Selim İleri, ömrünü yazmaya adamış, tam anlamıyla bir edebiyat insanı. Pastırma Yazı da edebiyatta kırk yılı geride bırakan İleri’nin en nitelikli öykü kitaplarından biri. Mayıs 2007’de beşinci baskısıyla yeniden gündeme geldi.Kitap, ikisi epey uzun (Pastırma Yazı ve Hayatımın Romanı), toplam sekiz öyküden oluşuyor. Tüm öyküler, esas kahramanlarının ağzından anlatılıyor. 1969-1971 yılları arasında yazılan öykülerde başka ortamlar, başka dünyalar saklı. Ve elbette Selim İleri’nin en büyük artısı, kusursuz edebi dili. Öykülerin birçoğunda bazen açık bazen kapalı “kaderin önünde ne denli çaresiz oluşumuz”un altı çiziliyor.Hacimce neredeyse kitabın yarısını oluşturan “Hayatımın Romanı” üzerinde ayrıca durmak gerek. Konusu, anlatımı, okurun merakını hep üst seviyede tutan bu uzun öykü, diğerlerinden bir adım önde duruyor. Başka bir yazar olsa, bunca malzemeyi roman inşa etmekte kullanırdı. Oysa Selim İleri iyi ki öyküye sırtını dönen popüler yazarlarımızdan değil de, böylesine güzel bir edebi metni öykü dağarcığımıza katabiliyoruz.Dikkate değer bir başka öyküyse kitabın açılışını yapan “Hicran Yarası”. 1935 yılına, genç bir hanımın günlüğüne uzandığımız bu öykü, okurlara keyifli bir okuma vaat ediyor.Tam da yavaş yavaş pastırma yazını yaşamaya hazırlanırken, Selim İleri’nin öykülerini okumakta fayda var! Şimdi sıra İleri’nin diğer öykü kitapları “Cumartesi Yalnızlığı” ve “Bir Denizin Eteklerinde”de. Keşke bu kitapların da yeni baskıları yapılsa. Bu sayede yeniden öykü gündemine gelseler…