Gitgide yaşlanan,acımadan sırtına her gün daha da çok şey yüklediğim bilgisayarımdan çıkmaya çalışan,çoğu zaman takık notaların bir durgun bir neşeli rastgele oluşturduğu müzik listemin eşliğinde,gene kalemim elimdeyken…Sanırım bu sefer birşeyler yazacağım,yazabileceğim,yarım bırakmadan…Epeydir,bu yapmaktan en zevk aldığım şey ile arama,neyin getirdiğini bilmediğim bir mesafe koymuştum.Zorunlu,girmesi gereken mesafeler yerini nasıl da alışkanlığa bırakıyor,bu kadar kolay mı…Bu kadar kolay mıyım,kalemimle arama giren mesafeye ayak uydurabilmem,zamana bu kadar içerlerken aynı renge bürünebilmem,bürünebilenlere ve zaten kayıtsızca bürünenlere her gün daha da kızarken,bu kadar içine girebilmem herşeyin.Biliyorum çok da dışındayım,fakat bir nokta kadar,yalnız benim fakedebileceğim bir iz kadar…Ya da bir kalabalıkta dalıp gittiğim kadar,bir mavinin önünden geçtiğim kadar ya da ne bileyim..Birilerini duymamaya çalıştığım kadar..E peki…Nereye kadarr… Yok yok..İyiyim ben iyi.. Seyirci olduğum kadar…Çok değişik şu insan mahluku.. Ne demiş Nazım H;”Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani, hani şu derya içre olup deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf.Yani tam ortasındayız,merkezindeyiz,merkezdeyiz biz.Ve bu kadar büyük birşeyden sanırım mayhoşluk..Birileri dünyadaki en akıllı yaratıklar olduğumuzun aksine bizden akıllı hayvanlar olduğunu bağırsa ya da bağırsaydı bir yerlerde,gene olur muyduk böyle? Yok,büyük birşeyler var ortada,çok büyük birşeyleriz biz.Küçülmek lazım.Büyütmek için,küçülmek lazım.Eski bir arkadaşım ya da dostum mu desem,nolduğunu bilmediğim aslında,eski bir insan işte-buralardadır belki de kimbilir-;beni tanımlamıştı bir defasında,4 mısra ile sade…Ne de güzel etmişti…Yazmadıkça yalnızsın…Anlaşılmaz olmak senin adın.Uzakta değilsin,yakında ve soğuk,Ve mavi…Demeye çalışacağım şimdi ki;Aslında hayattaki en büyük zevklerden biri kendi hakkınızda birşeyler düşünüp yazmanın,kendinizi tanımlamanın tıkandığı ve aslında hiç başlamadığı yerde,birinin resmen sizi tam da gözünüzün önüne serivermesi işte.Hem de en saydam tabakanın en ortasına.Gözünüzün,içinizin,ruhunuzun her zerresini,her reaksiyonu tane tane sırasıyla adeta yaşıyor olmanız..Kendinizi bulmak ya da ne bileyim,birşeyler işte… Şımartmak belki de…Gözlemlenmek ve bunla da kalınmayıp açıklanabilmek,yorumlanabilmek,en güzeli de bunu duyabilmek.İçten,samimi,aynı kalplerden,aynı kalpten…Aynaya bakıp da birşeyler göremediğinde,arkadan sağdan soldan yansıtılan,en azından yansıtılmaya çalışılan,çaba sarfedilen ışıklarla biraz olsun belirginleşebilmek,belirginleşemesen de belki,bi anlık parıltıyla kendini kandırabilmek…Son ihtimalde…Güzel şey,her düşündüğünde iyi hissedebilmek..Bir 4 mısrayı bile hatırlayabilmek…
yorumlar
Genel olarak güzel yazılmış bir yazı, ama başlıkla alakasını anlayamadım..
Çok haklısın PBK,başlığın ta kendisine bürünmüş olmam gene bana bu hatayı yaptırmış,demek istediğim neredeyse uyur vaziyetteyken yazdım bu yazıyı ben,içinde bulunduğum hali de başlık yaptım,yapmışım işte…Beğendiğin için de teşekkürler:)
Uyur yazar..:)Çok sevdim:) Ben salya aşamasına yazdıklarımı bilgisayara kopyalarken geçtim sanırım haritametotdefteri…Klavyenin sıkıcılığı,zaten yarıya inmiş perdelerimi kapamaya yetti,allahtan parmaklarım harflerin yerlerini kolayca seçti…
Bidaha öyle tatlı uykum olmadı…
Bak aradan bir ay geçti ama henüz bulmadı fakat bulur gibi yapıyor haritametod,resmen oynatıyor beni elinde uyku halim…
metoddefteri, yastığa değmeden uyumayı bırak.. uzaktan görünce esneyen insanlar:))
Bu sabahın ağarmasını gördüm resmen bugün, 5 te uyumuş biri olarak,penceremden tanık oldum tattım ya,5 ten aşağısı kurtarmaz beni artık:D
Aslında yazılan bir yazının en güzeli,gün boyunca hasret kalınan sessizliğin en alası,kendi kafanı dinlemenin duyarlılısı,internetten okunan bir yazının ya da merak edilen bir şeyin araştırmasının en verimlisi,o saatlerin sessizliği eşliğinde yapılabilir,gecenin tadı başka,ammaa gecenin nimeti sağlam bünyelere işliyor malesef….Şanslısı haritametod..
Geceleri bir başına kalma şansına sahip olduğuna göre haritametod,kendine hemen başka büyük bir sıkıntı bulmalısın:)Mesela kendinden başka herkesi dinlediğin günün gürültülü zamanlarının sana bir türlü geçmiyor gelmesi büyük sıkıntın olsun,tamamen kendine dair bir problem yani..) Günü akşam gelsin diye yaşamak hoş herkes kafasını günü bir an önce getirmek adına yastığa koyarken…
evet var, aa bur arada çiçeklerim açıyor artık
Her yerde akşam sefasına gözümüzün çarptığını görebiliriz bu resimle…Sabah kapanıp akşam üzeri açmaları,onların da gecenin değerini biliyor olduklarını gösteriyor…Aykırı takılıyor bu güzellikler…