Leman grubuna bağlı olan dergilere bir yenisi daha eklendi: “Kaçak Yayın”Sessiz sedasız çıkan ilk sayıyla, piyasadaki diğer dergilere (Kitap-lık, Virgül, Radikal-Kitap, vs) nazaran daha iyi bir alternatif gibi duruyor.Doğumu Mayıs 2003 olan derginin, ilk sayısı fazla boğmadan, popüler kültüre de takılarak anlatıyor bir şeyler.Derginin ilk sayısından hatırladıklarım şöyle:*12 senede 5 cilt olarak yazılmış, dev roman Güven‘in dev yazarı Vedat Türkali ile söyleşi
* Cem Yılmaz’la genel geyikler* Asıl adı Sultan Hamit Düşerken olan kitabın, TRT ve resmi ideoloji tarafından katledilip Abdülhamit düşerken’e çevrilmesinin öyküsü* Şair heykelleriyle röportaj* Türkiye’nin tek sağlam entellektüeli olduğunu düşündüğüm 6 punto Nihat Genç’in çocukluğu, gençliği, hayatı.* Aralarında Chuck Palahniuk (Dövüş Klübü)’ın da bulunduğu Amerika’nın parlayan yeni yazarları* 10 derste İspanyol olma sanatı* Tatsız bir öykü, tatsız bir hatunun tatsız bir denemesi* Kürt şairleri ve kürtçeyi bir dil olarak var etmeye çalışan bir romancı* Pek hoşuma gitmeyen şiir teraneleri* ve maalesef Küçük İskender…Genel olarak dergiyi, Aslan Özer yürütüyor. “Şahaneymiş” denmese de, alıp denenesi bir dergi.
yorumlar
küçük iskender ile nihat genç’in aynı dergide olmasına gerçekten çok şaşırdım. nihat genç’in bundan haberi var mıydı acaba, varsa bunu nasıl kabul etti?
nihat genç küçük i. den ciddi anlamda nefret ediyor yoksa beni pek ilgilendirmez kimin hangi dergide çıktığı.
okuyalım bi bakalım ne yazmışlar; belki de nefret aşka dönüşmüştür, kimbilir… gerçi nihat abi pek bir yüz vermez gibi ama küçük de ısrarcıdır ha.
Zannımca LeMan grubu bu piyasada parsalarına düşeni toplamış, mizah adına yapacakları rezilliği ve beceriksizlikleri yapmıştır. Dağılıp çoğalmaları veya yok olup gitme vaktidir onlar adına. Ya da kalıp yeni model bir BMW x5 parası sömürmeliler.
her şeyi bir an önce çiğneyip, posasını çıkarıp tüküren bir coğrafya da senelerdir bir Leman gerçeği varsa rezillik ve becerisizlik kelimeleri biraz havada kalıyor gibi zannımca Hele de kral’ın soytarısı olmadan.
Bi tane soytarı çıktı aralarından, hatta Lemanı taşıdı sahneye kimseye sormadan. O da zaten şimdi cebinden yiyor Uzan-ların kollarında…
Ne istiyoruz anlayamıyorum ki insanlar yaptıkları işten kaldı ki sanattan bahsediyoruz para kazanmasınlar mı, kazandıkları paranın hepsini hayır kurumlarına mı bağışlasınlar ya da murat 124 e binip sokaklar da mı yatıp kalksınlar böylece daha halktan biri olup daha mı inandırıcı olurlar. Yani daha mı çok severiz insanları para kazanmasalar yaptıkları işlerden; bu hırs niye
Kaçak yayın okunasıdır özellikle Vedat Türkali söyleşisi…
LeMan açıkça söyleyebiliriz ki kral’ın soytarısı da olmuştur. Söylemindeki tutarlılık (!) sayesinde birçok kez olaylara at gözlüğü ile bakanları eleştirirken kendinin taktığı gözlüklerle hep bir taraf olmaya çalıştı. İnanın bu embesil mizah anlayışı olan bir dergi için fazla değil. Ama Türkîye’de bir gerçek varsa, mizahın hala meddah kültüründen öteye geçememesidir.
Bilmez misiniz ki bol küfür, hiciv bu “coğrafyanın” üretebildiği tek mizah dalıdır ve neredeyse hiçbir zeka pırıltısı gerektirmez. LeMan da bunu yapmıştır. Evet göt’e göt demiştir ama götten başka birşey de üretememiştir.
Burada zehir yetenekli çizerleri müstesna tutarım ki bunlar B. Baruter, E. Yaşaroğlu ve E. Ablaktır. Ama tuttukları tarz sadece Gırgır’ın bir adım ötesidir.
