Ünlü İngiliz yazar C.S. Lewis’ in ‘Narnia Günlükleri’ başlıklı fantastik seri romanlarından yararlanarak çekilen ilk film olan “The Chronicles of Narnia: The Lion, The Witch and The Wardrobe” (Narnia Günlükleri: Aslan, Cadı ve Dolap)’ da yaşanılan olağanüstü maceraların üzerinden bir yıl geçmiştir.

Talebelik yaptıkları şu gerçek ama sıkıcı dünyamızdan yeniden Narnia’ya dönen kahramanlarımız yani Peter, Susan, Edmund ve Lucy Pevensie kardeşler, orada bu bir yıllık süreç içinde, -Narnia zamanıyla- 1.300 yıl geçmiş olduğunun farkına varırlar.

Pevensie kardeşler, Narnia ülkesine bu kez, -ilkinde olduğu gibi- oyun oynarken tesadüfen keşfettikleri dolap yoluyla değil, Londra’daki bir metro istasyonundan geçiş yaparlar.
İstasyona giren bir acayip trenin açtığı yoldan, yeniden o -bir nevi- ‘paralel evrene’ yani büyülü Narnia’ya kral ve kraliçeler olarak geri dönmüşlerdir.

İlk gördükleri cennetten bir köşe güzelliğindeki yer onlara yabancı gelmeyecektir ancak aradan geçen zamanın oralarda çok şeyi değiştirdiğini de ibretle göreceklerdir.

Onların yokluğunda Narnia’nın Altın Çağı sona ermiştir.
Artık buralarda uzun yıllar önce Narnia’nın çeşitli boy ve ebattaki konuşan hayvanlarını ve altı hayvan, üstü insan şeklindeki yaratıklarını falan ortadan kaldırmış bir devlet, Telmarineler hüküm sürmektedir.