O KAFA BU KEZ ARTVİN’DE İDİGeçtiğimiz günlerde kaleme aldığım bir yazımda “o kafa” diye bir kavramdan bahsetmiştim. Bu terimi her kullandığımda bazı okurlar bana mail atarak “kimdir bu o kafa dediğin kişiler?” diye sorar. Ben de onlara “o kafa” dan kastımın belirli bir insan değil, bir anlayış olduğunu anlatırım. Kimi ikna olur, kimi anlamaz, kimi de anlar gibi yapar.Bugünkü milliyet gazetesinde Artvin Valisi’nin Karadeniz yaylalarının turizme kazandırılması yönündeki bence son derece makul önerilerine bakın ne cevap vermiş.”Yaylalar Karadeniz’deki Müslüman – Türk kültürünün yaşadığı son yerler, oraları da mı turizme açalım?”İşte yukarıdaki bu söz benim sürekli eleştirdiğim Karadeniz’de sıkça karşımıza çıkan “o kafa” anlayışının ta kendisidir. Bu söz kendi başına da anlamlıdır ama onu esas anlamlı kılan bunu söyleyen bir zat-ı muhteremin bir Vali olması, hem de okuma yazma oranının en yüksek olduğu Artvin’de vali olmasıdır.Bölge insanı 83 yıllık Cumhuriyet tarihinde hükümetlerin bölgeye yatırıma yapılmamasına alışkındır ancak alışkın olmadıkları durum bölgenin kalkınması yönündeki düşüncelerinin başlarında bulunan devletin en yetkili kişisi tarafından engellenmeye çalışılmasıdır.Bizim bölgenin kaderidir vatandaşından 100 yıl geride devlet adamlarının atanması. Her nedense bu tip devlet adamları sürekli Karadenizliler’e nasip olmaktadır. Acaba biz mi çok fazla hassasiyet gösteriyoruz diye düşünmedim de değil ama bu anlayışın temsilcisinin de Trabzon’da yaşadığını düşününce hata yapmadığımı anladım. Biliyorsunuz Sayın Trabzon Valisi’ de Trabzon’da yapılacak spor etkinliğini “ilde güvenliği sağlayamam” diye başka bir şehre aldırarak şehrin imajını zedelemekte bir mahsur görmemişti. Siz söyleyin Allah aşkına bu zihniyet eleştirilmez de ne yapılır. “Oh ne iyi yaptınız. Biz Karadenizlilere büyük iyilik yaptınız. Elin gavurunun ne işi vardı Trabzon’da da maç yapmaya geliyordu.” Mu dememiz gerekiyordu.Karadeniz yaylalarının dörtte biri kadar güzelliğe sahip İsviçre Alplerine tatile giden Arap turistlerin bu ülkeye kazandırdığı para sayın valimizin bildiği bir gerçek değildir. Ya da sayın valimiz İsviçreliler’in Araplardan kazandığı paraya helal para değildir gözüyle mi bakmaktadır? Merak ediyorum. Bu yaşananlar bana bir şeyi düşündüğrdü acaba Sayın Vali Artvin’e atandığında il hakkında zerre kadar araştırma yapmış mıdır. Ben yapmadığını düşünüyorum. Şayet yapsa idi bölgenin tek kurtuluş yolunun bacasız sanayi olan turizmle olacağını görür ve Devlet-İ Ali’nin şehirdeki gölgesi olarak bunun da öncülüğünü yapardı.Sayın Valiye sormak gerek. Acaba İsviçre Alpleri turizme açıldı diye İsviçre kültürü yerle yeksan mı oldu? Acaba tüm İsviçreliler Arap mı oldu veya Arapça mı konuşmaya başladı? Turizmi ve buna benzer yatırım girişimlerini bölge halkının milli hassasiyetlerini ve de saflığını da bilerek “öcü” göstermek insanlara ne kazandırır? Global köye dönen dünyanın nimetlerini hep İsviçreliler mi yesin? Karadeniz halkının bu coğrafyanın doğal dokusunu bozmadan turizm sayesinde para kazanması, dünyaya entegre olması sizi niye bu kadar korkutuyor? Niye sesinizi bölgemizdeki geri kalmışlığa karşı yükseltmiyorsunuz? İçimizdeki İrlandalılar’dan sonra içimizdeki İsviçreliler’de mi yetişti yoksa?Bu vesile ile devletimizden Karadeniz bölgesine gönderecekleri devlet adamlarının ve özellikle de Valilerin genel kültür, ekonomi, turizm, kalkınma gibi testlerden geçirilerek göndermesini istiyoruz.Bir kez daha söylemekte fayda var. “Bölgemize halkın 100 yıl gerisinde Vali ve yönetici göndermenizi istemiyoruz”. Buna rağmen yine de gönderirseniz. Ya siz sıkıca tembih edin ya da biz gelene meramımızı anlatırız “Gölge etmesinler başka ihsan istemeyiz”21 yüzyılda yaşayan Artvin Valisi’nin bu demecini duyunca 100 yaşında ölen rahmetli dedem aklıma geldi. Ortaokul yıllarında çocuk aklımla dedeme turizmi anlatmaya çalışıyordum. Bu işin suya sabuna dokunmadan para kazanma anlamına geldiğini hemen anlayan dedem mutaassıp bir yaşam süren bir insandı.Turizm sayesinde bölgeye bir sürü yabancı insanın da geleceğini ve bunların da bölgede ahlaki zafiyet yaratacağını düşünen dedem Oflu hoca gibi fetvayı vermişti bana: “Tamam uşağum. Günü birlik turisti severuk ama yatiya kalmak olmaz.”Dedem öleli yıllar oldu sanıyordum. “Hay çok yaşa sen dedem. Meğer reenkarnasyonla Vali olarak tekrar dünyaya gelmişsin yav.”Hoş geldin