Songoku Bey’in ‘akli basinda biri’ diye mimledigi “kkkbaba Bey” bu yazi icin saatlerce ugrasmis kendi ifadesine gore. Ama yazinin duzeyi “sosyalizm kakadir, Stalin cok adam kesti” dolaylarinda; dolayisiyla Songoku Bey’in dahi altinda bulunuyor. kkkbaba Bey, ilginc bi “felsefi/iktisadi/tarihi” bulus yapmis yazisinda. Demeye getiriyorlar ki, hatta diyorlar ki “…ama kapitalizm oyle mi ya? Bu duzen, para ortalara ciktigi zamandan beri, yani neredeyse insan ilk ortaya ciktigindan beri var. Dogal bi duzen bu. Tamam kabul ediyorum, bazi eksik ve hatali taraflari var ama, yine de hic diilse calismadan kazanmak diye bisiy yok…”
Ilahi kkkbaba Bey, insan hic diilse biraz, su sitenizin isminden falan utanip biraz mutasyon gecirir.
Uzun zaman geçmiş ilk insanoğlunun yeryüzüne ayak basışından beri. Modern çağa gelmişiz. Bilgi çağına gelmişiz. Yeryüzündeki 20 milyonu aşkın hayvan türünü ve ve gökyüzündeki onca yıldızı tek tek isimlendirmişiz. ‘Kapital’ paranın insanlar arasında gelişi güzel dolaşmasına, insanların ‘birey olarak’ istediği gibi ‘mülk’ sahibi olmasına imkan tanıyan sisteme KAPİTALİZM demişiz. Kapitalizim ilk çağlardan beri süregelmiş olup insanın ‘sahip olma’ isteğini tatmin etmesi için olanak tanır. Kendisi yeni bir sistem olmayıp, belki yeryüzünde 1(sadece 1) insan olduğu bir zamanda bile geçerlidir. Bu yönüyle doğaldır. Yani siz insanlara dışardan (tepeden) müdahale etmediğiniz sürece (onları kendı hallerine bırakırsanız) orda kapitalizm olduğunu görürsünüz.
Arkadaşımız insanlık tarihi hiç okumamış ve sistemlerden bir haber bi şekilde sallamış. Artık hangi sazan yutarsa diye 🙂
İnsanlığın ilk dönemlerinde yaşanan sisteme de kapitaliz dedi ya aferin. Bilmeyenler için: Ona ilkel komünal toplum adı verilir. Mağaralarda yaşayan insanlar toplu halde ava çıkarlar ve evladıkları hayvanları ortaklaşa yerlerdi. Ne zaman ki toprağı ekip biçmeye başladılar o zaman mülkiyet olayı gelişti ve bununla birlikte kölelik varoldu. Buradan hareketle mülkiyet denen olgu insanlık arasına ilk nifak tohumunu da ekmiş oldu. Önce aç bi tarih oku derler adama demi ama. Devam edelim.
Örneğin küçük bir toplukta basitçe bir düşünüşle tahtayı işleyen bir marangoz çeşitli ev eşyaları, araç gereçler üreterek bunları satar ve karşılığında ‘para’ alır. ‘Sahip’ olduğu para ona daha da iyi bir işyeri kurma ,daha becerikli çıraklar çalıştırma ve daha iyi malzeme edinme imkanı sunar, daha çok para kazanır ve bu böyle sürer. Sonuçda para parayı çeker ve marangoz gitgide zenginlerşir. Ona işlemesi için malzeme getiren eleman da kapitalizm bayrağı altındadır. O da ne kadar işlemeye uygun ağaç bulursa o kadar çok kazanır, sağlam malzeme bulmak için de daha çok araması daha çok ‘emek’ harcaması gerekir. Çırak için de bu geçerlidir, işini ne kadar iyi yapar, ne kadar ‘emek’ harcarsa ustadan o kadar ‘para’ alır vs vs… Kısacası Kapitalizmi bir cümle ile ifade edecek olursak ‘Çalışan kazanır. Kazanansa daha çok kazanır.’
