Böyle bir mail gelmiş GreenPeace TR’den. Duyan vardır duymayan vardır.
“Sevgili Greenpeace destekcileri,
Greenpeace filosuna en son katilan, en buyuk ve en yesil gemi olan “Esperanza” bugun Ortakoy-Kurucesme arasindaki Cemil Topuzlu Parki’na yanasti.
MV Esperanza, daha az yakitla calisan, dolayisiyla da CO2 ve diger kirletici maddelerin cevreye yayilmasini azaltan, bir isi geri-kazanim sistemi ve dizel-elektrik motoru sistemiyle donatilmistir. Gemide ozon tabakasina zarar veren CFC ve iklim degisikligine yol acan HFC gazlarini icermeyen sogutucu sistemleri kullanilmistir.
Gemi, suyun ekolojik ve verimli kullanimini saglayan gri-temiz atik su ayristirma sistemine sahiptir. Esperanza, açık denizdeki uzun yolculuklar oncesinde surdurulen deneme suruslerinin bir parcasi olarak, Greenpeace Akdeniz Merkez Ofisi’nin bulundugu Malta’dan İstanbul’a geliyor. En az 12-16 kisilik bir murettebat ile yolculuk yapabilen Esperanza’da en fazla 48 kisi kalabilmektedir. Esperanza’nin 15 degisik ulusa ait 25 kisilik murettebati icinde Turkiye’den katilan Serkan Dadak ve Baris Salduz da bulunmaktadir.Bu yil, Turkiye’yi Greenpeace’le tanistiran ilk gemi olan Sirius’un, Turkiye’ye
yaptigi ziyaretin 10. yilidir. Esperanza’nin bu ziyareti ayni zamanda, cevre konularina ilgi duyan insanlarin duzenli ve dogrudan iliski kurabilecekleri Greenpeace Akdeniz Ofisi’nin Ýstanbul’da acilisinin da 5. yilina rastlamaktadir.
ESPERANZA 29-30 HAZIRAN CUMARTESI ve PAZAR gunleri SAAT 13:00 – 20:00 arasi sizlerin ziyaretinize acik olacak. Gemide, Greenpeace videolarini izleyebilir ve petrolün “besikten mezara” cevresel ve toplumsal etkilerini anlatan sergimizi de gezebilirsiniz. Kisa bir sure icin Ýstanbul’da bulunacak olan Esperanza’ya hepinizi “heyecanla”
bekliyoruz, yakinda gorusmek uzere… ”
Yok ben gitmiycem işim var diyorsanız gemi ilen ilgili bilgileri buradan alabilirsiniz.
yorumlar
Dünyanın her yerinde büyük paralar harcanarak yapılan bu eylemlerin para kaynağı nedir. Eğer bağışlarla yapılıyorsa, bu kadar bağış yapılabilen dünya niçin pis.
Geçenlerde sinemaya gitmiştim. Haftasonu olduğundan accayip kalabalıktı. Bekleme salonunda genç sırt çantalı çıtı pıtı bi kız vardı. Bu kız en şirin haliyle insanlara yaklaşıyor ve aralarında şöyle bir diyalog geçiyordu.
-Çevreci kız: Grinpiisi tanıyor musunuz?
-Sevgilisiyle/ arkadaşlarıyla/ ailesiyle film izlemeye gelmiş halk: Evet
-Yardım etmek ister misiniz?
-Sevgilisiyle/ arkadaşlarıyla/ ailesiyle film izlemeye gelmiş halk: Kem küm
Bana gelip “Grinpiisi tanıyo musunuz” dese “Grinpiisten nefret ederim” diycektim. Gelmedi allahtan.
gecen gun beni de durdurdular, ne kadar istiyorsunuz dedim, “ayda 50 dolar” gibi bir rakam soyledi, hadi kardesim hadi dedim. yalniz ogle saatlerinde izliyorum epey veren cikiyor.
fakat su da var ki petrol sirketlerinden epey yardim gordu Greenpeace zamaninda (nukleer enerjiye karsi kamuoyu olusturmak icin). Neticede nukleer enerji atiklarin depolanmasi riski disinda dunyanin en temiz enerjisidir diye bas bas bagirdi bilimadamlari kimseye laf dinletemedi.
abicim harac mi kestiler? yok onu brak, nukleere bak, sen ihrac fazlasi falan misin?
yuzune de bakalim lutfen. Avrupa ulkelerinde elektrik enerjisinin cogu nukleer kaynakli (Fransa’da %70) ve dedigim gibi kaza riski disinda en temiz enerji kaynagi nukleer enerjidir. Dolayisiyla Cernobil’e bakip nukleer santrale karsi cikmak, ucak kazasindan korkup ucaga binmemeye veya ne biliyim sakat dogar diye cocuk yapmamaya benziyor.
Ozellikle petrole sahip olmayan Turkiye gibi ulkelerde nukleer santral yapilmamasi tamamen irrasyonel. Ben Greenpeace’e karsi falan degilim tabii ki ama slogan cevreciligi yaptiklari icin sinir oluyorum. Sen de etkilenmissin iste bundan. Istatistiklere ve fact’lere bakan objektif bir gozun nukleere karsi olmasi mumkun degil, istedigin bilimsel kaynaga basvur. Alternatif kaynak diyebilirsin, onlar da maalesef henuz feasible degil (orn: Ankara’yi ruzgar enerjisine baglamak icin Ankara’nin uc kati yuzolcumune sahip arazi gerek), olsa tabii ki desteklerim. Uranyum saticisi falan degilim yani.
