kelebek kadar ömrümüz var..neden kederle harcıyoruz ki..neden bizi üzen şeylere bağlanıyoruz ki..nefesini tut vazgeç ondan..sonra başla yeniden nefes almaya..ve şimdi başla yeniden sevmeye..dikkat et bağlamasın kalbini..eğer izn veriyorsan unutma ki kanındaki alkol gibi git gide sarhoş olacaksın ona..bırak haykır aşkını..izin ver ruhuna, gitsin girsin onun bedenine..onunla al nefesini..onunla yaşasın kalbin..göze al tüm acıları..unutmaki ne kadar acı varsa aşkında, onun kadar tutku, onun kadar mutluluk var..eğer tamam diyorsan aşkına git bir öpücük kondur dudaklarına..ben geldim sevgilim de..haykır dünyaya..kanın benim damarlarımda seviyorum seni..
yorumlar
kanın benim damarlarımda seviyorum seni..ne hale soktu bizi bu yalnızlık hali, kimseli hallerden sonra kimsesiz halleri özledik galiba farkına varmadan. biz birlikteliğin en yoğun lezzeti. biz ismi çoğulları hatırlatırken bile. bir olmanın en zor hali.zamanı kucaklayıp öyle öldüren ömrün vazgeçilmez hallerini. biz olmak, alabildiğine çılgınlık alabildiğine kıyamet. mevsimi kayıtsız şartsız her haliyle kabul edebilmek. biz olmak bütün deliliklere evet diyebilmek…
“biz” kelimesi en iyi böyle ifade edilebilirdi heralde…
Yıldızların vurduğu durgun, karanlık sudaBeyaz Ofelya, büyük, beyaz bir zambak gibi,Gelin esvapları içinde dalgalanmada.Uzak ormanda yerlilerin gürültüleri.Mahzun Ofelya, beyaz bir tayf gibi, yıllardırDolaşır bu siyah nehrin suları içinde.Deliliği içinde bir şarkı mırıldanır,Bir çocukluk şarkısı, akşam serinliğinde.Rüzgâr göğsünü öper ve açar yaprak yaprakSularda ağır ağır savrulan etekleri.Söğütler omuzlarına sarkar ağlaşarak,Hulyalı alnına eğilir su çiçekleri.Dört bir yanına üzgün nilüferler dizilir.Uykudaki bir ağaç uyanır, zaman zaman;Bir yuvadan küçük bir kanat sesi yükselir;Sihirli bir şarkı gelir altın yıldızlardan!