bildirgec.org

akad hakkında tüm yazılar

Tarihte bilinen ilk kadın şair: ENHEDUANNA

exorientelux | 25 August 2009 19:47

Enheduanna
Enheduanna

Yazılı edebiyatın erkek egemenliğinde yürütüldüğü bir gerçek. Kadın edebiyatçı sayısının azlığı ya da kadın edebiyatçıların yetkinliği hâlâ tartışılan bir konu. Acaba kadınlardan bir Shakespeare neden çıkmaz, yahut kadınların sayısı neden az bu derya deniz edebiyat aleminde? Bunu başka bir yazının konusu olarak bırakıp binlerce yıl önce edebiyata elini değdiren bir kadından bahsetmek istiyorum, Enheduanna’dan.

Akad Kralı Büyük Sargon
Akad Kralı Büyük Sargon

MÖ 2300 yıllarının birinde Akad kralı Büyük Sargon’un (ki kendisi tarihte bilinen ilk imparatorluğu kurmuştur) kızı olarak dünyaya gelen Enheduanna, babası tarafından Ur kentindeki Ekişnugal tapınağına başrahibe olarak görevlendirilmiştir. Aslen Akadlı olup Sümerlere kral olan Sargon’un büyük bir devlet kurması ve Akad kültürü ile Sümer kültürünü kaynaştırması için babasına yardım etmiş, Sümerlerin aşk tanrıçası İnannan için şiirler yazmıştır. Günümüze kadar gelebilen şiirleri Enheduanna’yı tarihte bilinen ilk kadın şair, bazı kaynaklara göre de ilk şair yapmıştır.

Enheduanna’nın varlığını haber veren ilk tarihî belge 1925 yılında Mezopotamya kazılarıyla ünlü arkeolag Leonard Woolley tarafından bulunur. 1995 yılında ise William W. Hallo ve J. A. Van Dijk adlı sümerologlar bulunan 50 tableti birleştirerek Enheduanna’ya ait bir şiiri tamamlamıştır. Bugün elimizde Enheduanna’dan kalan iki mühür, bir disk ve bazı tabletler vardır. Elde bulunan kalıntılar Pensilvanya Müzesi’nde sergilenmektedir.

Hayattayken (ölmeden önce ) gidin mutlaka-4:Mardin

kalamara | 24 August 2008 12:00

Evet Safranbolu’dan sonra Unesco tarafından Dünya miras listesine alınan şehirlerimizden biridir Mardin…

1999 – 2002 yılları arasında görev yaptığım bu şehir ( ilk memuriyet yıllarım ) kalıcı izler bıraktı hafızamda..
Merkeze kilometrelerce uzak olsamda mutlaka 2-3 ayda bir görüyordum Mardin şehir merkezini…
Atatürk içinde Mardin’in ayrı bir önemi vardı. Çünkü General olduğunu bu şehirdeyken öğrenmişti.
Mardinde yapılan kazılarda MÖ 4500’lü yıllardan başlayarak Subari, Sümer, Akad, Hitit, Asur,Roma, Bizans, Arap, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait birçok eseri içinde barındıran bir açıkhava müzesi olduğu ortaya çıkmıştır.
Gezilecekyerleri tabiki mevcuttur.Ancak yazları çok sıcak, kışları soğuk ve çok kar yağışlı olduğundan her zaman gezmek elverişli olmayabilir.

Mardin’e geldiğinizde Hasankeyf’i görmeden sakın gitmeyin derim. Diyeceksinizki Mardin nerede Hasankeyf nerede…Oraya kadar gelip Hasankeyfi es geçmek olmaz.Dünyanın ilk ve tek açılır ve kapanır taş köprüsü buradadır. Bizanslılara ait kayalara oyulmuş mezarları da görme imkanı vardır. Konaklamak için de çeşitli alternatifler mevcuttur. Oteller, çeşitli konaklar, öğretmenevi vb..
Geriye bu açıkhava müzesini gezmek kalıyor.
Ölmeden önce tabi.Haydi kolay gelsin.

