:15

Onlar nasıl görüyor?
bizim gibi mi yoksa çok daha farklı mı?

Onların görme becerileri oldukça geniş bir yelpazeye yayılıyor ve hepsinin farklı görme yetileri var.

Mesela güvercinler farklı renk tonlarını en gelişmiş bilgisayar programlarından bile daha iyi saptama yeteneğine sahip.

maymunlar 6 farklı tipte renk körlüğüne sahip ve erkek maymunlarda renk körlüğü dişilere oranla daha yaygın.

kediler ve köpeklerin görme duyuları çok iyi değil onlarda koku
ve duyma duyusu çok gelişkin özellikle kediler renk körüdürler.köpekler zaman zaman sarı ve mavi arasındaki farkı algılayabiliyor ama kediler bunu bile ayırt edemiyor

Beynin Değişmez Siyasi Tercihleri

A D A L I | 22 February 2010 16:29

Liberallerle muhafazakârların çoğu konuda ters düşündüğünü hepimiz biliriz. Peki, beyinleri de farklı çalışıyor olabilir mi? Göz kırpmak gibi refleksleri farklı mı?
Bazı yeni araştırmalar bunun mümkün olabileceğini öne sürüyor. Buna göre siyasi görüşleri kısmen de olsa, temel kişilik tipleri ve hatta beynimizin yapısı şekillendiriyor olabilir.
Örneğin, bazı insanların tehditlere karşı daha duyarlı, kendilerini savunmasız hissetmeye ve tehlikeleri algılamaya daha yatkın oldukları ortaya çıktı. Muhafazakârların bu kişilerden çıkması daha olası.
Deneylerden birinde, elektrotlar vasıtasıyla olası bir tehlike karşısında ne hızda irkilip göz kırpıştırdığımız ölçüldü. Deneklerin kulaklarına beklenmedik bir anda ses verilerek refleksleri ölçüldü. Nebraska-Lincoln Üniversitesi’nden Kevin B. Smith öncülüğündeki araştırmacılar, ses karşısında daha şiddetli göz kırpanların muhafazakâr politikalara (bireysel silah bulundurmayı savunmak, izinsiz aramaları

desteklemek, dış yardımlara karşı çıkmak) sıcak bakma olasılığının daha yüksek olduğunu bulguladılar.
Aslında sonuçlar mantıklı. Risklere karşı daha duyarlıysanız ve saldırıya uğramaktan dha çok korkuyorsanız, silahlanmaya daha istekli ve yabancılara karşı daha istekli ve yabancılara karşı daha tetikte olmanız mümkün.
Araştırmacıların ölçtüğü bir başka şey de, tiksinti uyandıran görüntüler (örneğinde ağız dolusu solucan yiyen biri) karşısında deneklerin cilt iletkenliğinin nasıl değiştiği. Vücut, sinir bozucu durumlar karşısında bizi sakinleştirecek sıvılar, salgılar ve bu sıvılar cildin iletkenliğini artırır. Liberallerin salgıladığı sıvı, tiksindirici görüntüler karşısında yalnızca biraz artış gösterirken, muhafazakârlarda aşırı bir faaliyet gözlenmiş.
İlginçtir ki böyle görüntülerden normalde daha fazla iğrendiklerini söyleyen kadınlar, erkeklere göredaha fazla sıvı salgamamış. Bunun şöyle bir açıklaması olabilir: Kadınlar, tiksinme duygularını abartacak şekilde yetiştiriliyor, çünkü böylece daha kadınsı görülüyorlar. Oysa erkekler, akılları başlarından gitse bile bunu belli etmeyecek şekilde yetişiyorlar.
Araştırmanın sonuçları kesin olmasa da, siyasette kişilik tiplerinin oynadığı role dair ilginç bir kalıba uyuyor.

zeka ve algılamanızı geliştirmek istemez misiniz?

biSGen | 25 November 2009 19:13

zeka ve algı geliştirici oyunlarla / etkinliklerle aranız nasıldır? Seviyorum diyorsanız bu siteyi ( http://www.lumosity.com ) de seveceksiniz.

Sitede beyin/zeka/algı gelişimi için 40 değişik bölüm var ve her bölüm 5 oyundan/etkinlikten oluşuyor. Site ingilizce ve bazı oyunlar/etkinlikler için üyelik şartı koşuyor. ki zaten üyelik de ücretsiz.
iyisi mi birkaç imaj yükleyeyim de ne demek istediğimi daha iyi anlatayım.

sitede bir puan sistemi var. Kendi günlük gelişiminizi / performansınızı gösteriyor anladığım kadarıyla.

ilgilenenlere “Zeka ve algılama geliştirilebilir mi?” sorusu hakkında Tübitak‘ın sitesindeki şu yazıyı da okumalarını tavsiye ederim.

İnsanoğlu geleceği görebilir mi?

