“Ağzını açan herkes gülümsüyor sayılmaz.” demiş Demokritos. Gülmek gercekten de sadece dişlerimizi gösterdiğimiz bir eylem mi sizce? Eğer öyleyse dişleri o kadar da güzel olmayan insanlar gülemez mi demek oluyor bu?Öyle çok çeşidi var ki gülümsemenin hangidi gercek mutluluğun işareti ayıredemez duruma geldik. Örneğin dişçi koltuğunda otururken sıkıntılı güleriz(!), kendini beğenmişler aşağılarcasına gülerler, bir olayı tastiklerken onaylarcasına güleriz, biriyle karşılaşınca nezaketen güleriz. Ancak birçok gülme çeşidi içinden sadece bir tanesi gülmenin ifadesi: yanak kası, ağız kenarını simetrik olarak olarak yukarı doğru çekiyor ve göz kenarlarında kuş ayağı gibi kırışıklara yol acıyor. Gülmek vucudumuzun heryerini calıstıyor..Öte yandan gülmenin bize, sağlığımıza bu kadar çok yararı varken neden hala somurtmayı seçiyoruz o zaman, neden hoşlanıyoruz etrafımıza negatif elektrik yaymaktan? Bunun birtek açıklaması olabilir bence; insanın kendisiyle barışık olmaması… Çünkü her ne kadar okul, sınavlar yada işhayatı derken gün geçtikçe sorumluluklarımız gibi sorunlarımızın da arttıgını buna karsın gülmemizin en azından bizi dakikalarca belki saatlerce rahatlatabilecegini hatırlamamız gerekiyor. Eğer kendinizi sevmiyorsanız, en ufak bir sorunda somurtmaya devam edin. Ama unutmayın ki kimi zaman gülerek geçirdiğimiz birkaç dakika , yüzümüz astığımız saatlere bedeldir.Hayat bir ayna gibidir, ona nasıl bakarsanız, size aynısını yansıtır.Bakın “HADİ GÜLÜMSE” diyor karşınızdaki. Hadi gülümseyin ki, etrafınız pozitif elektrikle dolsun, hadi gülümseyin ki içinizin çiçekleri açsın, baharı getirin yüreğinize. Hadi gülümseyin ki hayat da size gülümsesin…