Önce Afganistan, şimdi Irak sonra… Ekonomik ve siyasi sistemini savaş ve emperyalizm üzerine kuran devletler ayakta kalabilmek ve sömürüsüne devam edebilmek için o..ruktan nem kaparcasına hemen silaha sarılır. Bu o ülke insanını yaşatmak için adeta su, hava gibi doğal bir durumdur. Doğal olmayan bizim gibi ülkelerin bu durumda güçlüden yana bir tavır sergileyerek hem bu katliama ortak olmak hem de ilerde kendi katliamına davetiye çıkarması.

Seçimler yaklaşıyor ve siyasi partilerin savaş konusundaki görüşlerini şurdan/burdan duyuyoruz. Peki gerçekte hangileri savaşı istiyor, hangileri çekinser, hangileri karşı?

Savaş konusunda ilk açıklama DYP‘den geldi ve Tansu Hanım kan damlayan dişleri arasından; “Irak Savaşında Ben Başbakan Olmalıyım” diye ABD’ye kuyruk salladı.

ANAP Lideri Mesut Bey’de savaş konusunda hayli mesut bir ifadeyle; “Zorunluluktur” gibi absürt bir açıklamada bulundu.

AKP Parti Lideri denen(me!)miş de/(dö)nek Tayyip, zaten ABD’ye gidip icazet almıştı bile.

CHP, savaş bu hükümeti ilgilendirmez diyerek önümüzdeki muhtemel hükümet için ABD ile savaş pazarlığında…

MHP zaten herdem “Atıl Kurt” emrini bekliyor.

GP (kanımca) CNN ve BBC’nin savaş sahnelerine reklam verme hazırlığındadır.

YTP‘nin “Savaş İstemiyoruz” yönündeki beyanatlarının ABD’nin onlara yamuğuna karşı söylendiği gün gibi ortada. YTP bu konudaki çekinser partilerin başını çekiyor.

Bir de DSP var çekinser. Gerçi Irak savaşı ihtimalini bugüne kadar erteleyen ve bu yüzden partisi ABD destekli çökertilen DSP başkanı Eco, sonunda ABD’nin “Kukla Devlet” oyunlarına boyun eğip savaşa sıcak bakmak zorunda kalanlardan.

İP, YP, BBP, MP, DTP bu konuda suskun kalıp çekinser davrananlardan.

Peki kim var savaş istemeyen. En başta karşı olanlardan itibaren sayalım:

TKP

ÖDP

SP

DEHAP

LDP

Bunların oy toplamı ise %10’ların altında.

Yani millet olarak savaşa girmek istemiyoruz ama savaşa girmek isteyenlere oy veriyoruz. Bu ne yaman çelişki?!

Elimiz sandığa giderken bunları bir düşünsek, ne dersiniz?…