bildirgec.org

1999 hakkında tüm yazılar

Notre-Dame De Paris (1999)

queennothing | 07 November 2009 19:16

Victor Hugo‘nun başyapıtlarından biri olan “The Hunchback Of Notre-Dame“dan (1831) uyarlanan 1999 çıkışlı müzikal yapım “Notre-Dame De Paris“, Fransız yönetmen Gilles Amado‘nun yönetmenlik kariyerinin en değerli yapımı. Hem görsel hem işitsel bir ziyafet niteliğinde olan filmde Hélène Ségara, Garou, Patrick Fiori, Daniel Lavoie, Bruno Pelletier, Luck Mervil ve Julie Zenatti yer alıyor.

Paris’te devasa bir katedral; Nore-Dame. Çingene kızı Esmeralda’nın güzelliği ve baştan çıkarıcı dansı, civar sakinlerinin tek konu başlıdır. Genç bir asker subayı olan Phoebus’un tutulduğu Esmeralda’ya, kamburu yüzünden ‘ucube’ ilan edilen Quasimodo ve herkesi şaşırtacak biri, ülkenin en saygın din adamlarından olan Frollo da kayıtsız kalamamıştır.
Esmeralda’nın kalbi ise, kendi halinde bir kız olan Fleur-De-Lys ile Esmeralda arasında kalan subay Phoebus’a aittir.

Harem Suaré (1999)

queennothing | 15 October 2009 09:43

Ann Chamberlin‘in yazdığı “Safiye Sultan: I – Hadım Edilmiş Bir Aşk“, “Safiye Sultan: II – Ya İpek Urgan, Ya Gümüş Hançer” ve “Safiye Sultan: III – Sözüm Ki Tek Sana Geçmez, Celladımsın Ey Zaman” tarihi roman üçlemesinin ilk kitabından da esintiiler taşıyan, fakat senaryonun İtalyan yapımcı / senarist Gianni Romoli ve yönetmeni Ferzan Özpetek‘e ait olan 1999 çıkışlı “Harem Suaré” başarılı bir tarihi drama yapımı. Özpetek’in yönetmenliğini yaptığı filmde Marie Gillain, Alex Descas, Haluk Bilginer, Serra Yılmaz, Lucia Bosé, Nilüfer Açıkalın, Ayla Algan, Başak Köklükaya, Selda Özer, Christophe Aquillon, Pelin Batu gibi isimler yer alıyor.

Sultan Hamid’in haremine katılan İtalyan güzel Safiye, kısa sürede Abdül Hamid’in gözdesi olması başarır. Haremağası Nadir’in, Safiye’ye duyduğu aşk, Nadir’in Sultan’a olan yakınlığı ve yetkilerini kullanması, genç kadının yükselmesinde etkili olmuştu.

La fille sur le pont (Girl On The Bridge) – Köprüdeki Kız (1999)

heavybear | 13 September 2009 14:30

Yönetmen: Patrice Leconte
Senaryo: Serge Frydman

Oyuncular:

Vanessa Paradis … Adèle
Daniel Auteuil … Gabor

Hayattan tüm umudunu kesmiş Adèle, intihar etmeyi düşünür ve köprüden atlamaya karar verir. Ancak Gabor köprüde son anlarını geçirmeyi düşünen bu kadına hayatın içindeki güzellikleri göstermeye karar verir ve Adèle’nin bu değişim sürecinde onunla beraber gelmesini ister. Gabor gösterilerde bağımsız olarak çalışan bir bıçak atıcısıdır. Adèle’nin de kendisine gösterilerinde hedef olarak çalışması için iş verir. İlk başlarda korkan Adèle, Gabor’un kendisine güvenmesini istediğinde yanında gider. Ancak erkekler konusunda çok zayıf olan Adèle gördüğü her yakışıklı erkekle birlikte olmak ister. Dolayısıyla Gabor bu konuda da Adèle’ye belirli şekillerde engel olmak zorundadır. Adèle’yi sadece hedef olarak görmez kendisini onu her türlü tehlikeden de korumakla da sorumlu hissetmektedir.

Being John Malkovich (1999)

queennothing | 10 September 2009 09:32

Eternal Sunshine of the Spotless Mind“, “Adaptation.“, “Synecdoche, New York” gibi filmlerin senaristi olan Newe Yorklu yapımcı / senarist Charlie Kaufman‘ın senaryosunu yazıp, Amerikalı yapımcı / senarist / yönetmen Spike Jonze‘nin yönetmenliğini yaptığı 1999 çıkışlı “Being John Malkovich“, ‘En İyi Senaryo’, ‘En İyi Yönetmen’ ve ‘En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu’ dalında Oscar adayı oldu. Ayrıca film, ‘En İyi Senaryo’ dalında BAFTA Ödülü kazandı.
Amerikalı aktör John Cusack, Miamili aktris Catherine Keener, Cameron Diaz ve John Malkovich‘in de rol aldığı film, izleyenleri başarılı aktör John Malkovich’in bedenine hapsederek, fantastik bir yolculuğa sürüklüyor.

