Noel kutlamaları sırasında Alman yayın organlarında çok az yer bulan çam ağacı katliamı bizim dinci basınımızda çok fazla yer buldu. Bu durum her iki basının da takip edilmemesi gerektiğine işaret olabilir. Aynı, kurban bayramındaki hayvan katliamlarının dinci basınımızda hiç yer almaması ve noelci basının ise bu vahşeti mümkün olduğu kadar işlemesi gibi.Hayatımda ilk defa noel ağacı süsledim, yeni iş yerimde patronumun noel ağacını, hem de pazar günü çağrılarak ve bahşiş alamayarak. Bitkisel hayatı uzun sürmesin diyemi bilinmez, zavallı çam ağacının köklerini tamamen kesmişlerdi. Can çekişen ağacı, cam küreler, isa heykelcikleri, melek figürleri ve neyi sembol ettiğini bilemediğim çesit çesit süslerle donattım.Kurtulması elimizde olan bu bitkinin, destek tedavisi uygulamadığımız için, öleceği kesindi. Günler günleri kovaladı ve bir cam ağacının bağırmaya bağırmaya nasıl can verdiğini seyrettim. Can cekişmesi de rahatsız edici değil, sadece üzücü. Ben üzülmedim ama üzülmeye bahane arayanlar için onları ayrıcalıklı kılabilecek bir üzüntü kaynağı olabilir.Hayvanlar da fena can cekişmiyor. Öleceğim korkusu taşımıyorlar çünkü. Bir hayvan can çekişirken bağırıyorsa eğer, bu sadece onun ölümcül yarasının verdiği acı nispetinde oluyor. İnsan söz konusu olunca hepimiz biliyoruz ki belli bir tanım yapamayız. Ölme ihtimali yokken ölüm korkusu sebebiyle anıranlara da rastlayabilirsiniz, ciddi bir hastalığı yokken kesin ölüm tarihini belirlemek istercesine doktordan doktora koşanlara da rastlayabilirsiniz. Şuuru yerinde olup, ölüm korkusuda taşıyan bir insan can çekişiyorsa(ya da zannediyorsa) çoğunlukla öbür dünyanın buradan çok daha kötü olduğunu ifade edici hareketler sergileyecektir. Onları ya “Sus yoksa seni öldürürüm” gibi bir espri ile şaşırtarak içinde bulunduğu gülünç durumdan çıkarmalıyız, ya da “Bu mu ulan senin korktuğun şey?” deyip hemen oracıkta intihar ederek onun sahneyi daha fazla işgal etmesini engellemeliyiz.Canlısı da ölüsü de iğrenç olan insanları mesleğim sebebiyle yeterince gözlemledim. Canlısı da ölüsü de güzel olan bir yaratık tanıyorum artık. Hatta ölüsü daha güzel, katillerin suçunu azaltmasa bile. Bir çam ağacı şöyle ölüyormuş: Önce uçlardan kurumaya başlıyor, değip dokunmakla dikensi yapraklarındaki dökülme oranı artıyor, Yaprakları parlaklığından biraz yitiriyor ama rengini kaybetmiyor bilakis daha pastel ve güzel bir renge dönüşüyor, son aşamada da bütün dallar bütün yapraklar yerçekimine olan dirençleri kaybolduğu için aşağıya doğru meylediyorlar.