Biz kafamizi yastiga koyduktan bir sure sonra beynimizde gormeye basladigimiz goruntuler, yillardan beri bilim adamlari tarafindan inceleme altinda. Simdiye kadar bazi ozellikleri bulundu da. Ornegin ruyalarin REM (Rapid Eye Movement) denilen sureclerinin olmasi, konuyla ilgili bulunmus onemli hadiselerden.Tabi uzun yillardan beri uyku ve ruyalar uzerinde kesin ve tam bir bilgiye ulasilamadigi icin arastirilabilecek konular da dallaniyor. Ornegin bunlardan biri de kendilerine “Senoi” denmesinden hoslanan Malezyali bir kabile. Soz konusu toplulugun ruyalar hakkinda ilginc uygulamalari var. Ornegin kabile uyelerine kucuk yasta ruyalarindan korkmamayi ve ruya suresince bunun bir ruya oldugunun farkinda olmayi ogretiyorlar. Sabahlari yapilan kabile toplantilarinda da, bu gencler yaslari artik dedelik ninelik makamina ermis olan aile uyelerine gordukleri ruyalari anlatiyorlar, onlar uzerinde dusunuyor, yorum yapiyorlar. Isin ilginc olan bir diger yonu de savasci bir topluluk olan Senoilar’in nufusunun her zaman 12000’de kalmasi.Gorunuse bakilirsa, Senoilar Dunya uzerinde neden ruya gorduklerinin bilincinde olan ender canlilar haline gelmeyi basarmislar.
yorumlar
Çok ilginç birşey anlatayım sizlere; yurtdışında olduğu için2 senedir görmediğim ve hiç haber almadığım bir arkadaşımı geçen hafta bir gece rüyamda gördüm, onun sıkıntıda olduğunu ve kötü bir şey başına geleceğini rüyamda anladım (bu nasıl oluyor bilmiyorum ama bana sürekli olan bir şey zaten, o yüzden yadırgamıyorum), ancak kimseye anlatmadım, uygunsuz, bilgisiz ve bilinçsiz yorumlatmak kesinlikle yapılmamalıdır çünkü, ertesi günü arkadaşım bizi ziyaret etti, ona rüyamı anlattım fazla detay vermeden, başına gelecekleri de söylemedim (yani rüyamda geleceğini gördüğüm şeyleri) ancak, seni pek iyi görmedim kendine dikkat et, yardıma ihtiyacı olan insanlara yardım edip onlardan hayır dualarını almaya bak ve bunu en kısa sürede yap dedim. Arkadaşımla 2 gün sonra karşılaştım ve bana ona bu rüyamı anlattığımın ertesi günü bir trafik kazası geçirdiğini sadece maddi zarar olduğunu ve bu sırada hemen aklına benim geldiğini söyledi, zaten bu arada bol bol sadaka dağıtmış.Bunun gibi daha pek çok yaşanacakları gösteren rüyalarım vardır, neden bende bu tür şeylerin olageldiğini açıklayamıyorum, kendimi bazen çok kötü hissediyorum.Bir keresinde de uyur ile uyanıklık arasında bir gece yatması sırasında kendimi yaşadığım şartlara dayanamayarak balkondan atlayıp intihar eden bir kadın olarak düşündüm mü, rüyasını mı gördüm, hayal mi ettim, kesinlikle hatırlamıyorum ancak ertesi günü gazeteyi açtığımda tıpkı o şekilde intihar eden bir kadınla karşılaştım, ölmüştü. Onu tanımış ve uyarabilmiş olsaydım, ölmeyecekmiydi?Bu bana verilen biraz ayrıcalıklı bir hediye sanırım.Geleceğe ahkam kesmek demişti siteden birisi, bu da geleceğe rüya kesmek işte.
Eski bi kitapta okumuştum. Pek inanasım gelmiyo ama şöyle bi olay gerçekleşmiş:Senoi’lerden iyi olmasın, Afrika’da şirinmi şirin bir kabile varmış. Bu kabilenin önde gelenleri, rüyasında geleceği gördüğünü sandıkları bir çocuğu kahin olarak seçerler. Çocuk bir ay sonra kıyametin kopacağını, tanrıların onlara bütün yiyecek, giyecek vs. ne bulurlarsa yakmalarını söylediklerini iletir, onlarda bütün köyü yakıp giderler. Bunu gören diğer kabilelerde aynısını yaparlar. Söylenen vakitte kıyamet kopmayınca, açlıktan ve soğuktan hepsi bir bir ölürler.Eğer bu olay gerçekse, Senoiler’e ilham ya da ibret olmuş olabilir.
