Farklı kültürleri, toplumları ve mahalli birimleri birarada tutan ve bir millet yapan toplumsal bağları, ulus devlet kurma süreci ile paramparça ettik. Bağından boşanan herbir toplulukta kendi ulus bilinci uyandıran bu süreç, Kürtler’de başdöndürücü bir gelişme sağladı. Diğerlerini saymaya lüzum bile yok. Yedisinden yetmişe her bireyiyle, “Kürdüm, Kürt Milleti’ndenim, Kürt Devleti isterim” ifadesinde hayat bulunan “ulusal uyanışla” ihya edilen bu toplum, tarih boyunca idaresi altına girdiği otoritenin kimliği ile kendini tekrar tekrar diriltmiştir. Bugüne kadar Abbasiler, Selçuklular, Memlükler ve Osmanlı idaresinde kimi zaman mazlum kimi zaman baştacı, kimi zaman yoldaş olmuşlar. Bugünlerde ise Irak’ın Kuzeyi’nde fiili bir devlete sahip soydaşları ve arkasındakiler başka bir yol gösteriyorlar; bu ifadeden sonra bugünlerde hangi kimlikle kendilerini diriltikleri rahatça anlamak daha kolay.Şemdilli‘de kimin kime attığı bilnmeyen bir çelme(!). Arkasından Yüksekova, sonra Hakkari. Bunların sayısız öncesi var. Muhtemelen sayısız da sonrası olacak. Basınımızın konuya yaklaşımı da “Yeni Susurluk” gözbağı ile. Ülkemizin hergün bir dinamiği durduruluyor: Ekonomi, eğitim, sağlık, savunma anlayışı, sosyal yapı… Basın ise magazin peşinde.Irak’ın Kuzeyi, Türkiye’nin Güneyi. Yavaş yavaş hazırlık yapılıyor. Gerçi artık hızlı hızlı hazırlık yapıyorlar. Bir yüzyıl öncesine ait haritayı önünüze koyun ve bir yüz yıl sonrasını hayal edin. Kimler gelmiş, kimler gitmiş. Bu, cetvelle çizilmiş devletleri haritaya kimler kondurmuş.http://www.geocities.com/elfiyam