bildirgec.org

yes.it’s come to this..

x.y | 04 August 2005 11:53

ders notlarım beni aldattı! kırmızı odam beni baştançıkardı! bir iş yaptığımı sanmıştım..küçük çözümler ustalığa doğru yanılttı beni.x yanılmama hiç kızmadı.sarhoş olduğumda üstüne kusmama kızmadı.çok abartıp da x den yediğim tokada da ben kızmadım.mezuniyet sınıfındaymış gibi planlar yapmaya başladım.kim olduğumu unuttum.akşam yemeği saatinde asla evde olmayı başaramadığımı unuttum. porselen fanusun içinde tek başına oturan kadın.tüm sistemleri terketmeye hazırlanıyorum.evleneceğim adama vibrator göndermeye kalkıyorum. bülentin nasıl öldüğünü unuttum.hastane günlerimi unuttum.hayatta son bir şansım kalmış olduğunu unuttum.x her zaman burda olup bana bütün bu saçmalıkları hatırlattı.hayata bağlı canlı bi organım olsun diye. bana perdeleri açmamı söyledi, çişimi yapmamı, yemeğimi bitirmemi, okula gitmemi.. teşekkürler x.

ellerim var benim

timsahaysun | 04 August 2005 11:47

dün gece saatin bilmem kaçıydı.ama yinede farketmezdi çünkü her zaman seni düşünüyorum.kimbilir kimin arabasında gidiyordum.camdan elimi uzattım rüzgar değdi elime.hissetmek çok güzel.sonra bongur bongur müziğin içine girdik silindirik bi şekil gibiydi.yine aklımdaydın( sırtımda kambur gibisin nereye gitsem taşımak zorundayım seni).ufak bir sinir krizimi geçirsem acaba şimdi bunları yazarken kolay olan bu dimi.ellerim var benim, sana bir zamanlar dokunduğum.dönüşte hiçbirşey hatırlamıyorum eve nasıl geldik noldu.beni timsah yapan sensin ya.acı çekiyorum.harbiden delikanlıların dediği gibi.eskiden daha çoktu ama.böyle kalbimi alıp havanda saatlerde dövüyolardı.bütün gün gözlerim dolarak geziyordum.söylemicem işte… ellerimi alır mısın nolur.zavallı gibi davranmaktan vazgeçmeliyim dimi.neden çünkü timsahlar asla ağlamazlar.. aşığım galiba bunun testi falan yokmu nasıl anlaşılır ki bu.ya değilsem.ne farkedecek bilmiyorum. neyse ne dimi.

patlak

x.y | 04 August 2005 11:34

discovery channel seyrediyoruz, ikinci dünya savaşının patlak vermesinden bahsediyorlar ve ben bu patlağında çok sevgili dostum y. olmasından korkuyorum. berlin wall is falling down falling down falling down.. o zamanın şarkısı bu olmalıymış. peki benim körpecik beynime ingilizce şarkıları sokan zihniyete ne demeli? zamanında söylenmemiş sözler aynı bok gibi içeride zehirlenmelere sebep oluyor. zamanında söyleyemedim.. neyse..

murat yılmazyıldırım hakkında kısacık bir konuşma geçti aramızda. kısacık çünkü ben “yılmazyıldırım” der demez o gülmeye başladı. yılmazyıldırır olsa daha güzel olurdu dedim ben de ona. sonra da hala sap olmak için aramakta olduğum baltayı buldum sandım. elbette bir his yanılması. bir misyon sahibi olmanın önemli bir şey olduğunu anlatan tüm self-esteem yazarlarının annelerine buradan selamlarımı yollamak istiyorum. koduklarım, neden leo buscoglia intihar etti o zaman biri bana bunu açıklasın! hayır ben bundan bahsetmiyordum. edinilmiş bilgilerimin ışığında bir misyonum olması gerektiğinin bana verdiği kuvvetle dedim ki “o zaman ben soyadı yıldırır olan bir adam bulayım ve çocuğumun adını yılmaz koyayım”. bu çok anlamlı amacım oylandı ve [x+Y]=0. yine aynı yerdeyiz. bu sözleri söylerken dikkatli olmam gerektiğinin farkındayım çünkü adı soyadı yılmaz yıldırır olanlar sıhhiye köprüsünün altında beni kınayan bir yürüyüş düzenleyebilirler ve ben bunun olmasını istemem. rencide ederim onları. beter ederim. adı ve soyadı böyle olanlar (yani bir çeşit kafiye delisi anne baba gazabına uğramış olanlar) hayatlarını nasıl olup da komplekssiz ve normal insanlar olarak tamamlayabilirler ki? olasılıkları hesapla.

