Hummalı iş hayatım yüzünden (hehe) bir süre yazamadığımın farkına varıp geçtim klavyenin başına.Havanın güzelliğinden midir,aşktan mıdır bilinmez işimde tuhaf bir mutluluk var bir kaç gündür.Sanki dağların altındaydım,denizaltında yaşıyordum yada patlamak üzere olan bir volkanın içindeydim de dağları attım üzerimden,birdenbire su yüzüne çıktım yada ilk pof sesiyle püskürtüldüm dünyaya yeniden.evet işte aynen böyle hissediyorum.Yeniden doğuş gibi…Şanslıyım galiba.Şu an Çilekeş dinliyorum ama bakmayın siz isminin Çilekeş olduğuna hakikaten sağlam bir gruptur dinlemeyenlere ısrarla tavsiye ederim.Çayım var masamda ,sigaramda yanıyor,gerçi yazı yazarken onu biraz ihmal ediyorum ama olsun bana darılmayan hem de param olduğu müddetçe benle kalacağını bildiğim bir dosttur kendisi.(Bırakamadım)Biraz önce kınalı kafa gibi görünen saçlarımı kahverengiye boyadım.Ve kırkbeş dakika beklemem gerekiyor.Bu süreyi yazı yazarak değerlendirmek yapacağım en akıllıca şeydir dedim ve başladım işteeeee,beş dakikayı doldurdum bile.Haftasonunu önce tombala oynamak sonra da Papaz’ın Bağında biraz dağıtarak geçirmek gibi bir plan yaptık bir saat kadar önce.Belki şu anki keyifli halim ondandır.Ankaralılar bilirler,Papaz’ın Bağı şehrin göbeğinde olduğu halde şehrin dışında hissi veren nadir mekanlardandır ve birası gerçekten ucuzdur.Evet,”bunun dışında yaptığım önemli bir şey var mı?” diye sordum kendime…Suç ve Ceza’yı yedinci,yoksa sekizinci mi ,dokuzuncu bile olabilir kez okuyorum bu aralar.Raskolnikow denilen ruh hastası herife gerçekten aşığım.Konuştuğunda seçtiği kelimeler,o dönem rusyasında herkes kibardı diyenlere inat kat ve kat kibarca.”Sevgili bayım buradan defolup gitmek lütfunda bulunmanızı rica ediyorum”Bir insan ancak bu kadar kibar s.kt.r edilir yani.Bravo Dostoyevski (:Bunların dışında belki de gizlice fesatça bunların içinde anlattığım yada anlatacağım pek bir şeyim yok.Alışıyorum…Acaba neye diye düşünenlere cevaben ;HAYATA.Yorgun doğdum,dinlenmek için yaşıyorum.İşte aynen böyle,işte böyle.Sevgili dostlarım,hepinize şu anki pozitifitemle x large sevgiler gönderiyorum,kulak arkasına kızların gelincikler.Erkelere sigara hehe…Bu arada en sevdiğim çiçek evet en sevdiğim çiçek,iğde meyvesinin çiçeğidir.Bir gün aşık olduğum adamdan evlenme teklifi aldığımda,ona yıllar önce kim olduğunu bile bilmediğim dönemlerde henüz onyedi yaşında iken kendisine ithafen yazılmış,her daim cüzdanımda sakladığım mektubu verip,teşekkürlerimi sunacağım.Eğer şanslıysa teklifini bahar aylarında yapar aksi halde bana iğde çiçeği getirmediği takdirde aşkından deli de olsam red edeceğim.Bunun sadomazoşist bir davranış olduğunun farkındayım ama üzgünüm yüzyıllar önce planladım… (: