Saygı; bahçedeki çınar ağacı,Pasifik`de bir yunus ise…
-Saygı; sevgi midir, yoksa, sevgi; özgürlükmü ?
Sevgi; saksıdaki aslanağzı,akvaryumdaki Japon balığı ise…
-Sevgi; tutku mudur,yoksa, tutku; bağımlılık mı ?
Tutku; vazoda solan gül, tabakta soğuyan lüfer ise…
-Tutku; aşk mıdır,yoksa aşk; hastalık mı ? Lütfen Gülüferelim hastalıklarımıza 😛
yorumlar
benzetmelerde ilginç bişi var, yunus dışındakilerin tamamı yeryüzünde yer değiştiremeyen şeyler, hatta en sonun kurumuş çiçek pişmiş balığa kadar gelmiş, bunu ilginç yapan ise bunların özgürlük contextinde geçiyor olması.
Sersemlik etraftaki genel hal, tv’lerdeki bi yanlis ceviri ise,
Sersemlik aliklik midir, yoksa aliklik kendini bilmezlik midir?
Kendini bilmezlik sofrada soguyan kuru fasulye veya yunus izgara veya Japon tava midir, yoksa insan agacinin dibine dusen meyvesi midir?
Guluferelim aglanacak halimize midir nedir…
aliklik sifatini konu disi birakmayi oneririm. Bilge Karasu kendisinden sozettiginde; salak, ahmak vs gibi sifatlar degil de “alik”i tercih etmistir. bunun icin “alik”‘i “salak”tan, “saskin”dan ve benzerlerinden ayri tutmak gerektigini dusunurum.
Saygı, dinlemektir, sabırdır (Çınar) ve sevgi özgürlüktür(Yunus).Tutku, bağımlılıktır,sınırları vardır (saksı, akvaryum). Ve aşk, hastalıktır, ateşinizi yükseltir ve geçer (Ölecek olan gül ve çöpe attığınız kılçıklar).Örneklerin hepsinin bitki ve balık olması da tesadüf olmuş !
Şimdi…
Konu zaten özgürlük değil ise,
öyle sanmak alıklık mıdır ?
Alıklık kutsal ise,
Ahmaklık baki midir ?
Tabağınızdaki kuru fasulyeyi(kendini bilmezlik) bitirdiniz ıse, ortadaki koku nedir ?
Lütfen başparmaklarınızı pantolonunuzun kemerinin iç kısmına, işaret parmaklarınızı da dış kısmına yerleştirip tutmak suretiyle yukarı çekiniz (Oğuz Atay).
Yunus bu filmi hatırlattı bana.
Ne güzeldi ama.
Yazicinin yazisini aciklamasi cok faydali olmus. Boylelikle ilk bakista farkedemedigimiz ipincelikleri ve edebi allegorico-anomalileri gormus olduk. Ayrica solan gulun olecegini, soguyan baligin da cope gidecegini ogrendik. Aslinda daha neler neler var bu metnin icinde. Yazici simdilik bu kadar yazmis ama, ilerde bu “onermeler”ini detaylandiracagi ve bizleri bambaska anlambilimsel alemlere goturecegi anlasiliyor.
Aslında belki de belediye otobüslerine bedava binebilecek yaşa gelmiş değerli bir şahsiyetin, ayak takımıyla yarışa girmesinden daha üzücüsü, o açıklamaların altında kendini ilgilendiren kısımları görmezlikten gelmesidir sanırım.
Soğuyan balık değil, kılçık çöpe gidiyor diyorum,(snıf snıf..Yackk)kurufasulye-pantolon diyorum 🙂 Siz bu aşağılık yazıları eleştiremeyedurun ya da en kolayı, hiç görmediğiniz resimlere _oktan diyedurun ben de sizin önünüzde tek ayak üstünde saygı duruşuna geçiyim efem, arada gülerken dengemi kaybedersem kusura bakmayın lütfen 😉
Talcid’i olan var mı..?
Infus.: Yasim konusundaki aci gercekleri ifsa etmeniz beni cok yaraladi. Adeta beni taniyormussunuz hissine kapildim. Hangi resimlere b..tan dedigimi hatirlamadim; baska bi yerde konusmus olmayalim? Yoksa otobuste mi karsilastik? Kendinizi neden ayak takimi gibi gormekte oldugunuzu da anlamadim. Siz muhtemelen genc, duyarli, cagdas, demokrat ve artistik egilimleri olan bir guzel insansiniz. Aslinda yazilarinizi da begeniyorum. Ozellikle kendinizi ifade etmek icin kullandiginiz anglo-saxon unlemler (yackk) sizin ne kadar da bu topraklarla sinirli olmayan engin bi kulturunuz, zengin bi literaturunuz oldugunu bizlere gosteriyor. Zaten kaybolayazan dengenizi busbutun yitirmenizi hic arzu etmem; o yuzden pek gulufermemeye calisin derim.
burda soylemistiniz mesaj ataraktan, hatta o resimleri alanlara da salak demistiniz. Aman zorlamayin kendinizi, normal hatirlamamak sizin icin. bu arada siz devam edin. Ben sadece okuyorum artik :)ay dusuyodum…