Dünün gecesinden artan karanlıklar şimdiki karanlıklara ekleniyor. Düşünüyorum. Atmacam beni kovalıyor odadan odaya.. Ne o beni yakalayacak ne ben onu yaralayacağım.Lakin kolay değil. İçimi taşlıklar kaplıyor. Yaklaşma bana, hüznüm tam tekmil beni kuşatıyor, sen hüznümden uzak.. Sen geç kalmış tını, acemi büyü. Sen, yağmursuz göklerin kuşağı, kalp kemeri, sır ortağı. Sana ilişecek değilim bu gece, sen de yaklaşma bana.Hiçbir gemi geçmeyecek denizlerimden. Ve denizlerimi limanladım karanlığa. Dişimi biledim.Rıhtımda dansöz kıyafetleriyle oynak üç beş yıldız, eğlendirmiyorlar. Niye var ki bu gece onlar! Üç beş küfür savuruyorum uluorta dönüyorum aynaya. Gel aynadaki el, yataktaki göz, geçmişteki buse, ötekiler.. Gel, dişimi biledim ne de olsa.Hiçbir sessizlik duymuyorum.. Hangi kapıdan sızıyor delirten konçertolar.. Kemanlar, kemanlar, kemanlar. Sakın yaklaşma, kemanlar kelebek avlıyorlar. Ben de ilişecek değilim sana. Sen yaralarımdan uzak. Sen nöbetleri seyrelten hekim, sen sökükleri diken terzi, sen kuyuların ipi, sen git bu gece buradan, kalma tufanda.Eski tanışları ağırlıyorum, akçaağaç şurubumu tazeliyorum. Sarılıyorum. Sarılıyorum. Sen!Yok, olmuyor böyle.. Bu gece geçmez bir sabah ile. Ben gideyim, gece gitsin. Sen yat uyu, at yorgunluğumu. Dinç olmalıyım. Daha iki cinayet, bir doğum peşine düşeceğim. Dişimi biledim, elmamı dilimleyeceğim.Ben gideyim, gece gitsin. Sen yat, uyu. At vurgunu..
yorumlar
Tarzin gercekten guzel Morfik, boyle yazmani cok seviyorum..
Yazar morfik’e, hiç bir çan sesinin umut vermediği anlaşılıyor..ama ne zehir içmekten yana,ne de bir tabanca namlusunu şakağına dayamaktan yana..belli ki, başına koyduğu tacı taşımaktan yana!O halde,Yazarın ruh hali, bir anda silinmiş bir ruh, öyle bir ruh ki, nerede doğduğu belli olmayan..Av köpeklerinin en keskini gelip arasave bir boydan bir boya deşse o ruhuAna yurdundan başka tek bir işaret bulamaz sanki!Kusura bakma morfik,kafam iyiden iyiye iyi..
Çok beğendiğim bir stiliniz var tebrikler size…:)
sessizliğin hakim olduğu hafif sularında, bir ayak sesi duyulsun istedim..pibekim ve tefilin, bir tarz var mı ortada bilemiyorum. beğeniniz değerli kıldı sözcüklerimi.ve ivan, kafanın güzel olmasına kaldırıyorum kadehi. kusur ayırt edicidir, kusura bakmaktan yanayım. lakin yazıdan çıkardıkların yazandan çok kendinle alakalı sanki. oldukça sen kokuyor. sen bakma kusuruma..
Hadi öyle olsun.Hayırlı kandiller olsun..
Morfik, sakın yağcılık olarak alma ama sen süper bir insansın. Ivan her yazında seni göklere çıkardığı halde bir gram olsum mütevaziliğinden ödün vermiyorsun. Bu arada yazıların gerçekten güzel… Ben de herkesin Kandil’ini kutluyoum bu arada.