Sermayelerin kölesi olması meselesi ise başlı başına bir komedi. Sizce böyle bir yaltaklanmayı gerektirecek bir “züğürtlük” müessesesi oluşmuş mudur? Hayır. Öyle parsalar meydana gelmiştir ki kendi yağıyla fazlasıyla kavrulan LeMan cemaati buna ihtiyaç duymamıştır.
LeMan ’90’ların en başarılı mizah dergisidir ama kaliteli değildir. Ergün Gündüz Çizgi roman ve mizah adına daha nitelikli işler yapmıştır. Ama leman 15-24 yaş arası kızların ilgisini çekebilmiştir.
Kaldı ki bölünmeler aynen Gırgırdaki gibi cereyan etmekte. Siyasi öküzlük ve mizahî kırıntılar ayrışmıştır. Ban kimse G: Dabak’ın bir mizahçı olduğunu; M. Çağçağ’ın bir üstad olduğunu söyleyememeli.
Ama netice itibariyle bir BULVAR mizah dergisi olarak leman’dan ve seleflerinden fazla şeyler beklememenizi tavsiye ederim. Onları da “mükemmeller kıız” diyerek bakıyorsanız iyi seyirler dilerim.
Bence sanatçıların Robin Hood gibi paralarını yoksullara vermesi gerek Runaway, akabinde yoksullar zenginleşeceği için onlardan alıp soygundan önce zengin olan yoksullara vermek gerekecek, öyle de bi durum var.
Red Kit’in böyle bi macerası vardı Jesse James konusunda, James sonunda diyor ki, ulan madem öyle bu paralar bende kalsın. Mantıklı yani.
‘Gırgır zamanında da eskiden Akbaba vardı, ‘Akbaba zamnında da eskiden, tef vardı, Amcabey dergisi vardı efendim!’ şeklinde iç geçirmeler olduğu tahmin ve kabul edilebilir. ama eskiden gırgır vardı’diye başlayıp, üstüne de tanımam, mevcut değerleri yerden yere vururum diyen bu okuyucu ekolünün (!) bu işlerden pek anladığını sanmam, dahası muhafazakar ve azcık fasist bulurum.
bu kesim adata; ‘Mizah öyle olmalır, Gırgır’daki gibi yapılmalıdır!’ söyleminden taviz vermeden,’Eskiden gırgırgır vardı gırgııııır!’ demekle birlikte ona da değer verip saklamamış bir ekoldurler kanımca! ‘eskiden gırgırın tüm sayıları vardı bende!’ şimdi ne oldu? niye verdin, şimdi niye bu şekil hayıflanıyosun ki.!
onları saklamış olsaydın açıp bakardın, bakardın, bir kez daha bakar, koklar, defalarca ama defelarca okur…
sonra o şahaneden kafanı kaldırıp ülke sanatının şimdi bulunduğu yere bakar, eline aldığın yeni çıkan ‘herhangi’ bir mizah dergisini alır mukayese eder bir çok işten,(sinema, müzik,roman, hikaye…) daha iyi şeyler yapıldığı, hatta oradaki işlerden suyunun suyu diziler, filmler yapıldığını görür gırgır ve ırtta da sex esprileri yapıldığını fark eder, yavrunuzun sayasındaki memelerin üstünde bir duple rakı atarken .ok atmadan önce azcık düşünülürdü…
neyse uzar gider bu!
lütfen haksızlık etmeyin ‘Eskiden Gırgır vardıcılar…(!) ‘Gırgır vardı be, Gırgıır! sizin yaptığınız da mizha mı demeyelim n’olur!
Evlerinde eski Gırgırları saklayanlara lafım yok,eleştriler diğerlerine…
Ha, Türk mizahının sarsılmaz, zehir üçlüsünü ilan ederken ki öyle bir şeye gerek olduğunu sanmam ama mademki etmişsin,azcık şapkayı önüne koyup bundan sonra düşünelim bari.
Gökhan dabak’a mizahçı demem B.aruter zehirdir, zakkumdur’ demeden önce, o lombak kitabının giriş yazısından B.baruterin tarzını oluştururken Gökhan Dabak’ı nasıl örnek aldığını hatırlayalım.’şuna mizahçı demem buna şöyle derim!’ derken bu adamların okurları, sevenleri olabileceğini düşünelim.
ilan edilen kalan zehir 2′ ye lafım yok, bence de zehirler, üstlerine yok(!) Valla(!) Tıpkı gırgır günlerindeki o sofistike günleri bize anımsatıp yanaklarımızda gamzeler, oluşturuyorlar…)
Tıpkı Behiç pek gibi, tıpkı Hasan Kaçan gibi, Tıpkı Can Barslan gibi…Tıpkı Gökhan Da…ah Çok afedersiniz…
Bahadır Baruter’ e esprileri Fatih solmaz adlı şahıs bulur. mizahçıları sınıflandırken dikkat edelim ‘eskiden Gırgır vardıcılar!…’ Ergün Gündüz’e de Hasan Kaçan adlı kişi espri bulurdu…Mizahçı değil, iyi çizerlerdir.
