Bloglar toplumun bir kesiminin içindeki yazarlığı ortaya çıkardı ve sadece okuyan değil, aynı zamanda yazan bir topluluk oluşmasına araç oldu. Bazı blogcular icin yazma tutkusu eminim haftada birkaç sayfa fikir yazısı postalama kalıplarına sığmayacak kadar fazladır ve bu dürtü onları geleneksel basılı kitap yazma serüvenine taşıyacaktır. Ancak okuyucusu olmayan bir yazarın kitabını hangi yayın evi basar ki?Yeniler için, okuyucu kitlesi yaratmanın bilinen yolu, yine geleneksel gazete ve dergilerde yazılarına yer bulmaya çalışmaktı. Fakat zaten sayıca az olan bu dergilerde yer alabilmek, çeşitli nedenlerle o kadar da kolay değildi.Bloglar, genç yazarlar için oldukça cesaret kırıcı olan bu serüveni, bir parça kolaylaştırmış durumdalar. Bloglar yazar adayı bir blogcunun yayın evlerini ikna edebilecek kadar geniş bir kitleye ulaşabilmesini sağlıyabilirler. Fakat bu noktada yine karşımıza ülkemin insanın okuma özürlü olması bir engel olarak çıkıyor. Herhalde ancak bir elin parmaklarından az sayıda blogcu, yayın evlerini tatmin edebilecek kadar geniş okur kitlesiyle kendisini kanıtlamış durumdadırlar.Buna karşın podcast cephesinde fırsat sanki biraz daha geniş gibi.Türkiye’de podcast denince akla gelenler Sanal Alem, Devletşah, Altsokak, Podmixve Radyo N101’den ibaret. Akla gelmeyenler var mıdır, bilmiyorum.Scott Sigler tanınmamış bir yazar ve kitap olarak yayınlamadan önce, ilk eseri EarthCore’u podcast olarak yayınlayarak, beş onbinlik bir dinleyici kitlesi yakalamayı başarabilmiş bir kişi. Scott Sigler iki haftalık bir çalışmayla EarthCore’u podcast olarak yayınlamaya hazır hale getirmiş. Her bir yayını, devamı merak uyandıracak şekilde düzenleyerek bir sonraki hafta için büyük bir ilgi yaratmış. Eserin tamamını sadece podcast olarak yayınladıktan sonra ulaştığı dinleyici sayısı, Amazon’un ilgisini çekecek kadar geniş olmuş. IT Conversations’ın Scott Sigler’le yaptığı ingilizce bir söyleşivar. Bu söyleşide tanınmamış yazarı başarıya ulaştıran ip uçlarını dinlemek mümkün.Hiç kuşkusuz Türkiye’de de pek çok potansiyel güçlü kalemler var. Eminim ki içlerinden bazı yetenekli şair ve yazarlar, blog ve podcastlerin gücünden yararlanarak kendilerini tanıtma firsatı yakalayacaklardır. Azıcık bir tanınma dahi, izledikleri farklı yol nedeniyle, medyanın kendilerinden bahsetmesini sağlayacak ve böylece katlanarak büyüyen popülarite, belki de yayın evlerinin, onların peşinden koşmasını sağlayacaktır.Eğer bu satırları okuyan, henüz tanınmamış bir yazar ya da şair iseniz, muhtemelen bloglara aşinasınızdır. Eğer podcast yapmak ve yayınlamak konusunda yeterince bilginiz olmadığını düşünüyorsanız, Serdar Kuzuloğlu’nun hazırladığı kılavuz, size bu işin hiç de zor olmadığını gösterecektir. Başarılar…