Craig Schwartz, bir sokak kuklacısıdır. Yaptığı işten gelir sağlayamadığı için içsel bir bunalıma sürüklenen Craig, her şeye rağmen sanatına sahip çıkmaktadır. Durumu yüzünden, karısı Lotte ile de sıkça tartışan Craig, paraya ihtiyacı olduğu için bir firmaya iş başvurusunda bulunur. Dosyalara isim koyup, sıralamakla görevlendirilen Craig, odada bulunan dolabın arkasındaki gizli kapıyı keşfeder.
Bu gizli kapı, Craig’in ilgisini çekmiştir ve genç adam hiç düşünmeden merakının peşinden giderek kapıyı aralar. Açılan kapı, Craig’i bambaşka bir dünyaya, bambaşka bir bedene ve bambaşka bir kişiliğe götürecektir.
Craig, artık ‘Craig Schwartz’ değil, ünlü aktör ‘John Malkovich’tir.

Jakob the Liar (Jakob un yalanları) 1999

KEREMOZTURK | 02 September 2009 10:03

Yönetmenliğini Peter Kassovitz’in yaptığı “Jakob the Liar“ın başrollerini; Robin Williams, Alan Arkin, Bob Balaban göze doygunluk veren oyunculuklarıyla süslüyorlar. Filmin müziği Edward Shearmur’a ait. Yapım sorumlusu ise Robin Williams. Bu tarz tarihe uyum sağlayan filmlerde kostümü tasarlayanın da adından söz edilmeden geçilmez. Kostüm tasarımı Wieslawa Starska’ya ait. Filmin konusu şöyle; Hitler falcıya gidip şöyle demiş ”Bana ne zaman öleceğimi söyle” falcı da ona ”yahudi bayramında öleceksin.”cevabını vermiş. Hitler ”bunu nereden biliyorsun?” demiş. falcı demiş ki ”çünkü öldüğün gün yahudilerin bayramı olacak. ”Şimdi O’na yahudi olduğu için sorabilirsiniz.
Bu zamanda böyle bir şakayı nasıl yapar. Ayakta kalmalarını sağlayan şeylerden biri de şakalardı. Geri kalan herşeyi Almanlar almıştı. Onları Dünya’dan soyutladı. Jacob Heym gazete sayfası peşinde koşarken yakalanır. Saat sekize üç vardır. Karakolda açık kalan radyo haberi Jacob’a sunar.

İnsan olmanın ona bir yararı olmalıydı. Bu zeki yahudi, Sovyet askerinin Almanlara karşı galibiyet almış olması haberini duyduğunda umut dolu çoşkulu ve kullanmasını bildiği sırrı 2. Dünya savaşında esir düşen insanların arasında yayar. İyi haber çabuk yayılır. Bu film diyaloglara önem veriyor. Diyaloglarsa insanları esir alıyor.

Simülasyon evrenler: ”The Thirteenth Floor” (13. Kat)

gorcun | 13 August 2009 11:04

The Thirteenth Floor
The Thirteenth Floor

1999 yılında Josef Rusnak tarafından çekilmiş olan ”The Thirteenth Floor” (13.Kat) ülkemizde çok fazla duyulmamış bilimkurgu filmlerinden birisidir. ”13th Floor” , Daniel F. Galouye’nin Simulacron-3 adlı romanı ve Rainer Werner Fassbinder’in iki bölümlük televizyon filmi Welt am Draht’tan esinlenerek film haline getirilmiştir.

Konusu ise şöyledir; bilgisayar mühendisi Hannon Fuller çalışmaları sırasında çok önemli bir şey keşfeder. Keşfini meslektaşı Douglas Hall’a söylemek üzere yola çıkar. Takip edildiğini bilen Huller, bilgisayar sisteminde yaratılmış olan 1930 yıllarındaki, insanların gerçek dünyadaki gibi yaşadığı paralel dünyaya bir mektup bırakır. Ve aynı gece gerçek dünyada öldürülür. Gecenin ardından Douglas, Huller’ın banyosunda kanlı bir gömlek bulur ve cinayet gecesi nerede olduğunu ve ne yaptığını açıklayamayarak şüpheli duruma düşer. Kendini aklamak ve Huller’ın sırrını öğrenmek için bilgisayar sistemine girip geçmişe giden Douglas, orada hiç ummadığı bir gerçekle yüzleşecektir.

