Atlas dergisi editörü Mehmet Yaşin’in kitabını aldım geçen yaz tatile gitmeden.Sadece 1 haftada küçük bir ege, akdeniz, ankara , bartın turu yapacağım için geri kalan yerleri de yolculuk sırasında son kitabı “yakınname” yi okuyarak değerlendiririm diye düşünmüştüm.
Tabi pratikte gidemediğim ülkemin diğer yerlerini bu sayede gezeceğim diye umut etmedim değil.Kış ortasında güvendiğim dağlar uludağa büründü netekim.Yazarımız karadenize, doğu anadoluya , egeye gitmiş bir güzel de gezmiş ama kitabında çoğunlukla yediği yemekleri anlatmıştı.(Barış Manço’nun dünyayı gezmesi ve sevdirmesi gibi değildi)Ve bu yemekleri anlatırken insanın içini gıcıklayan , karnını acıktıran hatta düz duvara tırmandıran her ayrıntıyı da itinayla aktarmıştı.Anlayacağınız kitap gezme değil de yeme güdüsünü körüklemekten başka bi istek uyandırmadı bende..Bunlar nerden mi çıktı derseniz.Geçen cnntürk’te programa başladı yol üstü lezzet durakları adında.Program tam bir işkence seramonisi sanki.Be adam tamam yemekleri doğduğu yerde, en lezzetli yapılan memleketinde yapılışından hikayesine kadar gösteriyosun da biz dakikalarca senin o lezzetleri midene götürürken izlemek zorunda mıyız?Sadece bir lokma olsa neyse.Tekrar tekrar ağzının tüm ayrıntılarını görerek(yandan süzülen yağlar dahil) izlemek okumaktan da feci.Kafamıza esince cağ kebabı yemek için erzuruma gidemiyoruz ki değil mi ama!!