Universite’lerin gelismesi yonunde eger merak ediliyorsa belirgin sorun ogrenci enflasyonudur. Kapida bekleyen bu kadar cok ogrenci olunca hicbir universite hocasi, universite yonetimi kendini gelistirmek zorunda hissetmemektedir. Meshur ilk 500 universite listesine giren universitelerin UK’de ve ABD’de olanlari ise aksine ogretim gorevlisi enflasyonu yasamaktadir ki bu da rekabeti onlar nezlinde arttiran en onemli etken. Ingiltere’de universitelerde ogrenci birlikleri (student union) yonetimde sozu fazlasiyla gecen kuruluslardir, ve bunun sebeplerinden biri, Turkiye’den farkli olarakekonomik guclerinin olmasidir. (Ornegin okul icinde barlari olur, universite urunu (merchant) sattiklari mekanlari olur vs.). Bu sayede ogretim gorevlilerinin ve universite yonetimlerinin de ogrenciye hizmet etme zarureti dogar. Bunun yaninda okullarin gelismis ulkede olmasindan dolayi Hint’li Cin’li bir cok ogretim gorevlisinin o okullarda calismak icin can atmasi da hocalarin kendilerini gelistirmek zorunda kalmalarinin en belirgin sebeplerindendir. Bu arada ogrenciler cok soz sahibi derken hababam sinifi gibi bir ortam algilamamak lazim durumu. Ortaya konulmus kurallar (policy) universitelerin her yerinde kendi ic kanunu gibi isler UK ve ABD universiterlerinde. (eminim diger ilk 500 universitelerinin cogunda da bunlar gecerlidir).Bunun Turkiye’deki benzerinin ogrencinin hocaya iyi gorunmek icin (cogu zaman yuksek not ya da ders gecmek icin) ne derse harfiyen yapmasi oldugunu Turkiye’de universite okumus her ogrenci bilir. Dahasi bu liste universitelerin akademik basarilari dikkate alinarak hazirlanmis bir listedir. Yani nobel odulu almis ogretim gorevlileri, onemli bilimsel calismalar haliyle universitelerin ilk 500’e girmesi icin etken oluyor. Fakat Turkiye’de universitelerin iyi olma durumu mezunlarinin is bulmasinin kolayligiyla ilisiklidir. Turkiye’de universite olgusu akademik bir ortamdan daha cok meslek edindirme merkezi gibi calisir halkin gozunde. Hepiniz Sabanci’nin Koc’un kendi mezunlarini ise aldigi gibi mitleri duymussunuzdur. Pek tabi dunyanin her yerinde universite iyi bir gelecek ve idealleri gerceklestirmek icin okunur. Fakat universite isci (vocation) icin degil bilgili insan yetistirmek icin vardir. O bilgiyi nasil kullanip ise nasil cevireceginiz tamamen sizin elinizdedir. Ancak bizim universitelerimizde arastirma gorevlisi kadrolarinin bile bir meslek olarak gorulmektedir ki durumun en aci yanlarindan biri budur. Evet bizim ulkemizde insanlar ozel sektorde is bulamayacaklari icin okulde arastirma gorevlisi olarak kalmayi yeglerler, idealleri icin, bilim meraki ya da ogretim sevdasi icin bu kadrolarda istihdam edilmek istemiyorlarsa onlarin buyuk bir adanmislik ve yipratici bir calisma gerektiren buyuk arastirmalari ve sonunda onemli bilimsel odulleri almalarini nasil bekleriz ki. Pek tabi bunda bireylerin suclamak yanlistir, yani bugun maas beklentisi icin arastirma gorevlisi olanlar kendileri icin en dogru seyi yapmak istemekdedirler ve bu bir suc degildir, suclu acikca sistemdir, sitemi bu hale getiren insanlarin hepsidir.Bu arada OSS sinavinin da universitelerin kalitesini derinden etkiledigini gormemek saflik olur. Bir deney bile yapmadan, bilgiyi ‘buradan soru cikar’ seklinde anlatan, fizik, kimya, biyoloji ogreten dershaneler okullarin adeta yerini almistir Turk egitim sisteminde. Ogrenciler lise siralarinda ogretmenlerinden OSS sorularini cozmelerini, OSS sorularinda cikmayan konulari anlatmamalarini istemekte, ogretmenler de buna mecbur kalmaktadirlar. Liselerdeki bu eksikligi ise universiteler kapatmaya calismakta, universite’lerin birinci donemlerinde kismen sadece lise eksiklerini tamamlamaya yonelik egitim vermektedir. Bunun ne kadar buyuk bir kaynak israfi oldugunu soylemeye gerek de yok saniyorum.(Onceki blog’daki hukumet-rektor tartismasina binaen)Sorunlarimiz cok, ve egitim sorunumuz diger problemlerimizin de basini olusturuyor. Fakat bu sorunlar ne rektorlerin ne de bugun ki hukumetin olusturdugu sorunlardir. Bir fark var ki. Bir hukumet sorun cozmek icin iktidar’a gelir. Sorunlardan sikayetlenmek icin degil. Sayet bu hukumet egitim sorununu sadece YOK de ariyorsa, cozume oradan baslama niyetindeyse, amacin bagciyi dogmek oldugu kesin. Milli Egitim icinde koklu bir reform yapmayan, bir ton ogretmen acigina ragmen imam kadrosu kadar bile bu konuda diretmeden YOK’u dolayisiyla rektorleri gunah kecisi gostermek siyasi ahlaksizliktir. Agac yapraklarindan sulanmaz. Eger bu ulkeyi buyutmek, sorunlarindan arindirmak istiyorlarsa sayet, kendi ic hesaplasmalarindan, kendi menfaatlerinden vazgecmeleri gerekir. Eger egitim sistemi uzerinde bir duzeltme yapmak istiyorlarsa gene ilk basvurmalari gerekenler universitelerdir, YOK’tur. Son olarak da sizlere YOK’un MEB komisyonlarinda yapilan planlarda dikkate alinmamasiyla bu son yasanan gerginliklerin basladigini hatirlatmak istiyorum. Ve unutulmamalidir ki kordinasyonsuzluk her zaman basarisizligi da beraberinde getirir.