Sözvermiştim sana bir zamanlar! Gün gelip, yanımdan çekip gittiğinde unatmayacağıma dudak hatlarını, çenendeki o gamzeyi, ve unutmayacağıma yüzündeki çizgileri. Yanına uzanıp doya doya bakmıştım her ayrıntına. Sonra o kısacık, ipek saçlarını okşamıştı parmaklarım, korkarak… Konuşmuştuk seninle uzun uzun karanlık odamızda, yalnız. Daha doğrusu ben konuşmuştum da sen beni dinlemiştin, gözlerin kapalı. Seni güldürecek, hoşuna gidecek şeyleri seçmiştim özenle…hayallerimizi anlatmıştım sana tek tek, hayallerini. Asla gerçekleştiremeyeceğim onca şeyin sözünü vermiştim. Oysa farkındaydım söylenen her kelimenin çıplak yalanlığının, farkındaydım kurduğumuz hayallerin hiçbirine dokunamayacağımızın! Yine de anlatmıştım işte…

Sonra bir ara annem kapıyı aralayıverip de: “Birşeyler yiyecek misin? sofra hazır” dediği vakit ne kadar da sinir olmuştum! Bölünmüştü yalnızlığımız; bi an için sigara dumanı, kahkaha sesleri, sandalye gıcırtıları, soğan kokusu, ve o tepemizde yanan ışık istila etmişti odamızı. “Hayır, aç değilim” demiştim hatırlarsan, “AÇ DEĞİLİM”. Sen yatağa tüm güzelliğinle boylu boyunca uzanmış, güçlükle soluk alıp veriyorken nasıl birşeyler yiyebilirdim ki? Ya da konuşan onca insanın arasında nasıl duyabilirdim haykırışlarımı?

Ve söz vermiştim kendime, her bir ayrıntını bende yaşatacağıma dair. Sonra ılık bi esinti pencereyi havalandırıp da korktuğumda, babamın “gırrrçççççç” diye kapıyı açıp, “hadi bakalım gidiyoruz” demesiyle bi hamlede yataktan fırlayıp derin bir Ohhh…. çekmiştim ya…..

Yavaş yavaş siliniyor belleğimden Teyze! Ayak parmakların, kolunun üstündeki o ince tüyler, kulakların…kirpiklerinin arasındaki o küçük et beninin hangi gözünün üstünde olduğunu bile unuttum. KAHRETSİN! Oysa söz vermiştim kendime! En önemlisi de sana söz vermiştim.

Bu gece zamana intizar ediyorum işte! Zamana…hani herşeyin ilacıydın sen? Hani ertesi gün gelecek hayırlı haber, hani sabırsızlıkla beklenen tatil? Hani acı-tatlı tüm anıların barınağıydın? Sen ki büyümüşlüğün, olgunlaşmışlığın, sevecenliğin habercisi! Sen ki evrene tanıklık etmiş yaşlı filozof! Sen ki tüm insanlığın en yakın arkadaşı!

Artık istemiyorum arkadaşlığını, dostluğunu, anlayışını! Sabahları uyandığımda hissetmek istemiyorum nefesini vücudumda, duymak istemiyorum sesini artık! Sen ki herşeyimi umarsızca alıp götüren kahbe! Sen ki herşeyin ilacı zannedilen yaşanmışlıklar katili!