Gigabyte | 05 June 2008 19:23

Amerikalı bir grup bilim insanına göre insanoğlunun görme sistemi geleceği görebilecek şekilde donatılmış. the Rensselaer Polytechnic Institute’da yardımcı profesör olan Mark Changizi, gözün algıladığı görüntünün beyne saniyenin 1/10’u kadar bir sürede ulaştığını söylüyor. İşte bu noktada göz veya görme sistemi bu gecikmeden doğan boşluğu ortadan kaldırmak ve beyne eş zamanlı veri sunabilmek için çevresindeki görsel olayları 1/10 saniye önceden algılıyor. Yani bir anlamda geleceği görüyor. Changizi, ilüzyon olarak tabir edilen göz yanılmalarını ise, olayın gerçekleşmesinden 1/10 saniye önceden elde edilen görüntünün olayın gerçekleştiği andaki durumla uyuşmaması olarak açıklıyor.

tablolarda zebra çizgilemesi sanıldığı kadar etkili değil

delizade | 20 May 2008 10:11

İletişim tasarımcısı ve form tasarımı üzerine uzmanlaşmış olan Jessica Enders‘in uzun soluklu bir araştırmasına göre tablolarda kullanılan zebra çizgileme tekniği sanıldığından çok daha az etkili.

araştırmaya göre zebra çizgileme, estetik olarak katkısı yanında bir kaç hafif algılama katkısı sağlıyor. ancak bu katkı, tasarımcıların düşündüdüklerinden çok çok daha az.

araştırma, suni bir data üzerinden gerçekleştirilmiş tablo ile yapılmış. kullanıcıların tablodaki bilgilere aşina alamayacakları bir konu seçilmiş. sorulara cevap verebilecek bilgiye sahipler ancak, internet üzerinde konu ile alakalı bir aşinalık yok yani. ayrıca scroll kullanılmayacak şekilde tablo hazırlanmış.

STRES

teacher07 | 17 April 2008 17:12

Heyecanlı mısınız… İşe fazla odaklanır mısınız… Her şeyin mükemmel olmasını mı istersiniz… Aceleci misiniz… Sık öfkelenir misiniz… Saldırgan mısınız… Hızlı ve coşkulu konuşur, karşınızdakinin sözünü keser misiniz… Cümle aralarında derin derin nefes alır mısınız…Yürüyecek yerde koşar mısınız.. Birkaç işe birden girişir misiniz… Sürekli zamandan şikayetçi misiniz… Sabırsız mısınız… Yardıma gerek duyduğunuzda sormaktan kaçınır mısınız… Başkalarının hayranlığını kazanmak, size saygı duyulmasını ister misiniz… Başkalarını sürekli eleştirir misiniz… Sıklıkla gergin misiniz… Kendinizi geçinilmesi zor bir kişi olarak tanımlar mısınız… Dinlenmeye ayırdığınız zamanda, boş oturduğunuz zamanda suçluluk duyar mısınız… Kendinize çok sorumluluk yükler misiniz…

Sayılanların çoğunluğu sizde varsa, siz streslisiniz.

TurkTelekom Dünya’da spam birincisi

delizade | 20 February 2008 09:51

bir süre önce O’reilly radar* sitesindeki yorumlarda büyük bir terslik farkedilir. Bu sorun görülür görülmez mesele araştırılmış ve sonuçta bir spam atağı görülmüş.

>”nasıl olur da spam algılayıcı sistem geçilebilir?”

Kullandıkları sistem “reCaptcha” isminde ücretsiz bir insan-bilgisayar algılama aracı. Bu araç, hepimizin yakından bildiği “gör-ya da duy,algıla ve yaz” sistemi ile girişin insan tarafından yapılıp yapılmadığını tespit ediyor.

SEN ÖNYARGILI KİŞİ…

plakton | 18 June 2007 14:01

Evet… Evet… Başlık sizi buraya çekti. Bakalım kimler var. Büyük aşk yaşamış olanlar, aşka inanmayanlar, inanıpta kimseyi sevilmeye değer bulmayanlar, sevip pişman olmuşlar, sevmeyi bekleyenler, iş işten geçmişler, gelgeç ilişkilerle idare etmeye çalışanlar, durmuş oturmuşlar, oturamamışlar, modası geçmişler, uslanmışlar, uslanmamışlar, duyuları körelmişler, duyuları körelmemişler, tövbekârlar, modası geçmişler, dağılmışlar, bileklerini jiletlemişler, değişik seçenekler arayanlar, boş vermişler… Herkes buradaymış desenize…
Değerli okurlar…
Az sonra aşağıda bütünüyle benim emeğim sonucu ortaya çıkmış bir yazı okuyacaksınız. Bu yazı bu bölümde çoğu yazının olduğu gibi bir takım insanların başına gelmiş bir takım olayları anlatıyor. Birini, bir başkasını, bu iki kişiden bağımsız ya da onlarla şu yâda bu biçimde ilintili bir üçüncü kişiyi. Bekli de tek görünüm altındaki iki kişiyi; ona yakın olanı ve bu üçüncü kişiyle anlaşılması zor bir ilişki içinde olan tek, iki yâda üç insanı konu ediliyor.
Biraz karışık kabul ediyorum. Ama bunlar zor durumdalardır bilirsiniz. Bunlarla özellikle şunu belirtmeme izin verin. Yazıdaki kişi ve olaylar hiç kimseyle uzaktan yâda yakından ilgili olmayıp baştan aşağı düzmece ve uydurmadır. Kimi dar görüşlü kişi yâda kişicikle, Yazıda yaşamsal izleklerin yer almış hatta ağır basmış olduğu savını ileri sürebilirler. Bunlar eleştirecek başka bir şey bulamamış olacaklardır benim için. Sorarım size bir yazı yaratırken insanların kendi yaşamlarından yararlanması neden bu kadar küçümsenir? Başkalarını anlatmak beceri olurken, kendi kendini anlatabilmek cesareti niye böylesine hor görülür? Bu hor görücülere şunu söylemek istiyorum.
Yazıktır arkadaşlar ön yargılı olmayalım.