Sayın Toksöz B. Karasu’nun kaleme almış olduğu Yahudi Efendi, Everest Yayınlarından ilk basımı 2006 yılında basıldı , daha sonra cep boy kitaplar furyasına bu eser de katılarak 2008 Eylül ayında cep boy olarak 2. basımını yaptı ve o zamandan beri kitaplığımda sırasını bekliyor okunmam için.Nihayet kendisini okumaya fırsat bulduğumda bu kadar geç kaldığım için üzüldüm. Tarih romanı sevenler ve özellikle Osmanlı Çöküş Dönemi hakkında okumayı sevenler için kaçırılmaması gereken bir kitap. O dönemin yaşayış tarzına ayna tutulabiliyor. Duyarlı yazarımızın kitabın başında yazılanların gerçek olduğunu belirtmesi de ayrıca sevindirici bir unsur. Tarih romanları çoğu tarihe ilgi duyanlar için hassas bir konu,genelde yazılanların ne kadarı kurgu , ne kadarı gerçek sorusunu oluşturduğu için , bu ayırımı yapmamızı engellediğini düşünüyorum . O yüzden bence böyle bir ibare yerinde olmuş.Kitapta ilgimi çeken unsurlardan biri de anlatım bozukluklarının gözüme çarpmadı. Ben bir okuyucu olarak anlatım bozukluğu yapabilirim ama bir yazar yapmamalıdır, yazılan eser iyice süzgeçten geçirilerek , kurgu hatalarına ve bu tarz ifade bozukluklarına yer verilmeden basılmalıdır, ki bu kitapta ne kurgu bozuklukları ne de anlatım bozuklukları yer alıyor.Ve gelelim Yahudi Efendi’nin içeriğine: Yahudi Efendi yani Adam Efendi , Son Padişah Vahideddin’in yahudi cariyelerinden olma gayri meşru çocuğudur. Vahideddin önceleri gayri meşru çocuğunu ve cariyesi Şahane Hanım’ı sarayından uzaklaştırır, tahta geçtikten sonra ise yine de Adam Efendi’yi veliahtı olarak ilan etmez. Adam Efendi kimsenin duymuş olmadığı şehzadelerden biridir sadece, ve bir gün babasının kendisini oğlu olarak kabul edeceği günü bekler, bugün gelmedikçe kardeşi “meşru şehzade Ertuğrul’u” kıskanıp ve hep eksiklik hisseder. Büyüdükçe bu durum etkisini daha fazla gösterir. Osmanlı İmparatorluğu’unun çöküşü ve Şahane Hanım’ın vefatıyla beraber Adam Efendi kendini tamamen yalnız bulur ve adını Zakir Efendi olarak değiştirmek durumundadır. Zakir Efendi’nin diğer tüm Osmanlı Veliahtları ile sürgün edilmesi gerekirken birileri kahramanımızı unutur ve Zakir Efendi İstanbuldaki yaşantısını bir şekilde devam ettirir. Ancak daha sonra birileri Zakir Efendiyi bulur ve sürgüne gönderir, kendisinin sürgünde yaşadıkları da en az memleketi olan İstanbul kadar ilginçtir…Bu kitapta Zakir Efendi kendini ve inançlarını , dinleri sorgularken ,sürekli bir arayış içindedir. Bu şekilde bir dünyayı bu kadar başarılı yansıtabildiği için de biz okuyucuya Sayın Toksöz B. Karasu’yu tebrik etmek düşer.
yorumlar
Evet gayet anlatım bozuklukları içeren bir tanıtım yazısı olmuş galanthus.Mesela:”…o zamandan beri kitaplığımda sırasını bekliyor okunması için.” kitabı okuyan birinin kuracağı bir cümle değil. Şu daha iyi:O zamandan beri okunmak için kitaplığımda sırasını bekliyordu.”Kitapta ilgimi çeken unsurlardan biri de anlatım bozukluklarının hiç gözüme çarpmamış olmaması.” burda da olmamasındaki ikinci “ma”yı yanlışlıkla yazdığını göz önüne alarak şu manayı çıkarıyorum: “Anlatım bozukluğu var ama göze batmıyor.” Şu şekilde düzeltelim:… gözüme hiç anlatım bozukluğu çarpmadı.Sonra şurda bir yanlış var.”… ki bu kitapta ne kurgu bozuklukları ne de anlatım bozuklukları yer almıyor.”Ne … ne … da sakalı olmayan biri için şöyle bir kullanım yoktur: “Ne bıyığı ne sakalı yok. “. Ya hem … hem … kullanacaksın ya da ne bıyığı ne sakalı var diyeceksin.Klavye ve yazım hatalarına birşey diyemiycem.Son olarak geleceğin büyük üstadına benden üç tavsiye.1-Kendi yazını tutarsan thing’in diline düşersin sonra kendini kanıtlamak için yazı sıçarsın hem senin için kötü olur hem bizim için.2-Her duyduğuna inanma.3-Duymadım ki okudum diye espri yapma zaten öksürmekten mide kaslarım hamlandı yığılır kalırım.
