Kitaba ismini veren, kırk yedi sayfalık öyküyle açılıyor, eser. “Kazı”, yazar Orhan Duru’nun kendi geçmişinden, belleğinden çıkardıklarından oluşuyor. Öykü olarak değil de düz anlatı olarak değerlendirilmeli. Bayram ziyaretlerinde, dedeler torunlarına kendi zamanlarını, eskileri anlatırlar ya, bu uzun öyküye de o hava egemen. Ne var ki, sade ve sürprizsiz anlatımı ve akışı, “Kazı”nın bir öykü olarak okunabilirliğini ve akılda kalıcılığını zedeliyor. Elbette her yazar, oluşturduğu metinlerde öz yaşamöyküsünden çekip çıkardığı karakterler ve anılardan faydalanabilir ancak kaleme aldığı her satırda “edebi tadı” sağlamak şartıyla.Kitap, daha sonra çeşitli kısa öykülerle devam ediyor. Ancak bunlar da öyküden çok denemeye, sohbet türüne yakın duruyorlar. Sanki akşam olmuş, geçen günün değerlendirmesini yapıyor, yazar. “Kandırılma”da Duru, yer yer mizahi bir biçemi tercih etmiş. “Bunamalar”da yazar, cep telefonu bağımlılığımızı, bu sayede iletişim kurduğumuzu sanırken aslında nasıl da yalnızlaştığımızı ustaca anlatıyor. Ve yine maalesef “anlatıyor” çünkü bu da bir öykü değil bence, köşe yazısı, makale sayılmalı belki de. “Kazı”dan sonraki kısa öykülerde, kendini çok eskilerde, gerilerde hisseden yaşlıca bir adamın hızla değişen her şeye, yeniliklere olan garipsemiş tavrını duyumsuyoruz.“Boğultu” ise son yıllarda yaygınlaşan kredi kartları kullanımımızı eleştiriyor. “Çittagong”, keyifli bir kısa öykü, ismini Bengal Körfezi kıyısındaki ilginç ve güzel kentten alıyor. Unutkanlığı ciddi boyutlara varan, yalnız yaşayan, yaşlı bir adamın yakınmaları, keyif veriyor okurken. Son kısa öyküsü “Dubai ve Dümbelek” ise, İstanbul’a yapılması planlanan ikiz Dubai kulelerinden, mortgage’tan hatta El Kaide örgütünden bahsediyor.Orhan Duru’nun en büyük özelliği, dilinin, anlatımının tıpkı soyadı gibi, sade oluşu. İlk öyküsünü yayımlatmasının (1953) üzerinden yarım asırdan fazla zaman geçen Duru’nun “Kazı” dışında on öykü, altı düzyazı, üç tane de hazırladığı kitabı var. Uzunca öyküsü “Kazı” ve kitapta yer alan kısa öykülerine bakınca, “Kazı”yı öykü kitapları arasına değil, düzyazı kitapları arasına koymak gerektiği söylenmeli, son söz olarak.Orhan Duru / Kazı / Dünya Kitaplar / 104 sayfa