Bir bakalım öyle mi oluyor. Tanıdığım marangozluk işleri ile ilgilenen insanlar var. Siz alınteri ile ekmek paranızın derdine düşerken bir bakarsınız devletten aldığı teşvik kredileri ile, kirli çıkar ilişkileri ile, borsada vurduğu volilerle köşeyi tutmuş bir holding gider ve Fransız bilmem ne firması ile anlaşır. Ya da bizim ödediğimiz vergilerle devletten aldığı düşük faizli kredilerle kendi fabrikasını kurar. Tv’de reklamları, her semtte bayiileri açılır. Rekabet edecekgücünüz olmayınca sabah akşam çalışır ama çocuğunuzun okul masrafını bile zar zor çıkarmaya başlarsınız. Çalışan kazanamamaya başlamıştır. Bakınız, bakkal amcalar vs. hipermarketler.
Örnekler geliştirilebilir.
Kapitalizmde çalışmadan kazanma yoktur.
– Sosyalizmde çalışmadan kazanma gibi birşey olduğunu kim söyledi a be yavrum. İkincisi Murat Demirel, yahya Demirel gibi herifler sizin bu pislik sisteminizde alınteri ile mi elde ediyor bu kadar servetlerini. Ya da daha global bir örnek vereyim. Nike’ı bilirsiniz. Uzakdoğu’da çocuk işçileri köle gibi çalışırarak servetine servet katan firma yöneticileri çok mu alınteri döküyorlar. Ve ya o çocuğun bir ömür o şekilde çalışarak Nike gibi bir marka yaratma şansının oranıyla, beyinciğinle içinde bulunan zeka kırıntısının birbirine oranı arasında bir bağlantı kurabilir misin?
Araya bir not düşeyim. Marksistler hiç bir zaman sosyalizmin mükemmel bir sistem olduğunu iddia etmezler. Ancak insanlığın daha iyi bir toplumsal hayat için gideceği yolda adacağı ilk adımdır sosyalizm.
Şimdi de bı sivri beyin sosyalizmi düşünmüş ve aklıca birşeyler bulmuş. Bakalım mı ne bulmuş 🙂
Düşünün bir kere, önünüzde iki seçenek var. Ömrünüzün en güzel yıllarını verip 35 inize kadar öğrenci gibi çalışıp doktor olmak, veya 15’inden sonra okulu bırakıp vasıfsız bir işçi ya da çalışan olmak. Eğer her iki durumda da aynı parayı alacaksanız ve hatta bir işçinin de en az doktor kadar saygın olduğu bir toplumda bulunuyorsanız ilkini seçmek biraz enayilik değil mi? İşte burada sosyalizmin en büyük açmazıyla karşılaşıyoruz. Çalışmaya gerek kalmaması… Peki kim okuyacak, mühendis, mimar, doktor vs olacak? Tabiri caizse ‘hangi enayi’ bunu yapar?
Ah be yavrucuğum yazarken bir düşünseydin %90’ı tarıma dayalı bir ekonomisi olan Rusya’yı 1950’lerde kim taşıdı. Uzaya ilk ayak basan hangi insan evladıydı. Sonra bir de kendi ülkene bak ve senin gibi süper zekalar yüzünden memleketin ne halde olduğuna bak. Keşke sovyetlerdeki doktorlar, mühendisler kadar enayi olabilseydin de bu zekanla bu hallere düşmeseydin.