Yazıda dediğim gibi ben okuyucu olarak anlatım bozukluğu yapabilirim bu hakkım varken yeterince kullanmalıyım.bu benim ilk yazım-burada yayınlanan-o yüzden böyle hatalarımın olması ya da başka hatalarımın olması çok normal. sana da söylediğin için teşekkür ediyorum.Ama gelecek hakkında söylediklerim konusunda hayal kurmak serbest!( öylesine kısa bir yorum üzerine böyle bir tepki toplayacağımı bilseydim daha uzun bir şeyler yazardım yorum olarak)ilk yazım olduğu için kendi yazımı tuttum,kitap kadar da benim için manevi değeri var, Thing’in ya da bir başkasının benimle uğraşması umrumda değil , varsınlar uğraşsınlar. Hem tecrübe etmiş olurum.ham olan mide kaslarına devam ben bu kitapla ilgili hiç bir yerde ne bir yazı okudum ne gördüm ne de duydum.siz yenileri buralarda bu şekilde karşılıyorsunuz anlaşılan.
eline sağlık:)
teşekkür ederim Sevde837.bahtıma iyi bir şeyler çıkmasını umut ediyorum Oguz Kaan V17, teşekkür ederim. Ayrıca beni üzen sadece Yahudilerin yaşadıkları değil, diğer tüm halkların ezilmişlikleri bir yere ait olma istekleri ve ait olamama durumları.
Aşağıdaki yorum küfür içerebilir ama moderasyon küfür etmemelidir deyip küfür etsem moderasyon üyeliğimi silse hey dostum söylemiştim küfür edeceğimi demem ne kadar mantıklı ise senin yaptığında o kadar mantıklı. Zaten şöyle başlamışım ilk yorumumaEvet gayet anlatım bozuklukları içeren bir tanıtım yazısı olmuş galanthus.——————————————Benimde çok köklü bir geçmişim yok. Şu gerçekleri bilmen gerekiyor.Geleceğin üstadı geliyor tipinde bir yorumu sen değilde ortaya fazla bir ürün koymamış herhangi bir üye yapsa gene aynı tepkiyi alırdı.Bu kadar anlatım bozukluğunu sen değil başka bir geleceğin üstadı benim diyen ortaya pek ürün koymamış yazar yapsa gene aynı yorumu yapardım.Ayrıca bu karşılamayı yeniliğinden ziyade yazından dolayı hakettiğini düşünüyorum. Sen de bir düşün.Mide kası değil tabi karın kası olcak o. Senin yazınla alakası yok onun hastalıkla alakası var.Thing konusuna gelince o kadar emin olma derim 🙂
Avalianch sen, kim olduğun, geçmişin beni hiç ilgilendirmiyor, ayrıca ben heeey ben geleceğin üstadıyım şeklinde bir yorum yazmadım sadece bir hayali dile getirdim.neyse ne yaptığın ve ne düşündüğün seni ilgilendirir.unutma ki Orhan Pamuk bile – ki kendisi yazdıkları konusunda çok hassatır- son kitabının 2. cümlesinde edebiyat dünyasında çok ses getiren bir hata yapmıştır. bak çok teşekkür ederim benim farkettiğim hatalarımı göstermişsin ben farkedememişim yazarken.
her hareketi hata onun..
niçin yazı yazmayıp da bol bol mim eklediğin akıllıca yazım yanlışlarının bol olduğu bir yazı, şiir bence daha çekilir tabi klavye hatasına sığınmazsak
kimin her hareketi? Orhan Pamuk’un mu Belesh?Sevde837 bunu bana mı Avalianch’ a mı söylüyorsun? anlayamadım…Hafif insanı gerer diye slogan oluştu benim için, hasta yatağımda gerdiler beni…
Avalianch’ a söylüyorum tabiki de
anlatım bozukluğu olan yazı daha çekilir dicektim eksik yaz mışım o yüzden kafan karıştı sanırım galanthus kusura bakma
yok yok önemli değil
Valla sevde yazılarım ve mimlerim hakkındaki düşüncelerine birşey diyemem öznel bir konu çünkü.Ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim en boktan şiir dahi yorumlarda millete dayanması için kaya teklif eden ucubelerden daha çekilirdir.
🙂 birine saldırıyorsan eğer mükemmel olmalısın bi de klavye hatalrını görmezden geliyorum demiceksin o zamn
“Klavye ve yazım hatalarına birşey diyemiycemçünkü ben de çok yapıyorum.” olarak düzeltirsem daha açık olacak haklısın.Haklı olduğun kadar sorunlusun ayrıca.——Galanthus ne diyim Allah muradına erdirsin.
dimi yaa avalıanch aklın yolu birdir.
bücürüküm, faranjütün de dile vurduğunu tıp dünyasına ben açıklayacağım. bir parça numunelik yolla. malum ispat isteyecekler. 🙂
faranjit için susmak en güzel geçici tedavi yöntemlerinden biridir, kendimden biliyorum.