şimdi üstad, okuduğun kitap ne kadar eskidir bilmem. Ayrıca eski kitap okuma modası geçeli asır oluyor. Artık kimse bişeyin eskisini istemiyor. mümkünse günlük gazeteleri o da sabah saat 10 a kadar okumalı, sonra olayı internetten ” son dakka” dan takip etmeli.Neyse bu başka bir ahkam konusu olur. Yahu bu naklettiğin ibretengiz olay çok ilginç. Neticede kıyametin nasıl bişi olduğunu kimse biliyo mu? Belki de tanrılar, enerjilerini boşa sarfetmemek için böyle bir ketenpere hazırladılar. Ne öyle göktaşı düşür, kuraklık yarat falan. ohoo uzun iş. Gir bi rüyaya, bütün kabileye ötenazi uygulat sonra da gel keyfim gel. İşte böyle. Bir atasözümüz der ki: İşi bilecen işe gitmeyecen. Saygılar.
ben daha da ilginc bir sey anlatmak istiyorum. dun gece ruyamda bir baktim hafif’e ahkam kesiyormusum. allah allah dedim, kizlar filan da ahkamlar kesmis gizemli gizemli. sonra uyandim, hafif’i actim! inanabiliyor musunuz? ayni ruyamda oldugu gibi! daha bitmediiiii. sonra da bu blogu actim ruyamda da bir blog aciyordum ne kadar psicik degil mi? ama sakin olun kizlar daha bitmedi, ruyamda ahkam kesiyordum bir hafif kullanicisinin ahkaminin altina. ne oldu dersiniz alin iste bakin! simdi de ruyamdaki gibi ahkam kesiyorum hilaydan hanim’in ahkamina! sonra da hafif’teki baska yazilari filan okuyordum ruyamda, bakalim simdi baska yazilari okuyacak miyim ayni ruyamda gordugum gibi? aggggrrrhhhh! cok heyecanli bir seeeeyyyyy! psicik olunmaz psicik dogulur zaten…
okudum vallayi! baska yazilari da okudum! cok korkuyorum ama tanri’nin bir lutfu bu, kendime alismam lazim! hayat hala cok guzel. intihari dusunmuyorum. insanliga yardimim dokunur belki diye dusundukce icime yasama arzusu doluyor… cok mutluyum!
Bana kalirsa “gelecege ruya kesmek” -artik nasil oluyorsa- degil, dupeduz “gelecege ahkam kesmek” olmus bu seninkisi. Ne alakasi var simdi blog ilen senin bu blogun altindaki ilk ahkam mertebesine erismis ahkaminin? Ben pesini birakmadim tabi bu isin, sordum sorusturdum, nedir ne degildir diye. Yeni uyelerden bi tanesi “Ben ruya tabirleriylen ilgili gunluk yazacaktim abi. O karistirmis “gelecege bisey yapayim ben” derkene senin blogun altina yapmis. Kusura kalma abi, hep benim sucum, hep benim kabahatim” beyaninda bulundu. Neyse, olur boyle seyler diyoruz.
ilgimi cekti, yazmadan edemedim. bu kadar insan “ahkam” kesmis (ne demekse, her web sitesinin kendince bir dili var bugunlerde, yorum yaziyoruz iste, abartmamak lazim, neyse, bu baska bir “ahkam”in konusu olsun), ama bir allahin kulu da oturup asil konu hakkinda bir seyler yazmamis.bana ilginc geldi oysa ki, yani, gercek olsun ya da olmasin, burda onerilen sey toplumdaki bireylerin bilincaltinda kalan dusuncelerini disari atarak daha medeni bir ortam yaratabilecekleri. bu senoi kardeslerin yaptiklari da tam olarak bu, adamlar oturup her sabah bilincaltinda ne var ne yok birbirlerine anlatiyorlar, daha kucuklukten bunu yapmaya tesvik edildikleri icin de sikistirilmis duygulari, takintilari buyudukce edindikleri psikolojik sorunlari en aza iniyor. ilginc bir durum. olay sadece ruyalarla ilgiili degil bence, daha cok psikolojik olarak daha saglikli bireyler yetistirmekle ilgili, belki cocuklarin egitiminde bu da goz onunde bulundurulmali.
mümkün olsa da yukarıdaki ahkamımı silebilsem, içim rahatlardı.Şu kadar zamandır hafif’teyim, öğrenmiş olmalıydım ki bazı şeyler asla yazılmaz, asla anlatılmaz.