Sosyalizmin bir diğer yönü de insanın manevi ihtiyaçlarını tümüyle inkar etmesi ve dahası yasaklaması ile ortaya çıkıyor. Yani dünyada cenneti yaşatma amacı. Maneviyat yokluğu sadece ekonomik yönden boş duranın şeytanın arkadaşı olması ve insanların insanlığa faydalı, hayırlı işlerle uğraşması ilkesinin ortadan kalkması sonucu kendini göstermiyor. İşin bir de toplumsal yönü var ki her insanın başına bir polis dikip yaptığı yolsuzlukları takip edemezsiniz. Dahası o polisin de onurunu çok ufak bir kazanç karşılığında satıp satmayacağından da emin olmanız gerekir. Onun da başına bir polis dikmelisiniz. Ancak her insanın içindeki polisi, yani vicdanı ortadan kaldırıp tıpkı düşünmeyen hayvanlar gibi yaptığı hiçbir şeyden utanmayan, pişman olmayan bir hale getirirseniz, halkın tümünü de polis yapsanız yolsuzluklar, tüy bitmedik yetimlerin haklarına göz dikmeler de milleti kemirip bitirmeye devam eder durur. Utanma gerekli ve doğal (doğuştan hepimizde olan ancak bazılarımızın zamanla kaybettiği) bir duygudur.
Öncelikle utanma duygusunun zamanla neden yok oluyor acaba. Sistemin seni bir at yarışı misali hırs ve bencillikle donatması bir yandan, gelecek kaygın diğer yandan böyle idiot hale gelecek, her türlü haltı yiyecek ve diğer yandan öte dünya işlerine birkaç yatırım yapıp vicdanını rahatlatacaksın. Burada tarif ettiğin işleyiş bana çok yabancı gelmedi. Kafanı kaldırıp şöyle bir etrafına bak ve yazdıklarınla kıyasla bakayım tanıdık gelecek mi? Aaa ne garip değil mi 🙂
Sosyalizmden sonra tapındığınız kapitalist sisteme geçince ne kadar ahlak ve onur sahibi oldular değil mi? Ya da kabeniz Amerikan halkına bakın bir. Gözleriniz yaşarıyor demi böyle bir insanlık anlayışı, böylesi muazzam bir onur olabilir mi bu dünyada? Ahah gözlerim doldu duygusallaştım birden.
Bir sistemin doğruluğunu anlamak için onun fikir babalarına bakmalı ilk önce. Staline bakın, kendini tanrı yerine koyan firavunlar bile Stalinin rekorunu kıramaz insan katliamında. Ya Lenin, Stalinle adeta yarış yapmıştır kim daha çok öldürecek diye. Bir lider düşünün, Kremlin sarayında zevk-i sefa içerisinde iken hemen aşağıda ‘bunlar burjuvadır’ diye kurşuna dizilen halkını umursamıyor bile. Ancak yardımcısının (Gorki) gelip ‘mühendislere doktorlara dokunmayalım onlara fabrikalarda ve insan sağlığında ihtiyacımız var’ demesi üzerine bir parça insafa gelip(!) ‘peki, biz kendi mühendis ve doktorumuzu yetiştirinceye kadar onları öldürmeyelim’ diyebiliyor. Bir lideri bu derece ‘insan’cıllıktan uzak bir hale sokup adeta bir insandan bir ‘yaratık’ üreten bir sistemi hangi ‘insan’ savunabilir söyler misiniz? Bunlardan sonra artık sosyalist liderlerin hiçbir zaman düzenli bir aile hayatı olmamasından, değişik zamanlarda değişik kadınlarla düşüp kalkarak adeta bir serseri hayatı yaşamalarından söz açmıyorum bile. Herneyse, yazının başında da dediğim gibi bu hamur çok su götürür, bu kadarıyla yetinelim.
Zavk-ü sefa içinde yaşayan Stalin’in 2. Dünya savaşında cephede öldüğünü biliyor musun acaba. Stalin’in hataları olmuştur ve bir çok yanlışlar yapmıştır. Ancak yukarıda yazdığın hikaye yerine şöyle biraz daha aşağılardan atsaydın keşke. Belki birkaç ilave de biz yapardık. Üzüldüm bak şimdi.