sir de “diğeri”ni “karşısındaki” yapan zihniyet kurbanı. Burada biraz okuyup karar vemeli. Benim yazdığım ahkamda Gırgırcı bir tavır yok. Aksine ta tef’ten, Salatalık’tan, Akbaba’dan Limon’dan gelen politik-mizah, cinsel-mizah, küfür-mizah ucubetliğine bir eleştiri, bir karşı durma var.Ben mizahın böyle iyi yapılmadığını, içinde daha fazla akıl, bilgi, yaratıcılık ve acımasızlık olması gerektiğini savunan ufak bir mizah grubundanım. Ne yazık ki sizin gibi karikatürize edilen bir politikacıya gülemiyorum. Ya da çizgisiyle bir yetenek olan B. Baruter’in çizdiği çüklere bakarak espri bulamıyorum. [Kaldı ki F. Solmaz’ın esprideki beceriksizliği K.Ertem’in çizgi kabızlığına denktir. Bu konudaki komik KemKen’dir; Gani Müjde bile mizah fukarasıdır. İstediğiniz kadar savunun bu BENCE böyledir.]
Şunu belirteyim: Gırgırcı, LeMancı falan değilim. Hiç de olmadım. O dergiler bazılarının kıçını koruyacak salaklıklardandır. Aynı LeMan gibi. Bunların yine Bulvar ya da “ayak” mizah yaptıklarını, bu mizahın da komiklikten değil de sadece tezatın veya şirinin verdiği gülme hissi verdiğini tekrar belirteyim.
Zehir yetenek dediğim üç kişi şu an yayındaki LeMan dergisindeki çizerler arasındadır. Bunu sir adlı kullanıcı dışındakilerin anladığını biliyorum. Yoksa koca camiadan üç çizer seçmezdim herhalde. Behiç pek de L-Manyak’da boy göstermese idi acaba onu Pişmiş Kelle’deki olağanüstü performansını farkedecek miydiniz? merak ediyorum. Kaldı ki gerçek komik Behiç Pek, Pişmiş Kelle’den ayrıldıktan sonra, kendinin de itiraf ettiği gibi, biraz daha piyasaya iş yaptı. Bu da aslında beni şaşırttı ve üzdü. Kıratın yanında duran…
Netice itibariyle böyle uzun bir ahkam kesmek istemezdim. Söyleyeceklerim de pek. O halde bunu başka bir blog olarak sonra girmeli. P.S.:Bu sir’e bir cevap olarak yazılmıştır. Diğer okurlardan özür efenim.
hangi mizah ekololünü destekleyeceğiniz konusunda kafanız oldukça karışmış bay hamour.Bunun müsebbibi her gün pıtırak gibi çoğalan mizah dergilerini takip edemeyeşiniz olsa gerek.(!)
Bunu size daha uzun anlatmak isterdim ama yurıdaki iki makale konuyu genel anlamda gayet ferah özetliyor.
sadece şunu söyleyeyim ;biraz size özel olacak ama kafanızda bir soru işareti kıvırtmak, konuyu ucundan yakalamanıza yardımcı olabilecek bir edim olacağı kanaatini taşımaktayım.
bay hamour, Fatih solmaz espri kabzıysa Bahadır baruter nasıl ‘zehir mizahçı olabiliyor?.
Ayrıca bu zehir 3lünün leman bünyesinde çalıştığını vurgulamanızdan uzun zamandır bu dergileri iyi takip edemediğiniz de anlaşılıyor ki bu da sizi klasik bir ‘eskiden gırgır vardı! tavrına yaklaştırıyor.
ilgilenmezniz açısından şöyle ki; bu zehir üçlüden ikisi artık lemanda çalışmıyorlar bu Biir! Emrah ablak lemanda zaten hiç çalışmamıştı diyerek de son noktayı koyuyor, size keyifli, mizah dolu günler diliyorum efendim.
Mizahçıyı sadece espri bulan zannettiğiniz için bu işi bilmediğiniz açık bay/an sir. Mizah sadece o komik espri bulmak olsaydı sadece yazı olmalıydı.
