Ünlü İngiliz yazar C.S. Lewis’ in ‘Narnia Günlükleri’ başlıklı fantastik seri romanlarından yararlanarak çekilen ilk film olan “The Chronicles of Narnia: The Lion, The Witch and The Wardrobe” (Narnia Günlükleri: Aslan, Cadı ve Dolap)’ da yaşanılan olağanüstü maceraların üzerinden bir yıl geçmiştir.Talebelik yaptıkları şu gerçek ama sıkıcı dünyamızdan yeniden Narnia’ya dönen kahramanlarımız yani Peter, Susan, Edmund ve Lucy Pevensie kardeşler, orada bu bir yıllık süreç içinde, -Narnia zamanıyla- 1.300 yıl geçmiş olduğunun farkına varırlar.Pevensie kardeşler, Narnia ülkesine bu kez, -ilkinde olduğu gibi- oyun oynarken tesadüfen keşfettikleri dolap yoluyla değil, Londra’daki bir metro istasyonundan geçiş yaparlar.İstasyona giren bir acayip trenin açtığı yoldan, yeniden o -bir nevi- ‘paralel evrene’ yani büyülü Narnia’ya kral ve kraliçeler olarak geri dönmüşlerdir.İlk gördükleri cennetten bir köşe güzelliğindeki yer onlara yabancı gelmeyecektir ancak aradan geçen zamanın oralarda çok şeyi değiştirdiğini de ibretle göreceklerdir.Onların yokluğunda Narnia’nın Altın Çağı sona ermiştir.Artık buralarda uzun yıllar önce Narnia’nın çeşitli boy ve ebattaki konuşan hayvanlarını ve altı hayvan, üstü insan şeklindeki yaratıklarını falan ortadan kaldırmış bir devlet, Telmarineler hüküm sürmektedir.Telmarinlerin soykırımından geriye kalmış bir avuç Narnialı ormanın derinliklerinde saklanmaktadır. Narnia’nın bir nevi kurtarıcısı olan kudretli ve ihtişamlı Aslan’dan da binlerce yıldır haber yoktur.Telmarine kralı 9.Caspian’ın ölümünden/öldürülmesinden sonra, ülkeyi şu anda, rahmetli kralın kardeşi Lord Miraz, biraz da Lordlar Meclisi’ nin acizliğiyle, -kral olmadığı halde- yönetmektedir.Şeytani ruhlu Miraz’ın yeni doğan oğlu, tahtın asıl varisi Prens Caspian’ın sonu olacak gibi görünmektedir.Amcasının elinden kellesini güç bela kurtaran Prens Caspian, hakkı olan krallığını ele geçiribilecek mi?Bu berbat ötesi ahval ve şeraitte Narnia’ya ulaşan Pevensie kardeşler, bu ikinci ülkelerini, eski muhteşem günlerine geri döndürebilecek, halklarını, özgürlük ve barışa kavuşturabilecek mi?

“Yüzüklerin Efendisi” nde gördüğümüz sahnelerin benzerlerini sıkça burada da görmemiz, Tolkien’ le C.S.Lewis’ in yakın arkadaş oldukları gerçeğini akla getiriyorsa da (Aslında yönetmenleri de bu konuya dahil edebiliriz..) kimin kimden etkilendiği konusu beni aşmakta.Hilekar tavırlı, Şeytan’la Hacivat karışımı kılıklı Miraz’ı canlandıran İtalyan aktör Sergio Castellitto’nun etkili oyunculuğu ve ikinci yarının sonlarına doğru onunla, Peter Pevensie’ nin oldukça uzun süren pek güzel dövüş sahnesi doğrusu takdire şayandı.Karşılaştırıldığı “Yüzüklerin Efendisi” kadar görkemli olamasa da, –Harry Potter serileri de dahil- onlar kadar masalsı, dolayısıyla çocuksu olduğu halde, ‘bireysel özgürlükçü’ yanının ağır basmasıyla olsa gerek, Narnia Günlükleri bana onlardan daha bi ciddi, daha ayakları yere basar gelmekte.Kaliteli esprilerle de süslü bu masal, aynen kahramanlarına yaptığı gibi beni de bir süreliğine şu tatsız-tuzsuz gerçek dünyadan alıp, hayal ülkesi Narnia’ ya götürdü ve -maalesef- tekrar geri getirdi..Aslan için!. Bu yeni günlüğü de en az ilki kadar beğendim.