kedisi

x.y | 04 August 2005 11:33

y.’ye bu akşam dedim ki “sizin kediniz tabağa mı sıçıyo?” o buna çok güldü. şunu göz ardı etmemek lazım. ben normal koşullar altında ve mümkünse oda sıcaklığında aptal değilim. ama yere serili bir gazete, bir kap kuru mama, bir takım limon dilimleri bir kap su ve bir de tabak vardı yerde. Kedinin sıçabilmesine uygun gibi duran bu tabağın içindeyse sıvı sıçılmış ama koyu renk boka çok benzeyen bir cisim. unidentified not flying object. ben de bu durum sonucunda işerken bi çözüm bulamadığım sorumu tuvaletten çıkıp mantık abidesi dostuma sordum. ve aldığım yanıt bu oldu. Oysa kendisi çok kısa bir zaman önce, “abi beni kedi tepti” gibi çok mantıklı bir cümle kurmuştu. (Bkz:kedi tepmesi) yahut (bkz:tepmeli kedi). bir de kurmalı kediler var. bunların kedisi intihar eğilimli bir kaltak zaten. o evin kadınlarında bir tuhaflık var. desperate house wifes bok yemiş.bir de dizi diye koyuyorlar..

gelişim

x.y | 04 August 2005 11:31

koşarak eve geldim. aslında koşarak denemez buna çünkü arabadan indikten sonra katettiğim mesafe kısa metrajlı bir koşu yarışı için bile yeterli değil ve ben bunun bilincindeyim. en azından bilincinde olduğum bir şeyler var, bu bir gelişme, y. bunu bir yerlere not et ve aradan yeterince zaman geçtikten sonra bana bir kere de olsa gelişme kaydetmiş olduğumu hatırlat. bu durumda bunu hafızana not etmen bizim için en hayırlısı olurdu ama sen nemo’nun babasına “sen neden beni takip ediyorsun?” diyen o salak ve mavi balığa çok benziyorsun tatlım. ona da haydar diyelim mi? böylece tüm balıkların ve saksıya ekilmiş tohumların adı haydar olur. ama bu durumda onları ayırt etmek mümkün olmaz değil mi? ah çok üzgünüm.. bi şeyler yap.

no logo

t_enigma | 04 August 2005 11:02

anarşistin el kitabı oldukça kısa ama iyi bi anlatım şekli.kitap 80 sonrası iktisat politikalarının sosyal adaletsizliği nasıl bozup da devletler üstü bir erişikinliğe ulaşan çok oluslu şirketlere biyopsi yapıyor. yüzde yüz okunması ve es geçilmemesi gereken bir kitap. değişen ekonomik paradigmalara daha derin bir gözle bakabilmek için.bi daha o markayı alalırken düşünüceğinize eminim

bu fırtına durulur mu, benden adam olur mu?

x.y | 04 August 2005 11:02

x benden adam olacağına karar vermiş herhalde.bugün de masalara tırmanıp kendimi rezil ettim.insanın kendini 300 kişiye güldürmesi ayrı bi ferahlık veriyo .x’in ferahlıkla ilgili bi yazısı var mıdır acaba? Xle daha ne kadar şarap içip bunalabiliriz acaba.

şu dizi aslında sinirlerimi bozuyor.çünkü işler ne kadar kötü olursa olsun burda olabileceği kadar kötü olmuyor ve onların kötülerine bile hasıl olamamak da bende bi miktar hazımsızlık yaratıyo, ne yalan söyliyim. X diyor ki yalan benim gotume yuva yapmış..yapsin…

X’in kuş yuvası gibi bi tokası vardı lisedeyken..bi de peter pan botları..komik kızdı vesselam..en azından kel kafalı,koca götlü ve riyakar değildi.

bu su hiç durmaz

x.y | 04 August 2005 10:48

biz bu şarkıyı çok seviyoruz*. şarap içiyoruz ve bu şarkıyı dinliyoruz. sonra sen yerde yatıp uyuyakalıyorsun ağlayarak. ben şarkıdan mı şaraptan mı kaçıyorum bilmiyorum ama zaten fark etmez.

gitmek fiiline karşı hislerimiz “en değişmeyen hislerimiz” olarak tarihin bir sayfasına kaydedilsin. her şey değişiyor ama dün y. bana bakıp güldü ve “ne biçim lise arkadaşısın ulan sen” dedi.

evet sanırım lise arkadaşı böyle olmamalıydı, en azından on sene sonra geldiği hal bu olmamalıydı. seyrettiğimiz dizideki** kadına*** bakıp gülüyoruz çünkü durmadan dizi seyrediyor, saplantı halinde o dizi onun için. kimsenin dönüp ötekine “ne gülüyosun lan salak, biz farklı bişe mi yapıyoruz” dememesi çok iyi, çok olumlu, çok pozitif, cok hümanist, çok mantıklı ve iç açıcı..

selobant

x.y | 04 August 2005 10:31

her şey şu masa üzerinde durmakta olan selobant yüzünden oldu ve y. diyor ki bu çok güzel bir karizma çiziğiymiş.

ayrıca bildiğimiz ama unutmamamız gereken bir denklem ile başlamak uygun; [x+y]=0

bunu çözmek hiç de zor değil yine de ömrümüzü verdik bu işe..belki yeni bir şeyler çıkartabiliriz diye..

x.