Ancak elbette ki kapitalizmi sosyalizmle bir tutamayız. Kapitalizm hiç olmazsa dünyada cenneti falan vadetmiyor. Sadece ‘Çalışan karşılığını alır’ diyor. Ortaya çıkmak için kanlı devrimler istemiyor. Su an dünyanın belki en büyük gücü olan Amerika’da çeşitli dinlere ve tarikatlara bölünmüş pek çok irili ufaklı grup mevcut. Ancak sosyalist bir ülke bu grupların varlığına bile tahammül edemezken refah düzeyi en yükseklerde olan kapitalist bir ülke onlara en geniş imkanları tanıyabiliyor. Yanlış anlaşılmasın, kapitalizmin kusursuz bir sistem olduğunu düşünen birisi değilim. Ancak yazının başlarında da dediğim gibi kapitalizmin doğal olduğunu düşünüyorum. Hepsi bu.
Yesinler senin doğallığını yavrucum. Bizim köyün doğası iyidir. Götürelim seni oralara tek başına yaşa kapitalizmini babalar gibi. Tavuklar felan vardır orada, onlara at bişeler gönlünce belki yerler.
Eğer yemezlerse haber ver songokuyu göndeririz o yer…
bu dragon ball daki velet değil mi? bi manga var ya. şimdi songoku mangalardan nick tırıklarken manga özlemini mi gideriyo. nokta şu ki askeri bir terimdir manga türkçede. ordu sağcısı mı songoku?
adam ahkâm kesmemiş. meme verirken ypurm eklememiş, hâlâ sataşma var. e ondan sonra da kızıp küfürlü yorum yazınca faşist songoku. yargısız infaz bu yaw. milliyetçi ruhu sebebiyle sosyalizm karşıtı yazıları filtre etmiş kendi içinde ne var yani kapitalist sistemi savunanlar da örneklem yaparken küba’yı hep pas geçer. neden? teori yıkılmasın maksat.
evet kapitalizmi de yeterince ayrıntılı incelemiş ve acıklarını ortaya koymus fakat bu arkadaş irdelediği kişi gibi düşünce sovenizmi yapmış.bence sorun dünyadaki sistemlerde deil insanın hırslarında yatıyor…
Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.Tamam
yorumlar
Songoku Bey’in ‘akli basinda biri’ diye mimledigi “kkkbaba Bey” bu yazi icin saatlerce ugrasmis kendi ifadesine gore. Ama yazinin duzeyi “sosyalizm kakadir, Stalin cok adam kesti” dolaylarinda; dolayisiyla Songoku Bey’in dahi altinda bulunuyor. kkkbaba Bey, ilginc bi “felsefi/iktisadi/tarihi” bulus yapmis yazisinda. Demeye getiriyorlar ki, hatta diyorlar ki “…ama kapitalizm oyle mi ya? Bu duzen, para ortalara ciktigi zamandan beri, yani neredeyse insan ilk ortaya ciktigindan beri var. Dogal bi duzen bu. Tamam kabul ediyorum, bazi eksik ve hatali taraflari var ama, yine de hic diilse calismadan kazanmak diye bisiy yok…”
Ilahi kkkbaba Bey, insan hic diilse biraz, su sitenizin isminden falan utanip biraz mutasyon gecirir.
Aklı başında belki, ama az aklı var.
Uzun zaman geçmiş ilk insanoğlunun yeryüzüne ayak basışından beri. Modern çağa gelmişiz. Bilgi çağına gelmişiz. Yeryüzündeki 20 milyonu aşkın hayvan türünü ve ve gökyüzündeki onca yıldızı tek tek isimlendirmişiz. ‘Kapital’ paranın insanlar arasında gelişi güzel dolaşmasına, insanların ‘birey olarak’ istediği gibi ‘mülk’ sahibi olmasına imkan tanıyan sisteme KAPİTALİZM demişiz. Kapitalizim ilk çağlardan beri süregelmiş olup insanın ‘sahip olma’ isteğini tatmin etmesi için olanak tanır. Kendisi yeni bir sistem olmayıp, belki yeryüzünde 1(sadece 1) insan olduğu bir zamanda bile geçerlidir. Bu yönüyle doğaldır. Yani siz insanlara dışardan (tepeden) müdahale etmediğiniz sürece (onları kendı hallerine bırakırsanız) orda kapitalizm olduğunu görürsünüz.
