Deli gibi davul çalmak istiyorum. Herşey hızlanıyor… ayak uyduramayanlar kalitesizlikten yakınadursunlar. Sanki 60larda kalitesiz bi bok yokmuş gibi. Ne yapılırsa yapılsın, 20 yıl sonraya zaten en iyisi belki kalır belki kalmaz. Düşmez kalkmaz bir Galata Kulesi, değil mi? Herneyse onlar hala Led Zeppelin’lerinden taviz vermesinler, ben davulumu olabildiğince hızlandırmaya çalışıyorum… grubun geri kalanıyla olan temasım bir yanda, ellerimle olan ilişkim öbür yanda… öyle bir içine girmeli ki insan ikisinin arasından çekilip, yıllardır dinlediklerinin alışkanlığıyla, refleks haline gelmeli davul. Saçma sapan felsefe mi yaptığımı sanıyorsunuz? Tamam siz sayarak çalmaya devam edin. Adım adım, YAVAŞ YAVAŞ. Herşey hızlanıyor işte ne diyeceksin, filmlere baksana, Matrix’in temposunda giden adam Birds’ü nasıl izlesin, nasıl sabretsin 2 saat sike sürülmeyecek iki olay olsun diye. Kaç yıl önceydi Prodigy ortalığı sarsıyordu, o zamana kadar televizyona çıkan gördüğüm en hızlı, en vahşi şeydi… makyajlardan bahsetmiyorum, müzik… anlayan anlasın. Şimdi baksana elektronik müzik nereye gidiyor! Diskolardan bahsetmiyorum… neden anlamayanlara anlatmaya çalışayım ki? Onlar Prodigy’e anında burun kıvırmışlardır zaten, John Bonham’ın ölümünden sonra çıkan şeyleri dinlemiyorlardır. Herşeyi tüketip geride bırakıyoruz… ne yapsaydık ki, turşusunu mu kuracaktık? Evet deli gibi çalmak istiyorum davulu, elektronikçileri geride bırakabilirim, herkesi ağzı açık bırakabilirim. Çağımızın uyuşturucusu nedir? Getirin bi torba da eylenelim!