farklı iki yaşam biçiminin insanları sabahın serinliğini birlikte paylaşıyorlar. Aynı zamanda büyük şehirler pek çok tehlikeyi içinde barındırıyor. Sokak çocukları ki, bunların büyük bir kısmı kendilerini uyuşturan ve suça teşvik eden maddeler kullanıyorlar, gaspçılar veya hırsızlar suç işlemek için geceye sığınıyorlar.Eskiden bu tür zararlardan kaçınmak için insanlar geceleri geç saatlere kalmadan evlerine dönerlerdi. Ama şimdi bu suçlar günün her saatinde işleniyor.Geçenlerde bir arkadaşımla Beyoğlu’nda İstiklar Caddesi’ne girdim. Dönüş yolumuzda bir ayakkabı mağazasının içindeydik, birden dışarıda bir gürültü koptu. Polis 16 yaşlarında bir delikanlıyı kaldırıma yapıştırmıştı. Çocuk biraz önce bir adamı bıçaklamış ve adam hayatını kaybetmiş. Bu semti çok sevmeme rağmen, tekrar gitme konusunda isteksizim.. Bugün Beyoğlu’na gitmekten vazgeçiyorsunuz, yarın Fatih’e, bir başka gün Laleli’ye. Ve zaman içerisinde kısıtlandığınızı görüyorsunuz. Arkadaşımla bir tura katıldık ve bu kesimi neredeyse şehir şehir ve kasabalarıyla beraber gördük. İnsanlar sizin yabancı olduğunuzu görünce herhangi bir konuda yardım ellerini uzatıyorlar. Öyle ki; tura katılan biriyle biz İstanbul’da insanlığımızı unutmuşuz diye konuştuk. Bu şehirde yaşarken, sokakta biri benden adres sorsa şüpheyle yaklaşıyorum. Ama Trakya’ya yaptığımız gezi bitip akşam saatlerinde İstanbul’a girdiğimizde güzelliği bir kere daha çarptı yüzümüze. Akşamın ışıkları içinde bozuk tarafları daha az görünür olmuş muhteşem bir şehir karşılıyor sizi.Belki kristal kadar güzel yanları olan şehrimiz için elimizden geleni yapmaya çalışmamız onu daha yaşanılır hale getirebilir. Bunu sosyal yardım derneklerinde aktif çalışmakla, sokaktaki bir çocuğa gösterdiğimiz sevgiyle çünkü; nihayet o bütün çocuklar gibi sevgi ihtiyacı olan bir çocuk, ya da uyanık olup şehrimizdeki suçlulara suç işleyecekleri bir zemin hazırlamamakla biraz da olsun sağlayabiliriz.Tabii bunlar dilekler; gerçekleştirilmesi zor biliyorum ama bir durumun iyileşmesine katkıda bulunan herkesin bir fark yarattığına inanıyorum.
yorumlar
Haklısınız pleaseİstanbul da nihayetinde sevgi ve ilgi bekleyen bir çocuk”bu şehirde istanbullu bile kalmadı,herşey çığrından çıktı,düzen yok,kapkaç,hırsızlık aldı başını gidiyor” diyip kılımızı kıpırdatmazsak yazık olur o çocuğa..
maalesef:(
@ please anla işte İstanbul da bir gün geçirmenin zorlukları. Tanrım sizlere sabır ve kolaylık versin..
