Her okuduğumda beni gülümseten, her okuduğumda yaşlandığımda ben de böyle olabilir ve onun gibi ölebilir miyim diye düşündüğüm İrlanda’nın hırçın ihtiyarı Bernard Shaw ” bir kadın bir erkeği beğendiğinde örümceğe benzer” diyor.Ve devam ediyor: “Sineği gözüne kestiren örümcek gibidir.Avının farkına varmıştır, ama farkında değilmiş gibi ilgisiz durarak ağlarını örmeye devam eder. Sinek örümceğin ağlarına girdiğini farkettiğinde artık bir kurbandır ve çıkışı yoktur.”Şimdi burada bir parantez açalım. Hoşlandığı kadınla konuşmaktançekinen erkekler bana her zaman anlaşılmaz gelmiştir. Ya da buerkeklerin kadınların zekasını ve algılamalarını hafife almalarınınbir sonucu olduğunu düşünmüşümdür. Çünkü durum komiktir ve erkek de komik durumdadır. Korkarım ki bir kadın, bir erkeğin kendisine ilgi gösterdiğini, hoşlandığını, arzuladığını neredeyse ilk andaanlamaktadır. Sonra erkeğin her türlü “taktiği”, “çekingenlikleri” en kaba tabiriyle “tabak” gibi ortada durmaktadır.Kadın niyeti bilmektedir. Oyunu oynamaya devam etmek kadının bileceği iştir artık.Kadın oynar. Erkek doğru yolda ilerlediğine inanırken, arkadaşlarına ballandıra ballandıra hedefe doğru başarıyla ilerlediğini söylerken kadın zaten oyunu galip olarak bitirmiştir. Kadın, erkeğin kendi oyununu oynamasına izin verir. Bunda iki sebep olabileceğini düşünüyorum. Birincisi kadın bu oyundan zevk alıyordur,sonuçta kapana giren fareyle oynayan kedi konumundadır.İkincisi; o erkeği o da seçmiştir ancak kolay kadın değildir. Oerkekler birlikte oluncaya kadar hem kültürel hem toplumsal, ahlaki ritüellerin sırayla uygulanması belki de doğrudan yaşansa utanacağı eylemleri evcilleştirir. Telefon görüşmeleri, kahve,sinema, çiçekler, oyunlarla geçen günler, ve nihjayet beklenen akşam yemeği ve en başından beri aslında yaşanması beklenen ama ifade edilemeyen ilk dokunuşlar, dudakların birleşmesi,…Kadın ile erkek arasındaki farka bakar mısınız? Erkek kadındanhoşlanıyor. Kadın bunu ilk anda anlıyor. Erkek kadının bildiği bir oyunu oynamaya başlıyor. Şimdi rolleri değiştirelim. Kadın, bir erkeği beğeniyor. Gözüne kestiriyor. Belki iş yerinde arkadaşı, belki öğretmeni, belki kız arkadaşının erkek arkadaşı. Erkek bunu anlamıyor.Kadın, Bernard Shaw’un örümcek olarak betimlediği tarzda yavaş yavaş,usul usul erkeği sarıyor. Erkek, oyunun farkına vardığında oyun yine bitmiş oluyor. Erkek kadının yörüngesinde sürüklenmeye başlıyor. Belki günah bir ilişki, belki ikinci bir evlilik. Her iki senaryoda da “kadın” hakim taraf.Kim bilir belki de erkekler olarak, duygusal alanda birçok arenada kadınlar karşısında mağlup olduğumuzu bildiğimiz için toplumsal yaşamda kadını hep “ikincil” görmek istiyoruz. Bu yüzden dünya üzerinde “kadına şiddete hayır” sloganları duyuluyor. Kalbinde,yatakta, duygular dünyasında kadınlığın yanındaki yetersizliğini bilen erkekliğin ilkel intikam silahları.Kadınların zekası ve algılamaları. Bir kadına mı yalan söylerkenzorlanıyorsunuz yoksa erkeğe mi? Hele ki bir kadına bir kadın”hakkında” ya da “için” yalan söylüyorsanız. Emin olun ki ya yalanınız anında enselenerek size geri dönecek ya da yalanınız aptallığa vurulacak veya koşullar gereği sineye çekilecek ama bir gün mutlaka önünüze konacaktır. Erkek intikamını ilkel yollarla alırken, kadın hayranlık duyulacak bir zeka ile çizilmiş yaratıcı metotlarla alacaktır. Ve siz belki de tokadın nerden geldiğini bile anlayamayacak, düştüğünüz durumun nedenini hiç bilemeyeceksiniz.Bernard Shaw’a dönecek olursak o da mağluplar tayfasındandı. O, son yıllarında bunu kabullendi. Kabullenirken de keşfettiği sırları bir bir satırlara döktü. Bir anda kadın hayranlarında bir patlama yaşandı.Aslına bakılırsa, tüm yazılar bir arada düşünüldüğünde Bernard’ınsinek olmaktan da, aptal aşık olmaktan da haz duyduğunu anlıyoruz.Çünkü o da, kadının dünyaya anlam katan varlığının tadına varmışşanslı erkeklerden biriydi.alıntı..