Sonlara yaklaşmak ne kadar acıdır, acıtır çoğu zaman

Bile bile biteceğini son heveslerle tüketmek zamanı, son kez beraber gülmek birşeye, son ağız kavgası, son bakışlar, son soluklar beraber alınıp verilen …

Yaşanmışlar hep kâr kalır mı yanımıza, hatıralar özel olsalar da anımsandıklarında mutlu olur mu insan her zaman, tekrar tekrar izler gibi bir filmi her anı heyecanlandırır mı bizi, etrafa yumuşak kokular yayılır, neşeli bir hava okşar mı ruhları, dalıp gider mi gözler her defasında ve bazen ağlanır mı her geçen ana, değerini bilemedik mi denilir yoksa dolu dolu yaşadık herşeyi, ne varsa haz veren ne varsa bizi iyi hissettiren sonuna kadar son damlasına kadar içtik mi ballı şerbeti.

Titreyen bir ses içimizde hep “neden”leri sorgularken, tok bir ses ise “cevapları” sıralar acımadan. “Ayrılık ölümden beter” der şarkılar içimizi biraz daha ezerek, biraz daha kabulleniriz acizliğimizi, hep birilerini bırakır ardımızda yepyeni heyecanlara yol alsak da “geçmiş daha güzeldi” sözü dilimizden düşmez. Azalan coşkularımıza takviyeler yaparız demirlediğimiz limanlarda. Sonra yeni rotalar belirler, ufku hedefleyip yol alırız yepyeni arzulara. Rüzgar tutup elimizden götürmez belki ama sırtımızı sıvazlar bazen ve bu küçük dokunuşlar bile bize yeter.

Hayat hep devam eder. Biz umudumuz yettiği kadar yol alırız …