Arkadaşımız insanlık tarihi hiç okumamış ve sistemlerden bir haber bi şekilde sallamış. Artık hangi sazan yutarsa diye 🙂
İnsanlığın ilk dönemlerinde yaşanan sisteme de kapitaliz dedi ya aferin. Bilmeyenler için: Ona ilkel komünal toplum adı verilir. Mağaralarda yaşayan insanlar toplu halde ava çıkarlar ve evladıkları hayvanları ortaklaşa yerlerdi. Ne zaman ki toprağı ekip biçmeye başladılar o zaman mülkiyet olayı gelişti ve bununla birlikte kölelik varoldu. Buradan hareketle mülkiyet denen olgu insanlık arasına ilk nifak tohumunu da ekmiş oldu. Önce aç bi tarih oku derler adama demi ama. Devam edelim.
Örneğin küçük bir toplukta basitçe bir düşünüşle tahtayı işleyen bir marangoz çeşitli ev eşyaları, araç gereçler üreterek bunları satar ve karşılığında ‘para’ alır. ‘Sahip’ olduğu para ona daha da iyi bir işyeri kurma ,daha becerikli çıraklar çalıştırma ve daha iyi malzeme edinme imkanı sunar, daha çok para kazanır ve bu böyle sürer. Sonuçda para parayı çeker ve marangoz gitgide zenginlerşir. Ona işlemesi için malzeme getiren eleman da kapitalizm bayrağı altındadır. O da ne kadar işlemeye uygun ağaç bulursa o kadar çok kazanır, sağlam malzeme bulmak için de daha çok araması daha çok ‘emek’ harcaması gerekir. Çırak için de bu geçerlidir, işini ne kadar iyi yapar, ne kadar ‘emek’ harcarsa ustadan o kadar ‘para’ alır vs vs… Kısacası Kapitalizmi bir cümle ile ifade edecek olursak ‘Çalışan kazanır. Kazanansa daha çok kazanır.’
Bir bakalım öyle mi oluyor. Tanıdığım marangozluk işleri ile ilgilenen insanlar var. Siz alınteri ile ekmek paranızın derdine düşerken bir bakarsınız devletten aldığı teşvik kredileri ile, kirli çıkar ilişkileri ile, borsada vurduğu volilerle köşeyi tutmuş bir holding gider ve Fransız bilmem ne firması ile anlaşır. Ya da bizim ödediğimiz vergilerle devletten aldığı düşük faizli kredilerle kendi fabrikasını kurar. Tv’de reklamları, her semtte bayiileri açılır. Rekabet edecekgücünüz olmayınca sabah akşam çalışır ama çocuğunuzun okul masrafını bile zar zor çıkarmaya başlarsınız. Çalışan kazanamamaya başlamıştır. Bakınız, bakkal amcalar vs. hipermarketler.
Örnekler geliştirilebilir.
Kapitalizmde çalışmadan kazanma yoktur.
– Sosyalizmde çalışmadan kazanma gibi birşey olduğunu kim söyledi a be yavrum. İkincisi Murat Demirel, yahya Demirel gibi herifler sizin bu pislik sisteminizde alınteri ile mi elde ediyor bu kadar servetlerini. Ya da daha global bir örnek vereyim. Nike’ı bilirsiniz. Uzakdoğu’da çocuk işçileri köle gibi çalışırarak servetine servet katan firma yöneticileri çok mu alınteri döküyorlar. Ve ya o çocuğun bir ömür o şekilde çalışarak Nike gibi bir marka yaratma şansının oranıyla, beyinciğinle içinde bulunan zeka kırıntısının birbirine oranı arasında bir bağlantı kurabilir misin?
Araya bir not düşeyim. Marksistler hiç bir zaman sosyalizmin mükemmel bir sistem olduğunu iddia etmezler. Ancak insanlığın daha iyi bir toplumsal hayat için gideceği yolda adacağı ilk adımdır sosyalizm.