Şu “zehir üçlü” takıntınıza sinir olmaya başladım. Siz LeMan tarzını, LeMancılığı sadece haftalık Leman dergisinden ibaret sanıyorsanız yine olaydan bîhabersiniz demektir. Aynı ekolün başka bir dergisi de L-Manyak’tır ve bu dergide Emrak Ablak çizmiştir. Şu anda Penguen’de olsalarda S.Erdem de E. Yaşaroğlu da LeMan ekolündendir.[Ta ki başka bir ekol oluşturana kadar]
Hiç endişelenmeyin ben tüm dergileri sizden iyi takip ediyorum ve bu konuda sidik yarıştırmaya niyetim yok. Birçok çizeri dergi değiştirseler bile ilgiyle izliyorum. Bu ne demek? Mizah [espri değil yani ;)] bireysel beceridir.
“Hangi mizah ekolünü desteklemek” laf iyiden iyiye komik. Niye bir mizah ekolünü destekliyim? Bu parti mi futbol takımı mı? İşte ben bu destekleme tavrını bilmezlik olarak görüyorum. Muhafazakar olduğu için Ustura’yı, Arıza’yı desteklemek(!) neyse solcu olduğu için LeMan’ı, Hayvan’ı, ve şimdi de Kaçak yayın’ı desteklemek de odur ve içler acısıdır.
Okuduğunuzu anlamak için biraz daha okuyunuz efendim. LeMan gibi dergileri okuyarak beyin kıvrımlarınızı kaybetmek üzeresiniz. Ben yazılarımda siz sir’den başka kimsenin Gırgırcı tavır bulabileceğine inanamam. Bir daha okuyalım o ahkamları ve diğerini karşına koymanın zararlarını çekmeyelim.
Mizahçıyı sadece espri bulan zannettiğiniz için bu işi bilmediğiniz açık bay/an sir. Mizah sadece o komik espri bulmak olsaydı sadece yazı olmalıydı.
Şu “zehir üçlü” takıntınıza sinir olmaya başladım. Siz LeMan tarzını, LeMancılığı sadece haftalık Leman dergisinden ibaret sanıyorsanız yine olaydan bîhabersiniz demektir. Aynı ekolün başka bir dergisi de L-Manyak’tır ve bu dergide Emrak Ablak çizmiştir. Şu anda Penguen’de olsalarda S.Erdem de E. Yaşaroğlu da LeMan ekolündendir.[Ta ki başka bir ekol oluşturana kadar]
Hiç endişelenmeyin ben tüm dergileri sizden iyi takip ediyorum ve bu konuda sidik yarıştırmaya niyetim yok. Birçok çizeri dergi değiştirseler bile ilgiyle izliyorum. Bu ne demek? Mizah [espri değil yani ;)] bireysel beceridir.
“Hangi mizah ekolünü desteklemek” laf iyiden iyiye komik. Niye bir mizah ekolünü destekliyim? Bu parti mi futbol takımı mı? İşte ben bu destekleme tavrını bilmezlik olarak görüyorum. Muhafazakar olduğu için Ustura’yı, Arıza’yı desteklemek(!) neyse solcu olduğu için LeMan’ı, Hayvan’ı, ve şimdi de Kaçak yayın’ı desteklemek de odur ve içler acısıdır.
Okuduğunuzu anlamak için biraz daha okuyunuz efendim. LeMan gibi dergileri okuyarak beyin kıvrımlarınızı kaybetmek üzeresiniz. Ben yazılarımda siz sir’den başka kimsenin Gırgırcı tavır bulabileceğine inanamam. Bir daha okuyalım o ahkamları ve diğerini karşına koymanın zararlarını çekmeyelim.
Bolunmeler cogaliyor, “okuyucu” da zevk kalmiyor..Dolayisiyla gidipte bir LeMan ya da alt yayini alasim gelmiyor..
Aslan Özer diye bir şahıs maalesef yok, Aslan Özdemir ile Adnan Özer karışmış sanırım.
“kaçak yayın” bir bölünme değil ki, aylık yeni bir dergi.
kitap-lık alacağıma kaçak yayın alırım böylece enis batur’un sakalından uzak dururum; bunun neresi kötü?
Leman tayfası yaklaşık bir yıldır sadece tiksinti uyandırıyor bende… nefret ediyorum yani… heralde o tayfadan birkaçının neler yaşadığını biliyor olmam etkili..
paylaş da bizde nefret edelim.
Dergiyi diğer neşriyatlarla kıyaslama ya da alternatif olarak değerlendirme?Çünkü benim bildiğim kadarıyla hepsinin konsepti farklı.Özellikle Virgül’ün de aynı kefeye koyulması.Virgül,bir edebiyat-kitap eleştiri dergisidir -reklamını yapmak gibi olmasın- ama kulvarında sayılı ve kaliteli yayımlardandır.
bir de derginin tasarımı oturmuş bu ay…. fena olmamış..
hem de epey oldu ama daha yeni aldım, yine güzel ama popülarite meraklısı olanlar bu ay daha az okunacak sayfa bulacaklardır, bir de derginin web sayfasını bulabilmiş değilim..