öldüyse bütün kabile zaten onlar için kıyamet kopmuş demektir.
bilinç altındaki herşeyin bir bir anlatılmasının iyi sonuçlar doğuracağını söyleyemezsiniz. kaldı ki bazı duyguları bastırmak ve bazı psikolojik sorunları yaşamak gerekli sağlıklı bir birey yetişebilmesi için.
harbiden bütün kabile öldüyse aha zati kıyamet gibi bişey onlar için. hayır belkide çocuk bunu gördüde yorumlayamadı. matrix hesabı önemli olan anlamlandırmak değil mi.trallalalaa hayat ne küsellll
sadece yorumluyorum, bu yazida (sadece buradaki cevirisinde degil, ingilizce versiyonunda daha genis olarak aciklanmis) bu tur bir yontemin belki de yararli olabilecegi soylenmis. ben de bu dusunceyi ilginc buldugumu belirttim, cunku gercekten ilginc. belki bazi duygulari bastirmaktansa aciga cikartmak daha yararli olabilir, belki hangilerinin bastirilmasi, hangilerinin aciga cikartilmasi tartisilmalidir. belki bu tur bir egitim metodu gelistirilebilir. ya da ben bastirilmis duygularimla mutluyum denilip isin icinden cikilabilir, secim size kalmis.
hayır bununla mutluyumu kast etmedim. ancak bunlar insanlığa özgü şeyler bence. bir şekilde insanın içinde bi yerlerde bulunması gereken şeyler.
saglikli bir birey olmak icin, bazi psikolojik sorunlar yasamak gerekli mi ?!insan anlayamadigi, varolusunu aciklayamadigi seyden, kendisi icin yarattigi tehdit olcusunde korkar. bilinc altina itilenler de kisi tarafindan `neden oyle oldugu` aciklanamayan tecrubelerden ve yasanmisliklardan ibarettir. oraya itilirler cunku kisi onlari gormezden gelmekte, varliklarini inkar etmektedir. onlar kotudur, kakadir, o kisinin basina gelmis olamazdir. ayrica kisi cogu zaman bunu birakin bir bir anlatmayi, icinden kendi kendine tekrar etme yetisine dahi sahip degildir, oradakiler her ne ise varliklari inkar edilmekte ya da simdiki zamanda olup bitenlerle baglantilari bulunma ihtimali butunuyle reddedilmektedir. ne kadar korkutucu bir seyden kaciliyosa, o kadar derine itilir ve ne kadar derine itildiyse yuzeye cikis o kadar agrili olur. cunku bu kacis, kisinin algisinda ve de davranislarinda bariz bi secicilige donusmeye mahkumdur zira kisinin simdiki zamaninda yasadigi korkular ve hatta saldirganliklar tam da bilincaltina surulen tecrubelere gore sekillenir. mesela siddete maruz kalmis biri, o siddetin boyutuna bagli olarak ya siddetten kacinir, ya olesiye korkar, ya siddet uygular ya da asiri siddet uygular. vs…yani bilincaltina itilip sonradan saglikli gelisim icin gerekli! olan arizalara sebebiyet veren bastirilmis seyler sadece, sosyal yasamin ogutledigi bastirilmalari gerekli duygular ya da tabular ve yasalarin ogrettigi yapilmamasi gereken fiiller diildir. bunlar ancak kiside takinti seklinde kendini gosterdiginde bilincaltinin konusudur; kleptomani ve cinsel taciz gibi.`psikolojik sorun` denildiginde basit depresyonlar degil, irili ufakli davranis bozukluklari anlasiliyor.bu tur sorunlar da insani olgunlastirip hayata hazirlamak, daha saglikli yapmak soyle dursun onlari izole eden, iradelerini zayiflatip karar verme mekanizmalarini bozan rahatsizliklardir, tedavi gerektirir. diyelim ki cogu zaman pasif olup uzun suren terapiler kisa surdu. diyelim ki hayatinin buyuk bir kismini tedavi olmaya harcamadi kisi, hayata saglikli olarak dondu. ya da diyelim ki siz aktif bir fay hatti uzerinde ama saglam oldugunu sandiginiz bir evde oturuyosunuz…