Şimdi de bı sivri beyin sosyalizmi düşünmüş ve aklıca birşeyler bulmuş. Bakalım mı ne bulmuş 🙂
Düşünün bir kere, önünüzde iki seçenek var. Ömrünüzün en güzel yıllarını verip 35 inize kadar öğrenci gibi çalışıp doktor olmak, veya 15’inden sonra okulu bırakıp vasıfsız bir işçi ya da çalışan olmak. Eğer her iki durumda da aynı parayı alacaksanız ve hatta bir işçinin de en az doktor kadar saygın olduğu bir toplumda bulunuyorsanız ilkini seçmek biraz enayilik değil mi? İşte burada sosyalizmin en büyük açmazıyla karşılaşıyoruz. Çalışmaya gerek kalmaması… Peki kim okuyacak, mühendis, mimar, doktor vs olacak? Tabiri caizse ‘hangi enayi’ bunu yapar?
Ah be yavrucuğum yazarken bir düşünseydin %90’ı tarıma dayalı bir ekonomisi olan Rusya’yı 1950’lerde kim taşıdı. Uzaya ilk ayak basan hangi insan evladıydı. Sonra bir de kendi ülkene bak ve senin gibi süper zekalar yüzünden memleketin ne halde olduğuna bak. Keşke sovyetlerdeki doktorlar, mühendisler kadar enayi olabilseydin de bu zekanla bu hallere düşmeseydin.
Sosyalizmin bir diğer yönü de insanın manevi ihtiyaçlarını tümüyle inkar etmesi ve dahası yasaklaması ile ortaya çıkıyor. Yani dünyada cenneti yaşatma amacı. Maneviyat yokluğu sadece ekonomik yönden boş duranın şeytanın arkadaşı olması ve insanların insanlığa faydalı, hayırlı işlerle uğraşması ilkesinin ortadan kalkması sonucu kendini göstermiyor. İşin bir de toplumsal yönü var ki her insanın başına bir polis dikip yaptığı yolsuzlukları takip edemezsiniz. Dahası o polisin de onurunu çok ufak bir kazanç karşılığında satıp satmayacağından da emin olmanız gerekir. Onun da başına bir polis dikmelisiniz. Ancak her insanın içindeki polisi, yani vicdanı ortadan kaldırıp tıpkı düşünmeyen hayvanlar gibi yaptığı hiçbir şeyden utanmayan, pişman olmayan bir hale getirirseniz, halkın tümünü de polis yapsanız yolsuzluklar, tüy bitmedik yetimlerin haklarına göz dikmeler de milleti kemirip bitirmeye devam eder durur. Utanma gerekli ve doğal (doğuştan hepimizde olan ancak bazılarımızın zamanla kaybettiği) bir duygudur.
Öncelikle utanma duygusunun zamanla neden yok oluyor acaba. Sistemin seni bir at yarışı misali hırs ve bencillikle donatması bir yandan, gelecek kaygın diğer yandan böyle idiot hale gelecek, her türlü haltı yiyecek ve diğer yandan öte dünya işlerine birkaç yatırım yapıp vicdanını rahatlatacaksın. Burada tarif ettiğin işleyiş bana çok yabancı gelmedi. Kafanı kaldırıp şöyle bir etrafına bak ve yazdıklarınla kıyasla bakayım tanıdık gelecek mi? Aaa ne garip değil mi 🙂
Sosyalizmden sonra tapındığınız kapitalist sisteme geçince ne kadar ahlak ve onur sahibi oldular değil mi? Ya da kabeniz Amerikan halkına bakın bir. Gözleriniz yaşarıyor demi böyle bir insanlık anlayışı, böylesi muazzam bir onur olabilir mi bu dünyada? Ahah gözlerim doldu duygusallaştım birden.