İstanbul da benim için bir gün nasıl başlıyor…Sabah mutlu uyanıyorum ve dişlerimi fırçalarken NTV’ deki veya CNBC’ deki haberleri dinliyorum… Kötü haberlerle içim pek bir şişiyor…Öldürülen insanlar,tecavüze uğrayan kadınlar, talan edilen ormanlık araziler… Haberler çoğunlukla böyle… tamam canım sıkılmayacak diyorum ve yola çıkıyorum ama enerjim haberler karşısında % 10 oranında azalıyor… (kaldı %90)Sonra trafiğe çıkıyorum. Trafikte hep aynı noktalarda kilitlenmeler var. Çünkü halk otobüsleri belediye otobüslerini sollamaya ve sağlamaya çalıştıkları için Saraçhanede bir kilitlenme, taksi şoförleri deniz otobüsünden inen yolcuları almak için yarıştıklarından dolayı deniz otobüsü iskelesinin önü.. vs. vs… Neyse diyorum bir %10’luk bir enerji düşmesi ile yola devam ediyorum…(kaldı %80)İş yerimin bulunduğu bölgede sokaklar tek yönlü… Neyse ben kendi yönümde giderken karşıdan ters yönden bir araç geliyor… Yol vermiyorum ve el işaretiyle yolun bana ait olduğunu söylüyorum… Adam bana küfür etmeye başlıyor ve hatta el kol işareti yaparak arabamı geri sürmemi, arkada bulunan minik bir boşluğa almamı ve kendisine yol vermemi istiyor…Çıldırıyorum… yapmazsam deli bir kurşunla öldürme olasılığım olduğunu (az önceki haberlerde duymuştum)biliyorum… geriye gidiyorum ve haklı olduğum halde yol veriyorum ve bir tonda küfür işitiyorum…Köşeye park etmiş araba yüzünden sokağa giremiyorum veya İSKİ çalışma yapıyor nasıl olsa deyip yolun ortasına arabasını bırakıp gidenler yüzünden de sokağa giremediğim anlar oluyor…!!! neyse %20’lik bir enerji kaybı ile yola devam ediyorum…(kaldı %60)İşe geliyorum… Her şeye rağmen gülümsüyorum günaydın diyorum, ama benim gibi benzer olayları yaşamış çalışma arkadaşlarımın enerjisi çoktan tükenmiş durumda çünkü onlar bunu uzun zamandır yaşıyorlar bense 4 yıldır… (henüz o noktada değilim…) gün içinde yaşanan olaylar, insanların birbirlerine verdikleri tepkiler yanlış anlamalar, iletişim eksikliği, insanların birbirlerine bağırmaları, gereksiz yere hep negatif görüş bildirmeleri …yoruluyorum… etrafımda o kadar çok negatif enerji var ki… buda benim %40’lık enerjimi alıyor… (kaldı %20)Eeee… aynı trafikte akşam eve dönerken %10’da harcıyorum, sonra haberleri dinlerken bir %10 daha gidiyor… %0’lık enerjim ile kala kalıyorum…hadi bakalım ertesi gün için enerji lazım… bul bulabilirsen… zorluyorum, şartlarımı çok zorluyorum…İstanbul yaşanacak bir şehir olmaktan çıktı…Çok kaba ve bencil insanlarla dolmaya başladı…Bugün kuralsız bir yerde kurallara uymak kadar insanı yıpratan bir şey olmadığını anlıyorum…Bu yüzden suratımda artan çizgilere OFFFF… diyorum…:)))
çok doğru anlatılmış değil mii??
herşeye rahmen istanbul u seviyorum ben:) Hep belli başlı yerlere giderim zaten. Ama elbirliğiyle bişeyler yapılabilinir de herkes kendini düşünüyo. Herkes bencil bu şehirde. Belki heryerde var ama özellikle bu şehir almış başını gidiyor. Belki başka şehirde tarlaya birşeyler eker biçersiniz. yiyecek yemeğiniz olur. Hayvancılıkla uğraşırsınız. ama İstanbul da paranız olmazsa bir hiçsiniz. Sokaktaki çokcuklara nasıl haklar veriliyorki? Onlar bildiklerini yapıyorlar çünkü birşey öğretilmiyoruki. Doğduklarından beri bildikleri şeyi yapıyorlar. Hırsızlık yaparak,adam öldürerek para kazanıyorlar. Ya hapise girmek için adam öldüren var. Neden; dışarısı soğuk,parasızlık var. Ev yok,iş yok. Zaten birsürü suç işlemiş defalarca ceza evine girmiş. İyi bir hayat istesede kuramaz. Keşke herkes ve herşey aynı standartlara sahip olsa ama maalesef:( İstanbul ağlamış,rimelleri akıyor:(