Lütfi Ö. AKAD FİLMLERİ “4” (Kanun Namına)

sinemasever | 28 December 2006 12:51

Ayhan IŞIK - Gülistan GÜZEY
Ayhan IŞIK – Gülistan GÜZEY

KANUN NAMINA (1952) Senaryo: Osman F. Seden (1946 yılında İstanbul’da geçen gerçek bir cinayet olayından), Görüntü Yönetmeni: Enver Burçkin, Yapımcı: Osman F. Seden, Yapım: Kemal Film – Osman F. Seden

OYUNCULAR : Gülistan Güzey, Ayhan Işık, Muzaffer Tema, Talat Artemel, Pola Morelli, Neşe Yulaç, Talat Artamel, Settar Körmükçü, Muazzez Arçay, Nubar Terziyan, Temel Karamahnut, Osman Türkoğlu, Osman Alyanak, Gülderen Ece, Muhterem Nur

LÜTFİ Ö. AKAD FİLMLERİ “3” (Arzu İle Kamber)

sinemasever | 27 December 2006 20:25

ARZU İLE KAMBER (1952) Yönetmen: Lütfi Ö. Akad, Senaryo: Lütfi Ö. Akad, Mediha Akad, Görüntü Yönetmeni : Lazar Yazıcıoğlu, Müzik: Sadettin Kaynak, Yapım: Erman Film ve Bağdat Stüdyo Film ve Sinema Ltd. Ortak yapımı

OYUNCULAR: Sezer Sezin, Kenan Artun, Settar Körmükçü, Temel Karamahmut, Muazzez Arçay, Renan Fosforoğlu,

Yakup İsmail, 17. yüzyılda ortaya çıktığı sanılan Türk halk öyküsü. Bir kervan, yolda eşkiya baskınına uğrar. Baskından küçük bir erkek çocuğu sağ olarak kurtulur. Bir aile tarafindan evlatlık olarak alınan çocuğa Kanber adi verilir. Bir süre sonra bu ailenin bir kız çocuğu dünyaya gelir, adını Arzu koyarlar. İki çocuk birbirlerini kardeş sanarak büyürler. Bir süre sonra aralarında ilgi ve yakınlık başlar. Kardeş olmadıklarını öğrenince de evlenmek isterler. Arzu’nun annesi bu evliliğe karşı çıkar ve kızını zengin bir tüccarla evlendirir. Ama adam kısa bir süre sonra ölür. Arzu ile kanber evlenmek için yeniden uğraşırlarsa da, anne engel olur. Aşıklar bir rastlantı sonucu birbirlerini bulurlar. Sürekli olarak kızını izleyen kötü kalpli anne onları gene ayırmak ister, ama gençlerin çevresi su ile kaplandığından yanlarına ulaşamaz. Az sonra iki sevgilinin göğüslerinden birer güvercin çikarak uçar ve böylece ikisi de orada can verirler. Bu öyküden yola çıkarak Ömer ve Mediha Akad’ın senaryosundan çekilen filmin konusu da şu şekide;

SİNEMAMIZA HAYAT VEREN ROMANLAR (2)

sinemasever | 21 December 2006 00:29

“kaynak gösterilmeden yapılan alıntılar, emeğe saygısızlıktır”

“ Çölde Bir İstanbul Kızı” 1957

Sinemamıza hayat veren romanlar serisinden romancı Esat Mahmut Karakurt’un 1926 yılında yazdığı ikinci romanı “Çölde Bir İstanbul Kızı” Faruk Kenç tarafından 1957 yılında senaryolaştırılmış ve aynı zamanda yönetilmiştir. Filmi görüntüleme işini Enver Burçkin üstlenmiş, And Film adına Turgut Demirağ prodüktörlüğünü yapmıştır.

Romanın arka yüzünde roman hakkında şu açıklamaya yer verildiği görülmektedir.