Bir düşünceyi yazarken, bir başkası veya başkaları tarafından okunacağını düşünerek şekillendirme(bunu göz önüne alarak, bu parantezin içindeki gibi; bir başkasının algı mekanizmalarına yönelik olarak yaratılan kavram dizgelerinin yanlış biçimlenmesinin önüne geçmek için yazılmış olan bu kötü cümleyi içeren, bu gereksiz parantezin içindeki gibi) ihtiyacı hissettiren rahatsız edici ve utanç verici bir kaygı nasıl bu kadar belirleyici ve dominant hale gelir? Neden bu kadar yaygın, bu kadar etkin ve bu kadar iğdiş edicidir? Bu yazı, bu sorunun cevabını bu yazıda veremeyeceğini, bu 9 cümlelik yazının sonuna dek anlayamayacaktır.(Bu yazının şimdiden kaç cümlelik olacağının belirtilmesi, yazının kronolojik bir biçimde oluşturulmadığının göstergesidir veya değildir. Bu tür gereksiz biçimsel belirteçlerin bu yazının amacıyla bir bağlantısı yoktur.)Böyle bir kaygıyla yazılan günlük ne kadar samimi olabilir? Böyle bir günlükteki ifadeler, günlüğü yazanın içinde bulunduğu realiteye ait olabilir mi?Bu günlük formatının samimiyetini sorgulayan ifadeler, gerçekten bu sorunun cevabını mı aramaktadır? Yoksa çeşitli seviyelerdeki kaygıların bileşimine en hızlı karşılığı bulmayı amaçlayan ve hatta bu cümlede de gözlemlenen, bu kısır düşünsel mekanizmaların oluşturduğu yöntemlere egemen olan kolay-çıkarımcılığın değişik bir örneği midir?Bu yazının, kendisini oluşturan düşünsel dinamikleri sorgulamaya iten ihtiyacını yine kendisiyle(bu yazıyla) betimleyebilmesine hiç ihtimal verilmediği için, bu saatte, bu yazıyla beceriksizce ifade edilmeye çalışılan durum tek bir alıntıyla aktarılmaya çalışılır.”kusmuğuma bakacaklarını bilsem, daha renksiz yerdim”(saçma ve sarhoş – bölüm VI s.122)