arkadaşlarıma bağırmak istemiyorum.

yine kontrolden çıktım, kütüphanede masayı fırlatmak istiyordum, “neden kimse masaları fırlatmıyor?” diyordum. o kadar oynatmamışım daha besbelli. ama akşam pasajda arkadaşıma saçma sapan bağırıp çaardım. olmadı. kırıcı oldu. neden oldu bu?

bu şehir yaptı böyle beni. kimse kimsenin gözüne bakamıyor. bakıyorlar sonra ben de bakıyorum, sanki güç gösterisi… sonra “ne bakıyon” oluyo. yani sen nerden biliyosun ki sana baktığımı? demek ki sende de var bir bakma mevzuu. ee, işte bunları düşüne düşüne, şimdi şu adama ne kadar baksam buna bakmayım çok iriymiş, hmm dur şu tam bana göre, “buyur kardeş birine mi benzettin” “yok abi afedersin” hah şöyle işte. aaarrggghhhh

sonra ait olunacak bir yer kalmıyor. evim bile benim değil. mahallenin gençleri yakında tepeme binerler. araya karışamıyorum çünkü. “ben beşiktaş çocuuyum layn” eet, ben de onun bunun çocuuyum bu durumda. hiçbişeyin çocuu olamıyorum. bu da başka bir etken.

yani şöyle, kavga, insanlar nasıl da rahat yetiniyorlar 5-10 kişiyle. yani bir gün olsa da hesapsızca bakabilsek birbirimizin gözlerinin içine. arrrggghhh

dayanamıyorum, maçkadaki köpekler… belki de en korkuncu, en anlaşılmaz olanı… neden ısırıyorsunuz beni! maymunla yakınlığımıza şükürler olsun, ağaçlar kurtarır beni. ben bu kadar insandan kaçarak yaşamaya çalışıyorum, bu şehrin köpekleri de bunun farkında.

sonra patlamalar başlıyor. belki yakında cinnet gelir. ama o bir kurtuluştur. bu kasılmalar, bu korkaklık ve zayıflık hissi yaşanılır gibi değil. aaaaaarrrrgggghhhhh

sonra eve gelince arkadaşım, teybe violent femmes koymuş, ben kasılan yumruklarımı nasıl açacağıma bakıyorum. ama violent femmes izin vermiyor. bütün CDlere bakıyorum, sakinleştirici etkisi olan bir müzik yok. evet, ben yıllarca müziği, heyecana ayak uydurmak için itici güç olarak kullandım, maalesef. peki şimdi ne yapıcaz. TV yok evde, televole izlemeliyim. kitap mı? acaba CESUR YENİ DÜNYAyı mı okusam TRAVENın kanlı oyununu mu? o arada da arkada cure çalsa çok rahatlatıcı olur. haaayyıırrrrr. bu kitaplar olmaz. eve mutlaka bir televizyon ya da bir sakinleştirici almalıyım. açsam cnbc-e’yi, gelsin seinfeld gitsin al bundy, cine-5e geçelim, sexinthecity, sonra beyaz sarayın gizlisi saklısı kalmasın. sonra da çoook çook derin bir uyku… bütün istediğim buydu…