Yağmurluk mevsiminin sonlarıydı. Sigaralar tarlalarda yavaş yavaş filizlenmeye başlamış. Gök, eski parıltılı sarı rengine kavuşmuştu. Elimde ingiliz anahtarı, yeşil ve parıltılı bir masa arıyordum oturacak. Günlerden duşambe olmasına rağmen salı olduğuna dair hisler vardı içimde. Zaten ne zaman o günün salı günü olduğunu hissetsem kesin başıma bir iş gelirdi. Öyle de oldu.