Japon anime endüstrisinin mabedi sayılan Studio Ghibli(Japonca bilen şanslı Sinepil okuyucuları için resmi sitesi) yarattığı animelerin uluslararası alanda elde ettiği başarılar ve ulaştığı saygın konum sebebiyle Japonlar için müthiş bir gurur kaynağı. Ghibli’nin hikayesi aslında, son derece yetenekli ve çalışkan insanların biraraya gelerek kiralık bir ofiste kurdukları şirketi kocaman bir animasyon imparatorluğuna çevirmelerinin hikayesi.Ghibli’nin kuruluş hikayesi 1984’te Nausicaä of the Valley of the Wind(Rüzgarlı Vadi) ile başlar. Hayao Miyazaki ustanın, kendi yarattığı aynı adlı mangadan yola çıkarak çektiği bu animasyonun kazandığı başarı sonucunda Miyazaki, yıllardır birlikte çalıştığı bir diğer büyük isim Isao Takahata ve yapımcı Toshio Suzuki biraraya gelir ve böylece Studio Ghibli doğar.Ghibli aslında İtalyanların 2.Dünya Savaşı sırasında kullandıkları keşif uçaklarının adı. Babası savaş uçakları için yedek parça üreten bir şirketin yöneticisi olan ve uçakları çok seven Miyazaki, “Japon anime dünyasında yeni bir rüzgar estirmek” amacıyla şirkeye bu ismi verir.

my neighbour totoro
my neighbour totoro

Stüdyonun ilk filmi Laputa: Castle in the Sky(Gökteki Kale) çok beğenilir ve gişede 775bin seyirciye ulaşır. Laputa’nın başarısından sonra hedefler büyür ve sırada bir değil, tam iki film vardır; Miyazaki’nin yönettiği My Neighbor Totoro (Komşum Totoro) ve Takahata’nın yönettiği son derece hüzünlü bir hikayesi olan Grave of the Fireflies. Her ne kadar önceki iki film kadar çok izleyici tarafından izlenmeseler de özellikle Totoro’nun aldığı ödüller, Ghibli’nin Japon film endüstrisinde önemli bir yer edinmesini sağlar. Totoro’nun stüdyo için diğer bir ilginç özelliği ise, filmin vizyona girmesinden iki yıl sonra piyasaya sürülen oyuncaklardan büyük gelir elde edilmiş olmasıdır. Bu beklenmedik durum stüdyoyu o kadar mutlu eder ki, Totoro karakteri(ve tepesinde minyatür Totoro) Ghibli’nin logosu olur.1989’da Kiki’s Delivery Service(Kiki’nin Kurye Servisi) 2.64 milyon seyirciye ulaşır. Bu başarı Ghibli’de önemli bir değişikliğe neden olur. O zamana dek, Japonya’da ve doğal olarak Ghibli’deki maaş sistemi, bir filmde görev alan animatörlerin çizdikleri kadar kazanmaları şeklindedir. Kaliteli işler çıkarmak için çalışma koşullarının iyileştirilmesi gerektiğine inanan Miyazaki, ekibindeki çalışanların sürekli olarak(sadece film hazırlık aşamasında değil) ve belirli bir maaşla çalıştırılmasına karar verir.1992 yapımı Porco Rosso‘nun hazırlık aşamasında stüdyonun önemli bir sıkıntısı çözümlenir. Yaklaşık 90 kişilik bir ekiple 300 metrekarelik kiralık bir ofiste çalışırlarken, yine Miyazaki’nin önerisi ve çabası sonucu inşa edilen 1100 metrekarelik kendi binalarına -başta yağtığım “mabet” benzetmesini yalancı çıkarmayacak güzellikteki– kendi binalarına geçerler.1994’te gösterime giren Pom Poko‘da ilk kez CG yani bilgisayar grafikleri kullanılır. 1996’da yapılan bir anlaşmayla Disney, Ghibli filmlerinin dünya çapında dağıtım ve pazarlamasını(üretim masraflarının bir kısmını da karşalayarak) üstlenir.

1997 yapımı Princess Mononoke ile Studio Ghibli adını neredeyse tüm dünya duyar. “Batı’ya gerçek animenin ne olduğunu gösteren film” olarak kabul edilen Prenses Mononoke’nin ardından Miyazaki artık iyi görmediği ve eskisi kadar hızlı çizemediği gerekçesiyle emekli olmayı düşünür. Neyse ki, bu sadece bir düşünce olarak kalır ve Studio Ghibli 2001’de Spirited Away(Ruhların Kaçışı) gibi bir başyapıta imza atar. Ülke tarihindeki en çok izlenen film olmasının yanında, katıldığı her festivalden büyük övgü ve Altın Ayı, En İyi Animasyon Oscar’ı gibi önemli ödüllerle döner. Daha Amerika’da gösterime girmeden ulaştığı 200 milyon dolarlık hasılatla stüdyoyu fazlasıyla ihya eden Ruhların Kaçışı’nın ardından 2004’te Diana Wynne Jones‘un kiatbından Miyazaki tarafından uyarlanan Howl’s Moving Castle(Yürüyen Şato) gösterime girer. Uğradığı lanetle yaşlı bir kadına dönüşen küçük Sophie’nin hikayesi hem eleştirmenlerce çok beğenilir, hem de gişede elde ettiği 190 milyon dolarlık hasılatla -yine- rekor kırar.2006’da işin içine artık 2.kuşak girer. Ursula K. Le Guin‘in çok sevilen Earthsea(Yerdeniz) serisinden uyarlanan Tales from Earthsea(Yerdeniz Öyküleri) oğul Goro Miyazaki tarafından uyarlanır. Stüdyonun 2008 yılı için sürprizi ise Ponyo on the Cliff by the Sea. Şu ana dek altında Studio Ghibli imzası bulunan hemen her filmin güzelliği ve başarısı referans alınarak büyük bir heyecanla beklenen filmin gösterim tarihi ise Temmuz 2008.

gedo senki
gedo senki

Studio Ghibli’den bahsedip de Ghibli Müzesi‘nden bahsetmemek olmaz. İçinde Ghibli filmlerinden karakterlerin heykelleri, oyuncakları yer alan, sadece ve sadece burada izleme şansı bulunan kısa animasyonların gösterildiği müze, en az artık fim endüstrisinde bir efsane olarak kabul edilen stüdyonun kendisi kadar meşhur.