Magnolia (1999)

turictanyel1 | 16 June 2009 12:12

IMDb’nin tüm zamanlarını en iyi 250 filmi listesinde 231. sırada yer alan Magnolia, There Will Be Blood, Boogie Nights gibi başarılı filmlere imza atmış California’lı yönetmen Paul Thomas Anderson tarafında yazılmış ve yönetilmiş, 3 ayrı dalda Oscar’a aday olmuş: En iyi yönetmen, en iyi aktör, en iyi müzik (Aimee Mann “Save me“), 8.0/10 oranına sahip bir filmdir.

3 saat boyunca seyirciyi sıkmadan izlettirmeyi başarmıştır. Ebeveyinlerin çocukların hayatları üzerindeki etkisine dikkat çekmiş, onları iyi olana ya da kötü olana yönlendirme şekillerini ve karaketerlerinin oluşumundaki rollerini anlatmıştır.
Hayatlarımızdaki sonsuz ‘etme bulma’ eylemlerinin bireyin üzerindeki karma karışık sınavından bahseder: geçmiş ve şimdiki, kişisel tercihler, şans, aşk ve nefret, ahlaki değerler..

Eyes Wide Shut (1999)

queennothing | 22 May 2009 09:43

Sinema camiasında adı yerlere göklere sığmayan Stanley Kubrick‘in yönetmenliğini yaptığı son sinema filmi “Eyes Wide Shut“, Arthur Schnitzler‘in ‘Traumnoveller’ (Rüya Roman) adlı hikayesinden uyarlandı.

Dr. William Bill Harford, karısı Alice ve kızıyla sıradan bir hayat yaşamaktadır. Alice ile bir gece partisine katılan Bill, partide kendisine ilgi gösteren kızlarla yakınlaşır. Alice ise, kocasından bağımsız, kendisini dansa kaldıran bir adamla oldukça yakın bir ilişki kurarken, daha fazla yakınlaşmayı reddederek, kocasına ne kadar bağlı olduğunu anlatır.
Bill‘in ise farklı bir sorunu vardır, parti sahibinin yatak odasında genç bir kız, çıplak bir halde uyuşturucu komasına girmiştir. Genç kızı hayata döndüren Bill, gecenin ilerleyen saatlerinde karısı Alice ile eve döner.
Sıradan konular hakkında konuşan çift, birden ‘aldatma’ konusu hakkında konuşmaya başlar. Kocası Bill‘i kadın hastalarından kjıskanan Alice, kıskanılma arzusunu açığa vurarak, yıllar önce birlikte kaldıkları otelde, bir ordu görevlisiyle yaşadığı seks fantezisini, Bill‘e anlatır.

M.Night Shymalan klasiği : The Sixth Sense (Altıncı His)

gorcun | 18 May 2009 14:35

The Sixth Sense
The Sixth Sense

Hintli yönetmen M. Night Shymalan’ın 1999 yılında yazıp yönettiği The Sixth Sense (Altıncı His) filmi 10 yıl sonra artık kültleşmiş bir film olarak görülebilir. Ayrıca film yönetmenin kendini Hollywood’da kabul ettirdiği filmde sayılır. Altıncı His’in ardından belkide aynı etkiyi yaratmayan birçok filmi bu filmin başarısından dolayı çektiği söylenebilir.
Filmin konusuna gelince başarılı bir çocuk psikiyatristi olan Dr. Malcolm (Bruce Willis) bir gece eski bir hastası tarafından evinde saldırıya uğrar. Birkaç ay sonra olayın etkisini atlatan doktor yeni bir hastasıyla (Haley Joel Osment)tanışır ve onun sorunlarını çözmeye kendini adar. Bu sırada karısını da (Olivia Williams) fazlasıyla ihmal eden ve kendi meselelerine dalan doktorun çocuk hastasıyla arasındaki ilişki ilerledikçe olaylar daha fazla ilginçleşecektir.
Çocuğun kendisine sırrını açıp ölü insanlar gördüğünü söylemesiyle kafası iyice karışan doktor bu çocuğu iyileştirmeyi kendine görev edinir.

The Sixth Sense
The Sixth Sense

Ancak tedavi ilerledikçe hastalığın bambaşka boyutlarının olduğunu öğrenecektir.
Birçok filmde defalarca tekrarlanmış, ti’ye alınmış meşhur süpriz finaliyle de ünlü olan film başarılı bir psikolojik gerilim olarak görülebilir. Altıncı His, başta çocuk oyuncu olmak üzere diğer tüm oyuncuların performansları ve atmosferiyle de filme gerilim havasını başarıyla işliyor.