Büyüğümüzden sevgi, küçüğümüzden saygı görmediğimiz için kimseye şikayette bulunmaya hakkımız yoktur.Biz daha kötüsüne müstahakız.Gittiğimiz devlet dairesinde vatandaş muamelesi görmüyor ve bizi küçük düşürücü davranışlara muhattap oluyorsak, “bugün git yarın gel” ya da hiç gelme diye görevlilerden azar işityorsak üzülmemiz hata olur.Çünkü biz daha beterine layıkız.Yoluna canımızı, başımızı, malımızı koyarak seçilmesini sağladığımız milletvekilleri gider gitmez bizleri unutup, kendi çıkarlarına bakma telaşına kapılıyorsa. Fakir fukaranın, garibanın ve mağdurların hakkı aranacağı yerde kodamanların menfaati için mesai sarfediliyorsa bir de biz 5 sene adam yerine konulmuyorsak hiddetlenmemiz gerekmez.Zira biz daha reziline uygunuz.Dostumuz, arkadaşımız arkamızı döndüğümüzde fırsat bulunca sırtımıza hançer saplıyorsa, vefa duygusu barut dumanı gibi tez dağılıyor ve güveneceğimiz, sığınacağımız, derdimizi dökeceğimiz “candan dost, doğru dost” kıtlığı çekiyorsak gayet normaldir.Bunlar bizim için azdır.Alışveriş yaptığımız esnaf aldatıyorsa…Okuduğumuz kitap bizi sapıklığa sürüklüyorsa…Tuttuğumuz avukat bizi soymaya kalkışıyorsa…Muayene olduğumuz doktor eşyaya bakar gibi bakıyorsa…Abonesi olduğumuz gazete ayağımızdan tutup lağım çukuruna doğru sürüklüyorsa…Besleyip büyüttüklerimizden beklediğimiz karşılığı göremiyorsak…Evimizin tembel kedisini emanet edecek dürüst komşumuz yoksa…Dış güçlerin baskı ve zulmünü ensemizde hissdiyor ve bir çıkış yolu bulamıyorsak…Az gelişmişlik zincirini kıramıyor ellere avuç açıyorsak…Kılıfi kalıp ve metod değiştiren terör bazen gizli bazen açıktan huzurumuzu ihlal ediorken, sebep ve neticeler üzerinde kafa yormuyorsak, çare bulmaktan aciz isek, bırakalım böyle gitsin.Çünkü biz daha bin beterine müstehakız.Neden mi müstehakız?Allah (C.C) karşı suçluyuz da ondan.