Komiser – Anlat?— O gün hava kararmak üzereydi. Ben MİNE’ yi güç bela okulun ön bahçesine getirdim. Gerçekten kuvvetli ve kontrol edilmesi zor bir kız, elini tutup da voleybol direğine bağlayıncaya bana kadar yapmadığını bırakmadı, neyse ki saha oldukça ıssız bir yerdeydi ve MİNE’nin çığlıklarını kimse duymuyordu… Ağzını bağlamakta zor oldu, neredeyse parmağımı koparıyordu. Karşılıkta vermiyordum çünkü hem arkadaşımdı hem de bir şey yaparsam KARTAL benim canıma okurdu.Az sonra karşıdan KARTAL’ ın geldiğini gördüm. Tabii yanında o … BURAK’ta vardı. Biraz daha yaklaştıklarında BURAK’ ın suratının kan içinde kaldığını fark ettim. Bize yaklaşmalarına birkaç metre kala KARTAL BURAK’ın ensesinden tutarak sanki bir bez parçası gibi diğer direğin önüne fırlattı. MİNE’ yi bağladığım direğin karşısına bu kez de BURAK’ ı bağladım. Bağlarken de MİNE’ ye olan bütün hıncımı ondan çıkartıyordum. Suratını darmadağın edene kadar vurdum ha vurdum…KARTAL ise olanlara boş boş bakınıyordu. Ben BURAK’ı bağlamayı bitirince, “ yeter! ” diye seslendi. Bende son bir tekme atıp durdum ama soluk soluğa kalmıştım. Bir iki kez daha nefes aldım ve o sırada KARTAL belinden bir silah çıkardı.BURAK’ı tepelerken inleyip duran MİNE, bu kez çılgınlar gibiydi ve gözyaşları hiç durmuyordu… KARTAL ise silahını doğrultmadan MİNE’ye “hâlâ cevap vermemekte ısrarlı mısın?” diye sordu ama kendine bir cevap bulamadı, halen çırpınmakta olan MİNE’ ye yüksek bir sesle “kes şunu” diye bağırdı -aslında korkuyordu, tetiği asla çekemem demişti- ve silahını BURAK’a doğrulttu. Bir süre sonra susan MİNE, KARTAL’ın sorusuna cevap vereceğini başıyla işaret etti. KARTAL bana; “ NEJAT, MİNE konuşmak istiyor? ” dedi.MİNE’nin yanına gelip ağzındaki bağı açtım korka korka, çünkü parmağım hâlâ acıyordu. Açar açmaz MİNE bağırmaya başladı. Bende ağzını kapatmak istedim fakat elimi biraz hızlıca MİNE’ye yaklaştırınca -ya da çarpınca- dudağı kanadı. KARTAL ise bunu fark eder etmez hemen MİNE‘ye yaklaşıp dudağına baktı. Kanı görünce hızla dönüp hiddetli bir şekilde yüzüme baktı ve bir anda -ben onun can dostuydum ki- sert bir tokat patlattı bana. KARTAL “Ona zarar veren kim olursa olsun cezasını çeker”, dedi. MİNE ise ağlamaklı bir halde ancak “defol, pislik” diyebildi.KARTAL, MİNE’ yi o an hâlâ seviyordu, dolayısıyla ona hiçbir karşılık vermedi. Birkaç dakika sonra olacaklarıysa ben hayal bile etmemiştim.KARTAL “Bana, ne seni seviyorum, ne de seni istemiyorum, demedin lanet olsun bir cevap ver, yoksa ya kendimi ya da (BURAK’ ı göstererek) bu salağı vuracağım” dedi MİNE’ ye ve ağır bir konuşma başladı. O ara yarı baygın olan BURAK, konuşmaya karışarak; “Artık o benim benden alamazsın” dedi. KARTAL nedenini sorduğunda aldığı cevap “çünkü o artık benim kadınım ” oldu. Sanırım bu kelimeler yapacaklarının ilk habercisiydi. KARTAL kısa bir an donakaldı… Soluna, artık iyice kopmuş ve umursamazca bir bakışla MİNE’ ye döndü “söyledikleri doğrumu?” diye sordu. “Tabi ki doğru seni ahmak, sana ahmak diyorum çünkü o senin yapamadığını yaptı” dediğinde ise…İşte bu cevap KARTAL’ ın -ben onu birazcıkta olsa tanıyorsam- anlayabildiğim kadarıyla, o zamana kadar hayal ettiği her şeyi yok edip geçmişti. KARTAL, önce duraksadı sonrasında ise silahı kaldırıp BURAK’a doğrultu ama ne düşündü bilmiyorum aniden silahı çevirip “üzgünüm” diyerek MİNE’yi vurdu. Ben hayret ve şaşkınlıkla olanları izliyordum. Her şey o kadar kısa zamanda oldu ki Hemen sonrasında KARTAL silahı çığlık çığlığa kalan BURAK’a çevirdi ve hiç gözünü kırpmadan onu da vurdu, sanırım ona 4–5 kez ateş etti. Ben ne yapacağımı bilemiyordum belki korkudan belki de gereğinde fazla soğukkanlılıktan, bakakalmıştım.BURAK’ı vurduktan sonra birkaç saniye daha bekleyen KARTAL sonunda başını kaldırıp bana baktı. Beni de vuracağını sandım, -yapmaz diye düşündüm- korktum. Silahı kaldırdı, çenesinin altına dayadı. Ben zamanı durdurmak, yapmaması için tüm gücümle haykırmak istedim ama beceremedim ve KARTAL tetiği çekti…Komiser – Peki ya sonra?Sonunda üçü de öldü. Ben ise, yüzyıllara bedel bir süre, ayakta, öylece kalakaldım, üç soğuk vücuda bakarak…