Adım geçmiş; İmkanım olsa semaları ayağına sererdim mavilikler.. Sen yaz çiz, gün olur sen de bir efsane olur çıkarsın:)Ama bahsi geçen yazar gelişigüzel biri değil zamanında beni delik deşik etmişliği de vardır..sözün kısası; O gelişigüzel bir el değil, Morfik’in eli..
oo.. mübalağa sanatı..şiir der ki ;
yani iyi olmak yetmez.. 🙂
kaldı ki o bile bize teğet.. neyse.
“El” demişiz n’olmuş yani?El de vucudun geçici bir yoldaşı değil mi?tevazu iyidir. Hayati bir nefestir.aferin morfik.
Yine güzel!
yine siz !
bu arada bir baktım ki üstad gelmiş.. şiirlerinizi özlediğimi şiddetle belirtirim..umarım en kısa zamanda yazarsınız sayın neceff..
Evet! Burada bardağın yarısı dolu diyecek kalemler var…
Uzak dur, uzak duran çiçeğin kokusundanUzak dur başka yöne süzülüp giden sudanUzak dur; karanlığın başını bekleyen kuşUzak dur ki, bakarsın tam göğsünde vurulmuşUzak dur; bir bahar ki, yoluna diken dökerUzak dur; gökkuşağı göğüne perde çekerUzak dur rahminde küf taşıyan analardanUzak dur gölgesini görmeyen aynalardanUzak dur beyazından mahrum bırakan canınUzak dur sırlarına gülümseyen fincanınUzak dur güle katran damlatan aşk kirindenUzak dur ihtirasın kurt kanı şiirindenÇemenzârı inciten her belâdan uzak durİçindeki bin yüzlü Kerbelâ’dan uzak dur
nurullah genç
hayatta daha önemli şeyler var değil mi ? ben eda taşpınarı örnek alıyorum kendime. aynanın önünde göbek atacam. okuma bayramı için önlüğümü kesecem. işte bu kadar.
deeeermişinnnn 🙂
maalesef dedim, demek zorundaydım. 🙂
anlaşmalara uymak adilane bir tutum gibi görünmesede en azından onurlu bir tavırdır ))
bi oturuşta 28 dene gurur duabiliyorum.. 🙂
Merhaba morfik ,hafif.org’da şiir yayınlayamıyoruz. bundan sonra göndermemenizi rica ederiz. teşekkürler.Belki uzerinde calismak istersiniz diye yazinizi bu mesaja ekliyoruz:yolluk..Akşamlar aydınlık geçiyor da sabahlar siyah peşinde. Geçmeyecek mi hiç? Neye umut? Herkes sevdasına öylesine sadık ki ihanet etmiyor asla. Ve bırakıp gidenler, görünen bir şekilde yürümese de hep yürüyor içinde, gittikçe daha derine. Her yolun yok işte sonu. Zaten olması da gerekmiyor. Ya neden hiçbir yere varmıyor! Çok şükür varmıyor. Çok şükür, Bu yol hep sonsuz. Yalnızca gerisin geri dönmeye takatim yok. Yolla ilgisinin alakasının olmaması ne garip. Aslında yollar değil önemli olan , yol üstündekiler. Taşlar hariç. Ve ağaçlar. Ve oraya atılmış bir çöp. Mesela yarı su dolu bir su şişesi. Yurt edinmiş evler, uzaklaşan gemiler hariç. Ama önemli olan kesinlikle yol üstündekiler. Tüm bunlardan ve benzerlerinden hariç.Geriye kalmadı hiçbir şey.
Sonsuz sadık nehirler, doldurmuşlar yarısını su şişesinin. Kim bilir tüm zamanları içine çekmiştir bir burun yada geçmeyecek bir ize sadık kalmanın önemini bir deniz mavisine anlatıyordur bir küçük dudak. Ne dersin? Belkide buzları özlüyordur içini titreten…
Gidenlerin arkasına bakan,Bakanlarla birlikte bir hayal kuran,Kurulan hayallere katılan-katılmayan..Aldatılan, aldatılmayan, savunan,Birde savunduğunun arkasında durmayan.Ne Acayip İnsanlarız, Ne Acayip Bir HAYVAN!…