Annesinin “ne yapacaksın bu kadar çok poşet çayı, turşusunu mu kuracaksın” sözlerine çok içerlenen Monika, sırf birşey söylemiş olmak için “hayır, koleksiyonunu yapıp internette ünlü olacağım anne, hıh!” der ve saçmaladığının farkına varsa bile laf ağızdan bir kere çıkar diyip çay poşeti toplamak için yola koyulur. Aradan yıllar geçtikten sonra Monika, hatırı sayılır bir koleksiyona sahiptir artık. Ülkemiz topraklarından adını bile duymadığım bir sürü poşet çay toplamış.Haydi, tüm çaylar poşete, poşetler Monika’ya…
yorumlar
saygılar sunuyorum Monica kardeşe…
aradım ama bulamadım. bir ya da iki önceki bienal’de duvarları kullanılmış çay torbaları ile kaplı bir tünelcik var idi. mis gibi kokuyordu.
@hafif uyku: 2 önceki bienal olması lazım ben de hatırlıyorum.
işte örnekte de görüldüğü gibi bindefa düşünüp bir defa söylemek gerekiyor ama bazende bazı şeyleri gereksiz yerde söylemekte işe yarayabiliyor ”sonunu düşünen kahraman olamaz” dimi arkadaslar..
bu monika türk değil di mi? biri ugrasıp sitesini türkceye mi çevirmiş?
daha da ilginci birileri monikayı fena keklemiş kamil koç bir çay markası değilki
evt hales, biz çevirdik gonullu cevirmenler olarak 😛 dermişim…
@K-akamil koç muhtemelen çay poşetlerinin üzerine adını yazdırmak için kendi adına bir marka tescil ettirmiştir.
ben kamil koç’u göremedim, orda akdem yazıyor sadece…?