Ülkemizin şu an gündemini meşgul eden konuların başında terör ve seçimler bulunmaktadır.Ancak hatırlarsanız bizim bu gündem maddelerinin bir adım öncesinde önemli bir sorunumuz daha vardı.Sonuçlandırılamayan seçimi.Öyle bir seçim dönemi yaşadık ki artık herkes ‘anayasa hukuku’ derslerinde öğretilen cumhurbaşkanı seçim sürecini, televizyonlardan ahkam kesebilecek kadar hatim etmiş durumdadır.Bu nedenle seçim sürecinin bir daha üzerinde durmak istemiyorum.Benim üzerinde durmak istediğim ‘’cumhurbaşkanını halk seçsin mi seçmesin mi?’’sorusudur.Demokratik düzenlerde halkın belirleyiciliği esastır.Bizim siyasal sistemimizde de halkın seçtiği vekiller,bu vekillerin oluşturdukları bakanlar kurulu ve seçilen başbakan aracılığı ile yönetim görevi yerine getirilir.Başbakanı belirleyen seçim sürecine bakalım.Tabii ki şimdiye kadar hiç aday olmadığım için ayrıntılı bir bilgiye sahip değilim ancak hepimiz partilerin kampanya süreçlerini takip etmişizdir.Partiler seçim dönemine adaylarını belirleyerek başlarlar.İkinci aşama tanıtım olur.Bunun için reklam kampanyaları bu kampanyalar için de büyük paralar harcanır.Bir vitrin belirlenir ve halkın beğenisi daha doğrusu oyu kazanılmaya çalışılır.Meydanlarda halka anlatılacak vaatler belirlenir.Şehir şehir gezilerek bunlar anlatılır.Gerekirse diğer partilere laflar atılır.Kendilerinden öncekilere hesap kesilir.Bir de oy odakları dediğimiz,desteği mutlaka alınması gerekenler vardır.Örnek vermek gerekirse: Tüsiad… Bu seçimlerde de zaten partiler önce kendilerini onlara anlatarak başladılar işe. Kabaca bakmak gerekirse işte aşamalar bunlardır.Kampanyalar,aday belirlemeler,vaatler,kavgalar,harcanan büyük paralar,iktidar hevesiyle kandırılan büyük yığınlar,oy için yapılan ayak oyunları…İşte bu kadar aşamadan sonra belirlenen ‘http://tr.wikipedia.org/wiki/Primus_inter_pares’yani eşitler arasında birinci.Eşitler arasında birinci demek başbakan demektir.Biz yaptığımız seçimle eşitleri seçeriz.Eşitler aralarından bir birinci çıkarır.Peki,eğer cumhurbaşkanını biz seçersek bu defa eşitler arasında birinci kim olacak?Biz cumhurbaşkanımızı bu yukarıda ki sürece göre mi seçmek istiyoruz?Meydanlarda oy alıp seçilmek için uğraşan,oy için destek arayan,bunun için arkasına değişik odakların desteğini almaya çalışan,’’seçilirsem bunu yapacağım,şunu kaldıracağım…’’diye vaatlerde bulunan ve daha sonra tutmayan.Peki,başbakanla,cumhurbaşkanı arasında anlaşmazlık çıkarsa o zaman ‘egemenlik milletindir’ savunmasını hangisi yapacak.R.Tayyip her anlaşmazlıktan sonra halk tarafından seçildiğini sokmaz mı hem cumhurbaşkanının hem de onu eleştirenlerin gözüne.Bu defa o hak kimin olacak?Bu konunun sadece bir yönü ve bence bu yönüne göre AKP yanlış yapmaktadır.İnsanları ‘cumhurbaşkanını halk seçsin’ diyerek büyük bir yanılgı içine sokmaktadır.Eğer referanduma giderse bence büyük ihtimalle halk bunu kabul eder çünkü düşünülen sadece ‘’evet,neden ben seçmiyorum’’dur.Oysa temelde düşünülmesi gereken o zaman bizi kimin temsil edeceği hususunda meydana gelebilecek kargaşa ve sonucunda ortaya çıkabilecek çatışmacı yapıdır.Rejim üzerinde doğurabileceği olumsuzlukları hem bu konuyu önümüze atanlar hem de oy kullanacak bizlerin iyi düşünmesi gerekmektedir.Son dönem de A.Necdet SEZER’in girişimleriyle referandum ile halkın önüne çift sandık koyulması düşüncesi başarısızlıkla sonuçlanmak üzere.Cumhurbaşkanının bu girişimine yöneltilen eleştirilerden biri,referandumun seçim dönemine denk getirilerek ekonomiyi ek külfetten kurtarmak olduğundan,bu yaptığının yanlış olduğudur.Bence son derece yanlış bir düşünce.Çünkü sonuçta oylanan bir ülkenin yönetim şeklidir.Üzerinde tartışılması,görüşlerin alınması,uzun bir mesainin yapılması gerekir.Bu nedenle böyle bir acele gereksizdir ve yanlıştır.