Herşeyin bir başlangıcı ve bir sonu var. Baki olmayan varlığımız her geçen gün zamanla birlikte bir nebze daha ilerliyor yokoluşa. Nerede ve ne zaman sona ereceği belli olmayan , gerçekliğinden bi haber , yarışmaya çalıştığımız ama hiçbir zaman yetişemeyeceğimiz , hızına kapılmış ilerliyoruz sonu belli olan yola. Durdurulması imkansız , yinelenmesi ise hayallerle mümkün olan ”Zaman”Değeri her bir insanın yaşantısıyla bağlantılı olarak farklı , ama çoğunun farkında olmadığı kadar değerli.Yaşadığımız zamanın ve içinde bulunduğumuz durumun öneminin nekadar farkındayız ? Anın tadını çıkartmak ve anın öneminin farkında olarak yaşamak imkanımız varken , birdaha elde edilemeyeceğinin bilincinde olmamıza rağmen neden hep bir adım sonrasını düşünüyoruz ?Oysa içinde bulunsuğumuz dilime varabilmek için ne kadar heveslenmiş ne kadar istek duymuştuk. Ama o an geldiğinde yine bir sonraki heveslere yelken açmış , gelecekle yaşamaya başlamıştık farkında olmadan.Sorun ; yaşanacak olana heves ederken veya düşünürken , yaşanan anın önemini yitirmesi ve bu iki durum arasındaki çelişki. Bu durum neden hep hayallerdeki kadar güzel değil ? Neden okadar hayal edilmesine , beklenmesine rağmen o an geldiğinde yinede hala gelecek düşünülmekte ? Hayallerdeki yaşantıyı biraz fazla süslüyoruz galiba.Belkide hayal etmek daha çok hoşumuza gidiyor ya da beklentiler büyük olduğundan , yaşananlar bir sonrakileri düşünmemize neden olacak kadar rutin geliyor.Önemsemediğimiz şeylere inanarak yaşananı sıkıcı kılıyoruz belki , geleceği düşünerek yaşamaktan haz alıyoruz.Belirsiz geleceğin mi tutkunuyuz. ?Tabii ki gelecek önemli her birey için ancak bu durum yaşananı etkiledikten sonra geleceği düşünmenin bir anlamı var mı sizce ?Gelecek düşünülmezse olmaz diyebiliriz ama yaşanan ne olacak peki ?