Yok lebron ceyms
Yok lebron ceyms

Eğer bu yazıyı 19 yy ın başlarında kaleme alıyor olsaydım herhalde şöyle başlardım ;“İşbu kelam, elân kezzap mutasavvıflara ve dahi tasavvufun nüvesini fehmden yoksun zevatadır. Umulur ki eyice okuyup anlayalar, mucibince amel edeler…
Tasavvuf saçma sapan yere herkese sempati beslemek değildir, aşk teması adı altında eserlerle bir albümün %90 ını doldurmak değildir, “…bana dandik neyzen deseler hiç kızmam” demek hiç değildir (bkz:Benlik [enaniyet, yani kendini beğenmek] nedir?), “yok canım estağfirullah” desinler diye bekleyerek mütavazilik yapmak değildir. Durmadan susmak, ama bu davranışın tam aksine söze başlarken de “bence….” diye başlamak da değildir. Eğri oturup doğru konuşalım diyerek işine gelmeyenlere (eğer olay %100 doğru olsa bile) giydirmek, bunları da tasavvuf ayağına yapmak değildir.Bütün bu ayaklar ise mutasavvıf ayaklarıdır. Kişisel muhakemeden yoksun, çıkarcı zihniyetini terk edememiş, dünyada KENDİ için yaşayan, tasavvufu ve sözde mutasavvıfığını, yükselmek için bir basamak addeden, AŞAĞILIK özellikleri ile de bilinirler. Tasavvufa yeni bir açılım (!) getirmek adına (çok biliyor ya) yaptıkları işlerde muhakkak kendi imzalarınıda işin bir kısmına koyup kişisel çıkar elde etmekten geri kalmazlar. İşin özünden maalesef yoksundurlar.Asıl mutasavvıf halk içinde kendi belli etmeyen, herkes gibi sıradan davranan, aşırıya kaçmayandır (BURASI ÇOK ÖNEMLİ OLABİLİR).Herkes ile sosyal ilişkilerini sürdürürken yapacaklarını da (artık neyse) eksiksiz yapandır. (belki bkz: Halk içinde Hak ile beraber olmak)
Muhakak ki bu yazıyı yazarak kamil bir mutasavvıf olmadığımı ispatlamış oldum. Fakat Hıncal Uluç her ne kadar futbolu iyi oynamasada, taktik savaşında ve gözlemde ustadır.