İyi matematik bilen gerçek bir şair: Gonca Özmen
Kahraman Çayırlı
siirkitaplari.com adresinden alınmıştır.
Shakespeare’in “Macbeth: Olmayan bir şey olandan çok sarsıyor beni:Tek o kalıyor ortada, o olmayan şey!”iyle açılıyor, Belki Sessiz!Eksiltecek tek bir harfi kalmamış, Gonca Özmen şiirinin. O kadar yoğun ve yerinde sözcükler. Birhan Keskin şiirinde olduğu üzere uçurum sessizlikleri yüklü her bir dizesinde. Şiir’in olgun tarafında daha çok. Az çocuk.
edebiyatodasi.com.tr adresinden alınmıştır.
Kitaba adını veren “Belki Sessiz” ve peşinden gelen “Bulutları Kaldır” mükemmel dizelerle dolu. Belki Sessiz’den: “Nasılsa çiçek açar bir çocuğun kesik kolu (s. 19)” veya Bulutları Kaldır’dan: “Anlamanın çatısı akıyor bak her evde (s. 21)” ve taşra kasabalarının sıkıntısı geçer okura “Bulutları Kaldır”ın daha ilk sözcüklerinden: “Giderek bir avluya benze (s. 21).”Ve beyaz bir sayfanın sıkıntısını duyumsatan derviş, olgun şair Özmen “Bana Beklet” şiiriyle daha da yükseliyor: “Ah hanginize baksam bir bahçe dağınıklığı. (s. 25)… Ah bilmemenin geniş huzuru. (s. 26)”İçinden “vadi, yaprak, incir, su, kadın, ırmak, patika, sincap, sardunya, karınca” kelimeleri geçen “Leke” şiiri üç kısımdan oluşuyor. Doğaya saygı duruşu aşka karışıyor, içine ırmak döken bir kadın karşılıyor biz şiirseverleri “Belki Sessiz”in sayfalarında. Gonca Özmen, Birhan Keskin’i ne çok andırıyor. Özellikle de Keskin’in “Ba” ve “Y’ol”una.“Bulutları Kaldır”da bıraktığımız avlu, “Sesin Diyorum”da yeniden karşımıza çıkıyor: “Sesin —o avlular dolusu (s.32)”. Derken “Elleriniz Vardı Barbar”da gerçek bir şairin sesi duyuluyor: “Allahın taş damında sevişirdik (s. 45)” Ve bir erkeğe yazılabilecek en güzel dizelerden biri olsa gerek “Ardından” şiirinin girişinde:“Gökyüzü devam ediyorBunu omuzlarından anlıyorum (s. 58)”.“Gidiyorduk” şiirinde Necati Cumalı’nın taşra insanının sıkışmış cinselliğini anlattığı “Ay Büyürken Uyuyamam”adlı öykü kitabına gönderme yapıyor başarılı şair (s. 60).Kitap “26+1” şiirden oluşuyor. +1 diye söz ettiğim “Çünkü Annem” şiiri, bir başka duruyor dosyanın diğer şiirlerinden:“-Annem balkıyan bir göl gülümsemesi (s. 75)…-Annem ki deltaların yazılmamış tarihi (s. 76)” Daha samimi, içerden ve yeniyetme bir şiir bu. Okunmaya doyulmayan…Büyük bir şairin ayak sesleri
milliyet.com.tr adresinden alınmıştır.
Gonca Özmen’in tüm bu incelikli dizelerinin envanterini bir sebepten çıkardım: Sırf “her şair matematik bilmeli” diyebilmek için. Bilmeli ki sayılar, dört işlemler hem hayatın her detayında, hem insan’ın her anında nasıl saklıysa, şair de şiirine aynı matematiği taşıyabilmeli. İşte Gonca Özmen iyi matematik bilen gerçek bir şair. Sahiden.Şiirleri İngilizce, Almanca, Fransızca, İspanyolca ve Farsçaya çevrilen, genç yaşta birçok şiir ödülü kazanan Özmen, Türk Şiiri için önemli bir armağan ve büyük bir şairin kendinden emin ayak sesleri, “Belki Sessiz”! Evet bağırmıyor niceleri gibi ama çok iyi belli ediyor durduğu yeri…Belki Sessiz, Gonca Özmen, Yapı Kredi Yayınları, Şubat 2008, 80 sayfaY’ol, Birhan Keskin, Metis Yayınları, 2006, 77 sayfa
yorumlar
Merak ettim , ben de okuyacağım.
Göz altu kremi ne marka bilmiyorum! ama acil yeni lazum .
helal olsun başarılı türk kadını Gonca ÖZMEN
harlem o fotoğrafta da bir araz var sanırım, ya da o günkü makyajda.
Matematiğin iyi olsa anlardın. Ben anladım mesela
matematikten anlayana bir başka şair; avalianch
matematikten anlayan bir başka şair; avalianch
iki kere yazmayı başardım hem de.
çaluntu foto
Kahramanabime……..tam kalbine göre bir bayan.
Laleli iki ormandaki tilki.
hay allah harlem:) güldürdün beni valla. hiç dikkatli bakmamıştım..
neye?
“Göz altu kremi ne marka bilmiyorum! ama acil yeni lazum”…
Taniyorsan bayanı söyle ona,YSL touche èclat …kullansun .bitmiş hatun diyim ben.tabi bu durumda oturup bol bol şiir yazar.
henüz 1982 doğumlu, apar topar çıkmış olmalı kamera karşısına..
harlem bir teşekkür daha kitapkadın / kadınkitap için..
