Paris’te 15 Temmuz 1961’de doğan Fransız yazar dünyayı kitapları ile sarmış durumda. Jean Christophe Grangé Avrupa’nın Stephen King’i olarak adlandırılmaktadır. Üniversite eğitiminin ardından serbest gazeteci olarak çalıştı ve Fransa’da büyük bir üne kavuştu.
Polisiye/Gerilim alanında roman yazmaya başlayan Grangé ilk romanını “Leyleklerin Uçuşu” olarak adlandırdı.
Le vol des cigognes (Leyleklerin Uçuşu) adlı kitabını 1994’de yayınlayan Grangé, büyük ilgi görmesine karşılık, Leyleklerin Uçuşu adlı 8 bölümlük bir Tv dizisi olarak çekti. Bu kitabı ile çok kısa sürede okuyucunun takdirini kazanmış oldu.2000 yılında “Kızıl Nehirler” adlı kitabı ile hayatında ki ikinci romanını çıkartmış oldu.
Bu roman sadece Fransa’da 450.000 satarak, dünyaya adını duyurdu. Les Rivieres pourpres, Kassovitz tarafından sinemaya uyarlansa da kitapda ki başarıyı sağlayamadı.2000 yılının eylül ayında “Taş Meclisi” adlı kitabını piyasaya süren yazar bestseller kitaplar arasına girmeyi başardı.
Le Concile de pierre kitabında Türk ve Moğol Şamanların mirasçıları arasındaki savaşı anlatan Grangé, etkileyici ifadeleri ile okuyucuların ilgisini biraz daha çekmeyi başardı. Bu kitabını çıkarmasından sonra bazı yayın organları tarafından “Edebiyat Keşişi” olarak tanımlandı.Dördüncü kitabı olan “Kurtlar İmparatorluğu” öbür kitapları gibi dünyada büyük ilgiyle karşılandı.
2003 yılında ele aldığı L’Empire des Loups kitabında Fransa ve Türkiye arasında kurduğu gerilimli atmosfer ekseninde seri cinayetler, uyuşturucu kaçakçılığı gibi temaları kullanarak insanların ilgisini çekmeyi başarmıştır.2003 yılında diğer kitabı “Siyah Kan”‘ı yayınladı.
Bu kitabında serbest dalış şampiyonu bir katil ile eski paparazzi, kötülük fikrine ve kaynağına takıntılı bir gazeteci ile arasında ki gelişen olayları anlatan Grangé, Polisiye/Gerilim türü yazacağının sinyallerini verdi.2005 yılında “Zener’in Laneti” adlı romanının 1.cildini yazarak adeta ben buradayım dedi.
Sibylle adlı romanında dünyaca ünlü Philippe Adamov ile çalışan Grangé öngörü yeteneği yüksek bir kadının hayatını çizgi roman şeklinde okuyucularına sundu.
Philippe Adamov
Yedinci kitabı olan “Şeytan Yemini” 2007 yılında yayınlandı.
Bu kitabında birbirine benzer cinayetler olmaktadır ve bu cinayetlerin ortak yönleri vardır.Ve şuan için son kitabı olan “Koloni” 2009 yılında okuyucuları ile buluştu.
Paris’te bir Ermeni katedralinde işlenen cineyeti ele alan roman daha yeni yayınlandığı için nasıl bir ilgi çekeceğini bilemiyoruz. Ama eminiz ki bu kitabı da öbürleri ile aynı olacaktır.
Kaynaklar; Wikipedia, Rivieres, Mostlyfiction
yorumlar
Siyah kan güzeldi. Leyleklerin uçusu da.Siyah kanın son 10 sayfası olmasa da olurdu.
sayın sörsiyi dehşetle anıyorum tam bir yıldır yeni kitabının türkçe yayınlanmasını bekliyor idik.süper haber.gelmiş geçmiş en iyi polisiye gerilim yazarıdır. zeki ve lezzetli yazım tarzı ile orjinal hikayeleri bir araya gelince kesinlikle türün dünya çapında en iyi yazarıdır.bu konuda dünya edebiyatını da takip ettiğim için hatta türün yakın ve ciddi anlamda sıkı takipçisi olduğum için grangeı öve öve bitiremeyeceğim için kısa kesiyorum.ayrıca yine thingle çatışmış olacağım ama maalesef yazmadan edemeyeceğim benim kişisel görüşüm ise ahmet ümit’in grange’dan çok farklı hatta polisiye başlığı dışında belki alakasıza yakın olduğu yönünde.
ayrıca tam bir yıl önce pariste rafta görüp bir yıldır kıvrandığım bu kitabın bu kadar geç çevrilmesini şiddetle kınıyorum. yazarın çeviri işlerinin twilight serisini çeviren arkadaşa acilen paslanması için gerekli tüm ödemeleri yapmyı kabul ediyorum.
bence dünkü meseleyi uzatıyor olman can sıkıcı. diğer blogda bana, başka birinde meteye sarmışsın. hoş değil. kocaman insanlarız. üstelik özelden konuşulmuş. konunun tarafları son sözünü söylemiş. hele özeli taşıman hiç hoş değil. çünkü taşıyacaktıysan burada konuşsaydık daha iyi olurdu.
grange şeytan yemininde tess gerritsen ise mefisto kulübünde böceklerin cesetler üzerine etkisini incelemeişti. hangi kitap daha önce yazılmıştı bilemiyorum. bugüne kadar grange’ın orjinalliğine sürülmüş tek leke benim için budur. birde leyleklerin uçuşu türkiyede kızıl nehirlerden sonra yayınlandı. sanırım popülerliği kullanıp yeni bir piyasa oluştuğuna hızlı vakıf oldular.
evet yanılmıyormuşum. ilk kitap kızıl nehirlermiş. taş meclisi, leyleklerin uçuşu sırasıyla gidiyor türkiyedeki sıralama. ve bence en iyi romanı kesinlikle leyleklerin uçuşu.
muhteşem kurgularıyla ağzınıza bal çalar. kitap bittiğinde neden bitti diye sorarsınız. keşke hiç okumasaydım da yeni tanışıp bütün kitaplarını ilk defa okuyacak olsaydım dersiniz.övmekle bitiremem demiştim.
bayılırım ben bu adamın yazdıklarına ya. eline hiç bir zaman su dökemeyeceğim yazardır benim için. mansonun kendisine duymuş olduğu hayranlık kadar olmasa da hayranıyımdıor kendisinin.
oops 12’den.
Roma imparatorluğu de ve da’ların hata kullanımı yüzünden yıkıldı die duymuştum.
Diğer faktörler için bkz: mı, mi, mu, mü.
bu yazaru bilioosam taş olim misal.
Devamsızlık yaparsan olcaa o gözüm.
ben kurdaleyi seneye takaçam anlaşuldu.utanuyommm hemide çok piss :-((
Çalışırsan olur, üzülme. Kurdaale dediğin nedir hem.
Harlem ben seni en birinci birincilik kurdelasıyla onurlandırıyorum, sen merak etme.
koloni