Son yıllarda orijinal gerilim filmleri izlemek neredeyse meşakkatli bir iş. Hele ki yeniden çekimlerin (remake) ve kitap, çizgi-roman uyarlamalarının film piyasasında azımsanamayacak derecede yer kapladığı bir ortamda orijinal senaryoları ve kaliteli filmleri izlemek gerçekten her geçen gün daha da zorlaşıyor. Yine de günümüzde kendine has başarılı yapımlar izlemek hala mümkün. 2009 tarihli İngiliz-Avustralya ortak yapımı ”Triangle” filmi de sözünü ettiğim örneklerden biri. ”Severance” ve ”Creep” gibi aynı türdeki filmleriyle tanınmış olan Christopher Smith’in yönetmenliğini yaptığı filmin başlıca rollerinde Melissa George, Liam Hemsworth, Rachael Carpani, Joshua McIvor, Jack Taylor, Henry Nixon, Michael Dorman gibi çoğu tanınmamış isimler bulunuyor.

Otistik bir oğlu olan ve yalnız başına güçlü bir anne imajı çizen Jess’in arkadaşlarıyla birlikte bir yelkenliyle açılmalarıyla başlayan hikaye, kısa süre sonra açıklanması zor olayların içinde bulunmalarıyla garip bir yöne sapıyor. Okyanusun ortasında kötü hava şartlarının etkisi altında kalan yelkenlinin karşısına çıkan bir gemi Jess ve arkadaşlarına kurtuluş umudu olarak görünüyor. Ancak kısa süre sonra umut yerini korkuya bırakıyor. Son derece bakımlı ve yeni görünen büyük gemide kimselerin olmaması zorlu durumlarını daha da çaresiz kılıyor. Gemiyi gezmeye başlayan grup olan biteni anlamlandırmaya çalışırken Jess, gemiye girdikten sonra orada daha önce bulunduğunu hissetmeye başlıyor.
Bunun ötesinde gemide gezindikçe olağanüstü imgeler görmeye başlayan Jess, garipliğin gemide mi yoksa kendisinde mi olduğunu anlamak ve bu gizemi çözmek için harekete geçiyor. Türkçe karşılığı üçgen olan ”Triangle”yönetmenin dediğine göre Bermuda Şeytan Üçgeni mitinden esinlenerek bu adı almış. Filmin büyük çoğunluğunun okyanusun ortasında gizemli bir atmosferde geçmesi de bu etkiyi artırır nitelikte.

”Triangle”ın ters köşe yapan bir yönü de var. Zira film, başından sonuna kadar ilerleyen gizemli olaylarla kestirilmesi zor olan finaline dair açık vermiyor. Bu sırada seyircinin olayların arkasında ne olduğunu anlamaya çalışması içinse efor sarfetmesi gerekiyor. Dolayısıyla finaline kadar olanlarla ilgili bir çok teori de üretebilirsiniz. Sonuçta ”Triangle” beyin fırtınası estirirken aynı zamanda zevk alabileceğiniz bir film. Filmi orijinal ve başarılı bulduğumu söylerken son bir şeyi de dipnot olarak belirtmek isterim. 2009 yılında gösterime giren film, 2007 tarihli İspanyol filmi ”Los cronocrímenes”la benzer bir yapıda seyrediyormuş. İspanyol yapımı izlemediğimden ne kadar benzerlik var bilemiyorum ama İmdb’de yönetmenin bu konuda bir açıklaması da var. Christopher Smith, Triangle’ın konusunun 2005 yılında kafasında belirmeye başladığını ve bu fikri ilk olarak Cannes Film Festivalindeki ”Creep” filminin gösteriminde söylediğini belirtmiş. Son söz olarak ”Triangle” gerilim severlerin zevkle izleyebileceği bir son dönem filmi.