şimdi dikkat ettim, göz altları fena halde çökmüş, kuyu gibi olmuş. krem mrem fayda etmez bıçak altına yatması lazım. seda sayanın da berbattı görmüşsünüzdür bembeyaz ruh gibiydi ve ameliyatını oldu ama bu sefer de göz kapakları patlak verdi:)
çok kitap olmaktan olabilir benim bile şimdiden iki gayya kuyum mevcut..
seda sayan için bir yorumum yok ama..
zorrttt kedi yapmış yorum.. pufff diyo.
kim klon?
ya kaydı silinen kullanıcıların yazdığı tüm ahkamlar da siliniyor sanırım.
sanıyorum evet öyledir
evet maalesef:(
ben teşekkür ederim sevgili buklet..bu son geldiğinizden bu yana pek birşey yayımlamadınız..
Yetersiz bir öykü kitabıKahraman Çayırlıİnci Aral’ın “Ağda Zamanı” ile yola çıkmasının üzerinden yirmi yedi yıl geçti. Sonra “Kıran Resimleri”, “Uykusuzlar”, “Sevginin Eşsiz Kışı”, seksenli yıllarda hep öyküyle var oldu, Aral. Doksanlı yıllardaysa hep romanlarla. Ödüllerinin arasına Yunus Nadi Öykü Ödülü’nü de katan “Gölgede Kırk Derece”den altı yıl sonra yeniden öykülerle karşımızda, yazar.Ölümün etrafında dönüp duran bu yeni on öykü, 2002-2005 yılları arasında yazılmış. “Ruhumu Öpmeyi Unuttun”un son öyküsü “Gelin”de yazarın son romanı “Taş ve Ten”den izler bulmak olası. Anlama bir şey katmayan, bir anlam bildirmeyen ama öykü için gösterişli bir dili var Aral’ın. Gösterişli ama akmıyor. İletişim fakültelerinde okuyan son sınıf öğrencilerinin yazdığı senaryolar gibi betimlemelere, görsel detaylara boğulmuş tüm öyküleri. Yaşar Kemal’in onsayfalarca anlattığı Çukurova’yı, sarı sıcağı okumaya doyamayız ama Aral’ın öyküleri ne yazık ki anlatımıyla okuyucunun iştahını kesiyor.Türk edebiyatında özellikle öykülerimizde doksanlardan bu yana dertli olduğumuz bir durum, Aral’ın öykülerinde de göze çarpıyor: Karakterler konuşmuyor. “Saman Kokusu”nda, “Siyah Lale”de öykü karakterleri ağızlarını bile açmıyorlar, kitabın üçüncü öyküsü olan “Pembe Kayışlı Saat”in sonlarına doğru karakterler konuşmaya başlıyorlar.”Alınyazısı”nın internette gezinen organ çalma öykülerinden hiçbir farkı yok. Ki bu durum on öykü için de geçerli. Bu yüzden “Ruhumu Öpmeyi Unuttun”un mail adreslerimize gelen metinlerin toplamı gibi durduğu rahatlıkla söylenebilir. Her gün bir yenisi açılan sanal edebiyat sitelerindeki ortalama öyküler seviyesinde, Aral’ın yeni öyküleri. Her şeyden önemlisi, derin değiller. “Gelin”deki gereksiz tasvirler, insanları öyküden soğutacak türden.İnci Aral, geçmişte öykümüze büyük katkılar yapmış, üretken bir isim. “Ruhumu Öpmeyi Unuttun”un yetersiz bir öykü kitabı olması, Aral’ın bu öyküleri kaleme aldığı süre zarfında iki başarılı roman ve bir deneme kitabına yoğunlaşmasına bağlanabilir. Aral’ı gerçekten tanımak isteyenlere “Gölgede Kırk Derece”yi, “Kıran Resimleri”ni, “Ağda Zamanı”nı önermek, boynumuzun borcu.İnci Aral / Ruhumu Öpmeyi Unuttun / Epsilon Yayınları / 190 sayfa
bu eleştiri yazım da mail adresimde eski yazılarımı karıştırırken çıktı karşıma..hafif.te yeni yazı yayımlamadığım için bu şekilde ahkam biçiminde koydum, edebiyatla, inci aralla ilgilenen hafif.çilere faydalı olması dileklerimle….
kahraman notos’a neden göndermiyorsun bu tarz yazılarını, orada yazıların daha önce yayınlanmıştı.
galanthus, bu yazıyı göndermiştim ilk sayısı çıkmadan önce notos öykü’ye. “usta bir öykü yazarı için çok acımasız” bulundu bu yazım, yayımlamadılar o sebepten..:(
ben inci aral’ı üniversitedeyken okumuştum, kitabı bitirdim ama bir daha okumadım hiç bir inci aral yazısını ve kitabını. sıkıldığımı çok net hatırlıyorum.
valla benim inci aral’ın sevdiğim kitapları da var hem öykü hem roman olarak..bu yazımı sevgili inci aral internetten okumuş, sonra bana öyle bir mail atmıştı ki, ne ikiyüzlülüğüm kalmıştı ne birşey. hayretler içinde kalmıştım:(o günden itibaren hiçbir yazarla tanışmamaya karar vermiştim. büyü bozuluyor çünkü..
hatırlıyorum önceki ahkamlarda bahsetmiştin ama yazar ismi vermemiştin.
ki üstelik kadın şu anda her 10 edebiyat ödülünün 9unda esas jüri üyesi. roman, öykü neredeyse tüm edebiyat ödülleri. allahtan şiir ödülleri jürilerinde değil.
eklemese miydim ya bir de dava açmaz umarım biri bana
gonca özmen’in kitaplık dergisi ocak 2010 sayısında yayımlanan şiiri
çok çok güzel bir haber