Küresel iklim değişikliği ve artık kesin olarak öngörülebilen olumsuz etkileri konusunda millet olarak ne kadar bilinçliyiz pek bilemiyorum. Sanki bu konuyu pek üzerimize alınmıyoruz gibi geliyor bana. Bize bir şey olmaz diyemi düşünüyoruz yoksa elle gelen düğün bayram modundamıyız anlamış değilim. Ancak kesin olarak bildiğim şey bu konunun Türkiye için yüksek öncelikli bir ulusal güvenlik sorunu olduğudur. Aslında beni bu konu üzerinde yazmaya iten şey bugün The Observer‘da okuduğum bir haber oldu. haber’e göre küresel ısınmayı uzun süre inkar eden bush yönetimine, pentagon tarafından küresel ısınmanın gerçek olduğu ve 2020’ ye kadar dünyayı ağır sorunlara yol açacak bir krize sürükleyebileceği yolunda gizli bir rapor verilmiş. Raporda bahsedilen sorunlar kısaca şöyle: eriyen kutuplar ve yükselen sular nedeniyle Avrupa’nın bazı önemli şehirlerinin sular altında kalması. Yükselen suların Gulf Stream akıntısına engel olmasıyla İngiltere ve daha bir kısım Avrupa ülkesinin Buzul çağına girmesi, Büyük kuraklık, Nükleer çatışma, açlık, büyük çaplı ayaklanma ve göçler ve nihayetinde küresel bir kaos.

Gelelim bu konunun neden türkiye için öncelikli ulusal güvenlik sorunu olduğuna. Küresel ısınmanın yarattığı iklim değişiklikleri bütün ülkeleri olduğu gibi Türkiyeyi de kesin olarak olumsuz etkileyecek olmakla birlikte içinde bulunduğumuz cografya diğer ülkelere göre biraz daha şanslı. En azından önümüzdeki bu 10-12 yıllık süre de açlık ve kuraklık gibi sorunları çok ağır biçimde yaşamayacağımız kesin. Ancak raporda belirtilen bir husus bizim açımızdan çok önemli. ”Nükleer çatışma”. Raporda nükleer gücü olan ülkelerin kendi kaynaklarını korumak için nükleer silaha başvurabileceği belirtiliyor. Bizim nükleer silahımız yok ancak merak ettiğim husus nükleer silahı olup da su, besin ve enerji gibi yaşamsal kaynaklardan yoksun kalacak ülkelerin ne yapacağı. Konu açlık, susuzluk ve enerji kaynakları olunca sorunun cevabı da belli sanırım…