Bir sistemin doğruluğunu anlamak için onun fikir babalarına bakmalı ilk önce. Staline bakın, kendini tanrı yerine koyan firavunlar bile Stalinin rekorunu kıramaz insan katliamında. Ya Lenin, Stalinle adeta yarış yapmıştır kim daha çok öldürecek diye. Bir lider düşünün, Kremlin sarayında zevk-i sefa içerisinde iken hemen aşağıda ‘bunlar burjuvadır’ diye kurşuna dizilen halkını umursamıyor bile. Ancak yardımcısının (Gorki) gelip ‘mühendislere doktorlara dokunmayalım onlara fabrikalarda ve insan sağlığında ihtiyacımız var’ demesi üzerine bir parça insafa gelip(!) ‘peki, biz kendi mühendis ve doktorumuzu yetiştirinceye kadar onları öldürmeyelim’ diyebiliyor. Bir lideri bu derece ‘insan’cıllıktan uzak bir hale sokup adeta bir insandan bir ‘yaratık’ üreten bir sistemi hangi ‘insan’ savunabilir söyler misiniz? Bunlardan sonra artık sosyalist liderlerin hiçbir zaman düzenli bir aile hayatı olmamasından, değişik zamanlarda değişik kadınlarla düşüp kalkarak adeta bir serseri hayatı yaşamalarından söz açmıyorum bile. Herneyse, yazının başında da dediğim gibi bu hamur çok su götürür, bu kadarıyla yetinelim.
Zavk-ü sefa içinde yaşayan Stalin’in 2. Dünya savaşında cephede öldüğünü biliyor musun acaba. Stalin’in hataları olmuştur ve bir çok yanlışlar yapmıştır. Ancak yukarıda yazdığın hikaye yerine şöyle biraz daha aşağılardan atsaydın keşke. Belki birkaç ilave de biz yapardık. Üzüldüm bak şimdi.
Ancak elbette ki kapitalizmi sosyalizmle bir tutamayız. Kapitalizm hiç olmazsa dünyada cenneti falan vadetmiyor. Sadece ‘Çalışan karşılığını alır’ diyor. Ortaya çıkmak için kanlı devrimler istemiyor. Su an dünyanın belki en büyük gücü olan Amerika’da çeşitli dinlere ve tarikatlara bölünmüş pek çok irili ufaklı grup mevcut. Ancak sosyalist bir ülke bu grupların varlığına bile tahammül edemezken refah düzeyi en yükseklerde olan kapitalist bir ülke onlara en geniş imkanları tanıyabiliyor. Yanlış anlaşılmasın, kapitalizmin kusursuz bir sistem olduğunu düşünen birisi değilim. Ancak yazının başlarında da dediğim gibi kapitalizmin doğal olduğunu düşünüyorum. Hepsi bu.
Bakınız kapitalizm kendini varedebilmek için neler yapıyor.
Yesinler senin doğallığını yavrucum. Bizim köyün doğası iyidir. Götürelim seni oralara tek başına yaşa kapitalizmini babalar gibi. Tavuklar felan vardır orada, onlara at bişeler gönlünce belki yerler.
Eğer yemezlerse haber ver songokuyu göndeririz o yer…
bu dragon ball daki velet değil mi? bi manga var ya. şimdi songoku mangalardan nick tırıklarken manga özlemini mi gideriyo. nokta şu ki askeri bir terimdir manga türkçede. ordu sağcısı mı songoku?
adam ahkâm kesmemiş. meme verirken ypurm eklememiş, hâlâ sataşma var. e ondan sonra da kızıp küfürlü yorum yazınca faşist songoku. yargısız infaz bu yaw. milliyetçi ruhu sebebiyle sosyalizm karşıtı yazıları filtre etmiş kendi içinde ne var yani kapitalist sistemi savunanlar da örneklem yaparken küba’yı hep pas geçer. neden? teori yıkılmasın maksat.
en heyecanlı yerinde kesmiş.. oysa çok öğrenmek isterdim bu iki sistemin alternatifini
evet kapitalizmi de yeterince ayrıntılı incelemiş ve acıklarını ortaya koymus fakat bu arkadaş irdelediği kişi gibi düşünce sovenizmi yapmış.bence sorun dünyadaki sistemlerde deil insanın hırslarında yatıyor…