Başta Tugg Speedman (Ben Stiller), Kirk Lazarus (Robert Downey Jr.) Jeff Portnoy (Jack Black) olmak üzere Hollywood’un bir grup -film icabı- ünlü starı, Vietnam Savaşı konulu bir film çekmek üzere, Vietnam’ın tropikal ormanlarında bir araya gelirler..’Film içinde film’ çevirecek bu Hollywood yıldızlarını bize ‘hatırlatmak’ amacıyla, onların önceki filmlerinden fragman görüntüleriyle başlayan Tropik Fırtına; kahkaha fırtınasını da, işte bu, gerçek Hollywood filmlerine yaptığı göndermelerle oluşturulmuş fragman sahneleriyle başlatıyor..Birbirinden kaprisli ya da -rahatlıkla- manyak denebilecek bu oyuncular bir araya gelseler de (Problemin nedeni aslında tam da budur) müstakbel filmin kotarılması zor görünmektedir..Oyuncuların sorunlu özel hayatları, prodüksiyonda yaşanan problemler ve bütün bunlarla başa çıkma kabiliyeti göstermekten uzak, otorite ve de yönetme özürlü bir yönetmenle, işler iyice durma noktasına gelmiştir..

Çaresiz yönetmen, filmin senaryosunun uyarlandığı kitabın yazarı olan, ‘Dört Yaprak’ lakaplı Vietnam gazisinin (Nick Nolte) (Sonradan onun da foyası çıkacaktır ya), -akıllara zarar- fikrini uygulamaya karar verir..Bu fikre göre; kaprisleri illallah dedirten yıldızlarımız, çevresine patlayıcılar ve kameralar yerleştirilmiş ormanın ortasına bir yerine -kendilerine bilgi verilmeden- bırakılacaklar; böylece, hem onlara güzel bir ders verilmiş, hem de gerçeğe çok yakın görüntülerle film çekilmiş olacaktır..Ne yazık ki- bu şeytani plan, ne oyunculara, ne yönetmene, ne de filme bir hayır getirecektir..Hiç hesapta olmayan gelişmeler ve sakarlıklarla, filmin içindeki film çekilemez hale gelse de; asıl filmin gelişip, coşma zamanı da şimdi gelmiştir artık..

Tropik Fırtına, egoları tavan yapmış oyuncularla; onların menajer ve film yapımcılarıyla olan tuhaf ilişkileriyle; bütün bu hengamenin altında kalan zavallı yönetmenlerle -acımasızca- dalga geçen, bir Hollywood taşlaması..Ben Stiller‘ın hem yazarlık, hem yönetmenlik hem de oyunculuk yaptığı bu film, kaba güldürü özellikleri taşıdığından, ilk bakışta, sulu ZAZ komedileri izlenimi uyandırıyor..Oysa, bir yandan, saçmalığı tartışma götürmez, Rambovari filmlerle dalgasını geçerken; asıl eleştirel vurguyu, Hollywood Sineması’nı oluşturan sisteme -cesurca- yönelterek, benzerlerinden farklı bir yol izliyor.. Üstelik de, diğerlerine göre, ‘bol kahkaha’ garantili olarak..Son olarak, tanınması pek mümkün olmayan bir makyajla, -kısa ama çarpıcı- film stüdyosu başkanı rolünde, kelimenin tam anlamıyla döktüren Tom Cruise‘den bahsetmeden geçmeyeyim..