Meclis’teki araştırma komisyonunda konuşulanlara göre komşularına bıraktığı 75 milyar metreküp suyu içerde tutmak isteyen Türkiye, 10 yıl içinde komşularına neredeyse hiç su veremeyecek.
Bu nedenle, Suriye, Irak ve İran’la ciddi diplomatik sorunların yaşanması bekleniyor. Suriye’yle ortak çalışmalar yapılıyor. Ancak Türkiye’nin Suriye ve Irak’ın isteklerini karşılayabilmesi için ya tarım ya da enerji projelerinden fedakârlık yapması gerekiyor.***
Dünyanın üçte ikisi suŞimdilik yaşam olan tek gezegen dünyanın üçte ikisi sularla kaplı. 1.4 milyar kilometreküp hacim kaplayan bu suyun sadece yüzde 2.5’i tatlı su. Her geçen gün biraz daha artan dünya nüfusu karşısında sabit kalan tatlı su miktarının tamamına yakını Antarktika ve Grönland’da buzul halinde bulunuyor. Göllerde ve nehirlerde bulunan yüzey suları dünyadaki suyun binde 26’sını oluştururken, bu suyun sadece 100 trilyon metreküpü yenilenebilir ve sürdürülebilir bir şekilde fiilen kullanılabiliyor.Çökme başladıTatlı suyun dönüşümü tam olarak gerçekleşemediğinden boş kalan yeraltı suyu kanalları çökmeye başladı. Örneğin Meksika şehri geçen 70 yıl zarfında 10.7 metre çöktü. Bangkok ve Houston şehirleri de aynı sorunla karşı karşıya. Venedik’te ise çökmeleri önlemek için 1970’den beri yeni kuyu açılması durduruldu.Çökmenin yanı sıra sahil kesimlerinde tuzlu su tatlı su kaynaklarına karışıyor ve kalitesini bozuyor. Bangkok ve Jakarta şehirleri bu sorundan kurtulmaya çalışıyor. Hastalıkların yarısı su yoluyla bulaştığı için tatlı sulardaki kirlenme hızla etkisini gösteriyor. Dünya nüfusunun yüzde 20’si güvenilir içme suyuna erişemezken, yüzde 50’si sağlık şartlarına uymayan içme suyu kullanıyor. Sadece yüzde 5’i arıtılan endüstriyel ve insan atıklarının geri kalanıise tatlı sulara karışıyor.——–
Bölgesel ve etnik çatışmaların kışkırtılmasını bir dünya politikası vizyonu olarak algılayan ve yerel acenteliğini salyalar akıtarak yapan ‘entelektüel’ bozuntularının huzuru da elbette kaçacak bir gün…Ve sıra ‘su’ya geliyor…Sudan sebepler büyük olasılıkla bizim yaşama süremiz içinde tanık olacağımız savaşların yeni gerekçesi olacak…Ve sanırım…Neyse…——-*Yazının içindeki üst paragraflar 27/11/2001 tarihliRadikalGazetesinden alınmıştır. Haber: DENİZ ZEYREK
yorumlar
eskiden çeşmeye dayar göbeğimiz çatlayıncaya kadar su içerdik, hele mahalle ortamında oynanan koşuşturmacalı oyunlardan sonra bardak veya şişe kesmezdi bizi.. sonra bi gün bu su pis filan dediler, evlere dombik bidonlar girmeye başladı .. ama biz gene çeşmeye dayanmaya devam ettik, fiziksel bir problemle karşılaşmamakla beraber zihinsel deformasyon olduysada farkında değiliz 🙂 bu yazı yukarısı ile ne alaka derseniz bende bilmiyorum ama su savaşı yapmayalı donumuza kadar ıslanmayalı çok zaman geçti, snff snff..
Su olsun da, ‘ıslandıracak’ don bulunur…
Başka şeylerle ıslanınca da yine su gerekiyor…
Malum…
Sudedimsu…
bitmez o su üzülmeyesin, bütün dünya suya kamış batırıp hüpürdetse bile bitmez 🙂
Su kaynakları tükeniyor..
Fikri takip…