discovery channel seyrediyoruz, ikinci dünya savaşının patlak vermesinden bahsediyorlar ve ben bu patlağında çok sevgili dostum y. olmasından korkuyorum.berlin wall is falling down falling down falling down..o zamanın şarkısı bu olmalıymış. peki benim körpecik beynime ingilizce şarkıları sokan zihniyete ne demeli? zamanında söylenmemiş sözler aynı bok gibi içeride zehirlenmelere sebep oluyor. zamanında söyleyemedim..neyse..murat yılmazyıldırım hakkında kısacık bir konuşma geçti aramızda. kısacık çünkü ben “yılmazyıldırım” der demez o gülmeye başladı. yılmazyıldırır olsa daha güzel olurdu dedim ben de ona. sonra da hala sap olmak için aramakta olduğum baltayı buldum sandım. elbette bir his yanılması. bir misyon sahibi olmanın önemli bir şey olduğunu anlatan tüm self-esteem yazarlarının annelerine buradan selamlarımı yollamak istiyorum. koduklarım, neden leo buscoglia intihar etti o zaman biri bana bunu açıklasın!hayır ben bundan bahsetmiyordum. edinilmiş bilgilerimin ışığında bir misyonum olması gerektiğinin bana verdiği kuvvetle dedim ki “o zaman ben soyadı yıldırır olan bir adam bulayım ve çocuğumun adını yılmaz koyayım”. bu çok anlamlı amacım oylandı ve [x+Y]=0. yine aynı yerdeyiz.bu sözleri söylerken dikkatli olmam gerektiğinin farkındayım çünkü adı soyadı yılmaz yıldırırolanlar sıhhiye köprüsünün altında beni kınayan bir yürüyüş düzenleyebilirler ve ben bunun olmasını istemem.rencide ederim onları.beter ederim.adı ve soyadı böyle olanlar (yani bir çeşit kafiye delisi anne baba gazabına uğramış olanlar)hayatlarını nasıl olup da komplekssiz ve normal insanlar olarak tamamlayabilirler ki?olasılıkları hesapla.x.