Ayrica ihrac fazlaligiyla ne alakasi var anlayamadim, sadece nedenleriyle birlikte gorusumu dile getirdim. Ister begen ister begenme gercek bu.
diye birkac veri ekliyim dedim:
Dunyada halen 441 faal nukleer reaktor var (31 ulkede)
Toplam elektrik uretiminin %16’si nukleer kaynakli.
Ilk reaktor 1950’de devreye girmis.
O gunden bugune toplam kaza sayisi 2 (yaziyla “iki”, biri Cernobil -1986-, digeri Three Mile Island, ABD -1979-)
Sadece komur madenlerinde yilda 1000’den fazla isci oluyor.
Uretilen her 1 milyon ton komur basina Turkiye’de 119 maden iscisi oluyor (ayrica sagliga olan etkileri malumunuz)
Sera etkisinin tek nedeninin petrol ve diger fosil tabanli yakitlar oldugunu soylemeye herhalde gerek yok.
Hala tutup da onyargiyla nukleer enerji’ye “tu kaka” denmesi ne kadar mantikli tartisilir. Biliyorum nukleer enerjiden yana olmak “unpopular” bir tavir durum bu iste.
GreenPeace’in ayırıcı özelliği tepki göstermesi aslında. Bizimki gibi örgütlenme yeteneği elinden alınmış toplumlarda bu tip olağanın dışında tepki gösteren organizasyonlardan süphelenmek normal bir şey sanırım. Ciddi ve sert tepki vermek varolan otorite veya statükoya karşı durup kendini zincirlemek, kuleden sallandırmak.. falan bir garip geliyor, şov olarak tanımlanıyor. Aslında doğrudur ve şovdur bu insanların ilgisini bu yöne çekmek için. Yoksa akıl karı olmadığını biliyoruz ama bunu yapacak cesaretleri var,şov için bile olsa.
Şimdi öncelikli eleştiri GreenPeace’in mali kaynaklarına yönelik. Yine lokal ölçütlerde koşullanmış hislerimiz bize ilk önce “bu değirmenin suyu nerden geliyor” sorusun sorduruyor.(AKUT’a da aynısını yapmadıkmı? Yaptık) Durdurup 50 dolar istiolar sonra yeyip içiyorlar bizi çok rahatsız ediyor. Ama kimse demiyor Şenol Güneş’e 70 milyarı nerden buldunuz kardeşim. (Her şey helal olsun onlara!! Küresel ısınma mı?? Klima taktırdım çözdüm abi olayı)
Sonra bir başka zat-ı muhterem de aynen şunları söylüyor: “Dolayisiyla Cernobil’e bakip nukleer santrale karsi cikmak, ucak kazasindan korkup ucaga binmemeye veya ne biliyim sakat dogar diye cocuk yapmamaya
benziyor.” Sakat ve ölü doğumlar, artan radyasyon nedenli hastalıklar, doğanın uğradığı tahribat ve daha bir çoğu arkadaşa vız gelip tırıs gidiyor. Önemsemiyor bunları (Bkz:Omlet yapmak için yumurta kırmak) Hastalıklı kalkınmacı politikaların Özal sonrası tezahürü bunlar. “Sanayi toplumu olalım.” Know-how’ımız, yetişmiş iş gücümüz, dirayetli yönetimimiz…vs her şay tamam bir nükler enrejimiz eksik.
Bir şey daha var. GreenPeace’in petrol şirketleri tarafından desteklendiği söylenmiş. Gönderdiğim yazı baştan sona okunursa, gelen geminin içinde segilenenin bu iddiaya yanıt olabileceğini düşünüyorum. Haa bu da yetmedi deniyorsa, türkiye’deki GreenPeace sayfalarından birisine buradan ulaşılarak bakılmasını rica edeceğim.
Greenpeace’in petrol şirketlerinden yardım aldığına dair bir kanıt-görüş-makale var elektronik ortamda erişebileceğimiz?
“Sakat ve ölü doğumlar, artan radyasyon nedenli hastalıklar, doğanın uğradığı tahribat ve daha bir çoğu arkadaşa vız gelip tırıs gidiyor. Önemsemiyor bunları…” demissin iyi guzel de ben zaten bunlarin (ozellikle doganin ugradigi tahribat) olmadigini soyluyorum. Hatta bak bir daha yaziyorum:
1. Nukleer enerji, KAZA OLMADIGI SURECE dogaya en az zarar veren enerji kaynagidir.
2.Kullanilmaya basladiklarindan beri de sadece 2 adet ciddi nukleer santral kazasi olmustur.
3. Fosil tabanli yakitlarla calisan enerji kaynaklarindan oturu cok daha fazla insan olmektedir, ayrica benim “umrumda olmadigi”ni soyledigin kuresel isinmanin tek ve tek nedeni nukleer olmayan kaynaklardan enerji uretilmesidir.
4. Alternatif temiz enerji uretimi henuz genis olcekte kullanilacak kadar geliskin degildir.
5. Yukaridaki noktalari bir araya getirip ben nukleer enerjiden yanayim diyorum ve sen bunu absurd buluyorsun. Ruyamda gorup de bu dusunceye varmadim herhalde, nedenlerini de yazmaya calistim.
Bir sekilde “nukleer” kelimesi “tu kaka” edilmis kimsenin nedenlerini sorguladigi da yok, bunu dile getirmek istedim yalnizca.
Ayriyeten nereden o yakistirmayi yaptin anlayamadim ama, sonuna kadar da anti-Ozalist oldugumu eklemek istiyorum. (Kavgada edilmez laf:))
qwtwretqwret
Yaaa. Demek öyle. Hmmm.
eheuheuheue