İnsan ömrü…Her doğduğu gün ölümünün başlangıcı..Hayatın tezatlığı bu kadar basit ve gözler önünde işte..Bu kadar işler… Sekmeden..Bir sayı doğrusu üzerinde atıyoruz adımlarımızı…Artılarr ve eksilerr.. Kimi eksilerden başlar saymaya sonsuz sayılan sınırlı sayıda noktaları diğer eksene doğru,kimi ise artıları görmüştür gözünü açtığında ilk…Tek bir değişmez gerçek vardır ki,ilerledikçe mutlaka yokolacaklardır…Ya artılar eksileri götürecek ya da eksiler artıları yok edecektir..Hayat bir yok etme ve yokolma üzerine kuruludur.Böyle bir çok farkında olunmayan yanılsama üzerine kuruluyken herşey,farklılık farkında olmaktır yanılsamanın kendisinin. Ve yanılsamaya yanılsamayla cevap vermek,sahte ama bu fani dünyaya yaraşır bir mutluluk da vaadeder insana… Eksiysen eğer,eksiyle çarp kendini… Artıya çevir ne kadar eksin var ise… Eksilerden oluşan,yapma,sahte bir artı idare eder bir süre seni,hatta uzun bir süre(!),ölene dek…Bu dünya tezat zaten,gerçek değil,eksilerdir belki de esas gerçek olmayan; fakat benimsediklerinin,benimsettiklerinin doğrultusunda yaşıyorsan eğer ve eksiler sana acı veriyorsa kimi zaman;çekinme bir başka eksi koymaya yanına ve takılma o koca artının yapaylığına…Eksi çarpı eksi eşittir artı… Artı çarpı artı zaten hep artı…Sen bu küçük hesaplarla görmemeye çalışsan da, o noktaları sonsuz diye kandırılan doğru üzerinde sona doğru ilerleyişini, bir son hep vardır…Her yeni güne açtığın gözlerin,bir gün eksik yaşayacağının habercisidir işte,her gelen iyi ki doğdun mesajı,bir yıl daha az göreceğinin emaresi…Yaşadıkça ölürsün,gördükçe kör olursun,görüyorsan yaşıyorsundur çünkü fanice ve zaman her göremeyeceğin gün için aleyhine işler.. Duydukça sağır da olursun,sevdikçe nefret edersin sonra,gittikçe gelirsin,geldikçe gidersin,anlamaya çalıştıkça aptal olur,her aptallığında bilgin kesilirsin sana,ona,buna,şuna,adım atacağın her sonsuz ama sınırlı noktaya falann…Yazdıkça körelirsin,her tükettiğin cümle lugatından kelimeleri teker teker siler atar çünkü.Soyutken biraz daha sen,somutlaşır, somutlaştırır,erirsin biraz daha yani;soyutun somuta dönüşümüyle erirsin,daha da belirdikçe erirsin,yokolursun..Sandıklarının aksine daha da görünmez oldukça değil..Doğru değil yani öyle kelimelerin,duyguların sınırsızlığı falan…Hepsi aynı sayı doğrusunun üzerinde…Neydi? Sonsuz ve sınırlı..Kandırıkçı..İlerliyoruz,ya eksileri görüyoruz önce ya artıları…Kimi,eksilerle açıyor gözlerini,biraz daha gerçeklikle belki ,ne kadar gerçekse,daha önce veriyor savaşını her eksiyi artıya dönüştürmek için,daha önce yoruluyor ama çabuk değil.Eksilttiği adımlarını güzel yaşanmışlıklarla süslüyor,yitecek yıllarını bu şekilde ikame ediyor,bu dünyaya yaraşırcasına sahtece mutlu ediyor kendini.Kendi de sahteyse çok mutlu oluyor.Neydi,eksiye eksi,artıya artı,sahteye sahte..Kimi de artıların kucaklamalarıyla atılıyor hayata,yorgunluk nedir bilmiyor,mutlu oluyor hep mutlu,bu başlangıç sahte kokuyor ama,hazırdan verilmiş mutluluk daha sahtedir çünkü.İlerledikçe de doğrunun diğer tarafına doğru,birer birer yağmaya başlıyor eksiler üzerine ve zaten acıların çocuğu olarak dünyaya gelmiş eksiler karşılaştıkları her artıya bir tokat gibi çarpıp mutluluklarını emiyorlar,kendilerini mutlu etmek için.Acımazlar eksiler,zalimdir eksiler…İşte,göründüğü üzere son iki paragraf büyük bir çelişki üzerine kurulu..Ama belki de kimse anlamadı.Neden? Sanılgılar kolayy…Yanılgılar kolayy… Yani işin özünde şu var ki…Ne eksi eksiyle artı olur,ne de artı eksiyle eksi…Eksi eksidir,artı da artı…